Gazetemizin İnsan Kaynakları Müdürü Nesrin Aktaş, 23 şubatta Galleria Printemps'da dolaşırken, Mudo standında bir ceket beğendi. Ceket indirimdeydi. Fiyatı 14.5 milyon liradan 12.5 milyon liraya düşmüştü. Uygun buldu ve ceketi satın aldı.
Ancak Printemps'dan çıkıp Galleria'da dolaşırken, tam 10 dakika sonra bir alt kattaki Mudo'da aynı ceketin 9 milyon 950 bin liraya satıldığını hayretle gördü. Alt kat yerine üst kattaki Mudo'ya girmek, kendisine 2.5 milyon liraya malomuştu. Mudo, Aktaş'ın sevdiği bir markaydı, ama şimdi güveni sarsılmıştı.
Ertesi gün gazetede karşılaştığımızda tepkisini dile getirmeden edemedi. Olayı anlattıktan sonra "bütün Mudo mağazalarında fiyatın standart olması gerekmez mi? Ben bundan sonra Mudo'dan bir giysi almak istesem, kapı kapı nerede hangi fiyata diye dolaşacak mıyım?" diye sordu.
Arkadaşımız İlkay Özcan, konuyu bu soru etrafında araştırdıysa da, yanıtını tam olarak alamadı. İlkay'ın ilk görüştüğü Galleria Printemps yetkilileri, fiyatları Mudo merkezin belirlediğini söylediler.
Ceketi daha ucuza satan Galleria Mudo'nun mağaza müdürü Bülent Ulusman ise, "biz bayiyiz. Merkezin dışında ürün bazında 2. indirim yapabiliriz. Amaç elde kalanı paraya çevirmek," dedi.
Mudo'nun mağazalar koordinatör yardımcısı Gönül Karcı'dan ise bambaşka bir yanıt geldi. Karcı, indirim dönemlerinde tüm bayilerde aynı fiyatın uygulanmasının şart olduğunu ve Aktaş'a aradaki fiyat farkını iade edeceklerini belirtti.
Ancak Mudo daha sonra bu farkı ödemekten caydı. Mağazalar koordinatörü Bünyamin Aslan, İlkay'a para iadesinin mümkün olmadığını belirterek, "bu bayiyi dava edeceğiz. Çünkü farklı fiyattan satış yapmaması gerektiğini biliyor," dedi.
İlkay tüm bu gelişmelerin ardından Galleria Mudo'yu bir kez daha aramak ihtiyacını duydu. Ancak dava edilmek bir yana, bayinin telefon açılıp uyarılması bile söz konusu olmamıştı. Ulusman, "7 yıllık bayiyim. Her zaman 2. indirimlerde farklı fiyat uygularız. Size neden böyle söylemek gereğini duydular, anlayamadım gitti," diyerek uygulamayı teyid etti.
Herhalde Mudo yönetiminde bu sıralar bir karışıklık var. Zira yöneticilerden birinin vaadettiğini bir diğeri reddediyor. Ayrıca 2 milyon liralık iade, zaten sembolik bir şey. Bayiyi dava etmekle bunu ödememenin ne alakası var anlayamadık.
Bu arada küçük bir not: 2. indirimde bayileri serbest bırakmanın da bugünkü rekabet koşullarında pek öyle vahim bir durum olmadığı kanısındayım. Yeter ki dürüst olunsun. Söylenen lafın arkasında durulsun!
Bu akşam Kadıköy yakasında Ezginin Günlüğü, Ali Ekber Eren ve Grup Klasik ve Grup Ribagibaski'nin katılacakları şenliğin yanı sıra yarın Mecidiyeköy'de mizah ve tüketim paneli var.
Bakırköy'de üretici - tüketici - satıcı ilişkilerinin ve medyanın sorumluluğunun tartışılacağı panel ve İstanbul'daki hakem heyetlerinin ilk yılının değerlendirileceği İTO'daki toplantı da yarın.
15 mart Dünya Tüketiciler Günü kutlamaları, bu yıl bir gün öncesinden büyük çaplı bir şenlikle başlıyor.
Tüketiciyi Koruma Derneği TÜKODER, bu akşam Kadıköy'deki Caferağa Spor Salonu'nda müzikli, şiirli, dia ve folklor gösterili bir şenlik düzenledi.Ezginin Günlüğü, Ali Ekber Eren, Grup Klasik, Grup Ribagibaski'yi dinleyebileceğiniz şenlik tüm tüketicilere açık. Ücretsiz. Saat 19.30'da başlıyor, 23.00'e kadar sürecek.
