Çin’de borsalar yıllardır ekonomideki hızlı ve istikrarlı büyümeye paralel bir gelişme göstermiyordu; geçen yaz aniden baş döndürücü bir hızla yükselişe geçti; % 10 olan fiyat-kazanç oranı % 126’lara çıktı. Tam 1 yıl sonra da hızlı bir düşüşe geçince Çin’deki tek parti yönetimi paniğe kapılarak duruma müdahale etti; çöküşün 2. gününde işlemi durdurulan hisse senedi sayısı 940’ı buldu -ki bu rakam borsaya kayıtlı hisselerin üçte biri! Çöküşün 10. gününde borsalardaki kayıp, bir Çinli yetkilinin ifadesine göre 3 trilyon dolar, yani İngiltere’nin 2014 yılı GSYH’sının büyüklüğündeydi...
Devlet bankaları, borsaları yüksek tutmak için finansal sisteme 10 günde 209 milyar dolar destek verdi; aracı kurumlara büyük krediler açılarak alım yapmaları özendirildi. Devlet bankaları sistemde ağırlık taşıdığı için devletin talimatıyla büyük alımlar yapılarak düşüş önlenmeye çalışıldıysa da başarılamadı.
Kastelli dönemi gibi
Gelişmiş ekonomilerde alışılagelen bu tür hisse senedi hareketleri, Çin’de ilk kez yaşanıyor, dolayısıyla bir ölçüde doğal karşılanabilir. Son gelişmeleri dışarıdan gözlemleyen küresel piyasalar, Çin borsalarının ne kadar az gelişmiş olduğunu bu vesileyle öğrenmiş oldu. Hisselerin bu kadar yükselmesi, muhtemelen kendini besleyen tipik bir balondu ve bizdeki Kastelli dönemine benzer şekilde 100 koyan 2 hafta sonra 120 alıyordu; ev kadınları bile kuaförlerinin tavsiyesine uyarak hisse senedi almaya başlamışlardı...
Dışarıdan Çin’i izleyen uzmanlar, “acaba borsadaki çöküş, bir balonun sönmesinden öte Çin ekonomisinin reel yavaşlama sürecine girdiğini mi gösteriyor?” endişesini taşıyorlar. Çünkü ekonominin ve şirketlerin performansında, geçen yıl borsalarda bu çapta yükselmeyi haklı gösterecek bir durum yok.
Büyüme şişiriliyor mu?
Büyüme % 7 deniyor, ama kullanılan rakamlar hep devletin rakamları... Buna karşılık elektrik tüketimi gibi başka göstergelere de bakarak Çin ekonomisini inceleyenlere göre “büyüme, keskin bir gerilemeyle belki % 3’e kadar düşmüş olabilir! Ve borsadaki çöküş, acaba hükümetin deklare etmediği daha hızlı bir yavaşlamanın göstergesi mi?”