Yarının etkinlikleri arasında yine güleryüzlü bir panel var. Konusu mizah ve tüketim. Panelin konuşmacıları da ruhuna uygun seçilmiş. Kandemir Konduk, Necef Uğurlu, Vedat Özdemiroğlu, Aykut Oray, Salih Kalyon, Tan Oral ve Prof. Mithat Melen. Paneli ben yöneteceğim. Umarım bu ekip içinde asık suratlı kalmam. Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde saat 13.30'da başlayacak panel de tüm tüketicilere açık. Hepinizi bekliyoruz.
TÜKODER'in Tüketici Günü etkinlikleri İstanbul'la sınırlı değil. İzmir, Balıkesir, Eskişehir, Samsun, Karadeniz Ereğlisi, İskenderun, Antalya ve Yalova'da da yarın değişik toplantılar var.
Bakırköy ve çevresinde faaliyet gösteren Tüketiciler Derneği TÜDER de yarın Ataköy'deki Olimpiyat Evi'nde bir panel düzenliyor. Panelin tüketici - üretici - satıcı ilişkilerinin ele alınacağı sabahki oturumuna Veysi Seviğ, Bülent Akarcalı, Üzeyir Garih, Besim Kührevi, Tahsin Pamir, Doç. Sahavet Gürdal, medyanın sorumluluğu ve tüketiciler konulu öğlerden sonra oturumuna ise Prof. Niyazi Öktem, Erkan Çelebi, Cem Özer, yrd.doç. Aypar Uslu konuşmacı olarak katılacaklar.
Dünya Tüketiciler Günü çerçevesinde yarın İstanbul'da yapılacak bir diğer toplantı ise İstanbul Ticaret Odası'nda. Sanayi Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Hilmi Sezer tarafından organize edilen toplantıda İstanbul'daki il ve ilçe hakem heyetleri, geride bıraktıkları bir yıllak çalışma dönemini, tüketici köşesi yazarlarıyla birlikte değerlendirecekler.
Yazlık yörelerdeki otellere kış ortasında gidilince, zaman zaman bazı tatsızlıklarla karşılaşılabiliyor. Oteller açık bile olsalar, sezon dışı bu dönemde hem personel azaltıyorlar, hem de her türlü onarımı bu mevsimde yapıyorlar.
Sömestre tatilinde ailesiyle birlikte Kemer'deki Royal Resort'a giden İstanbullu okurumuz Kemal Uraz da hüsrana uğrayanlardan. Uraz ailesi İrem Tur kanalıyla gittikleri otele 6 gün için 103 milyon lira ödemiş.
Ne bekleyip ne bulduklarına gelince... Sözü Kemal Uraz'a bırakalım:
"Zengin açık büfe, akşam yemeği, rahat bir ortam ve kapalı yüzme havuzu vaadedilmişti. Ancak soğuk bir salonda tabldot 2 çeşit yemek, 1 çeşit salata ve 2 çeşit tatlıya talim ettik. Havuz girilemeyecek kadar soğuktu. Otelde sürekli badana boya yapılması da tuz - biber ekti. Evimizde otursaydık çok daha güzel bir tatil geçirirdik, paramız da cebimizde kalırdı. Anlayacağınız paramızla rezil olduk!"
Oteldeki tüm hazırlıkların Şeker Bayramı'na yönelik olduğu izlenimine kapılan Uraz, İrem Tur'un otelde hiç bir temsilcisinin bulunmamasını da yadırgamış.
Arkadaşımız İlkay Özcan'ın sorularını yanıtlayan İrem Tur'un sahibi Süha Alnıtemiz o dönemde otelde yalnızca tek müşterilerilerinin olması nedeniyle rehber bulundurmadıklarını söyledi. Ancak okurumuzun kendilerini otelden aramamasının da hata olduğunu vurgulayan Alnıtemiz, "haberimizi olsaydı, kendilerini derhal başka bir otele yerleştirirdik," dedi.
Royal Resort Genel Müdürü Erdoğan Kumbaracı ise köşemize gönderdiği yazılı açıklamada, okurumuzun kaldığı dönemde otelin boş olması nedeniyle açık büfeden vazgeçmek zorunda kaldıklarını belirtti. Havuzun badana işlemi yüzünden kısa bir süre soğuduğu, ancak okurlarımızın şikayeti üzerine ortamın eski sıcaklığına kavuşturulduğu ifade edildi. Antalya'daki bütün oteller gibi onarım işlerini kışın yapmak zorunda olduklarını hatırlatan Kumbaracı, bir iyiniyet göstergesi olarak Uraz ailesini 3 gün yarım pansiyon ağırlamayı da önerdi.
Bu öneriye sıcak bakan Uraz ailesi uygun bir zamanda Royal Resort'a yeniden gidecek.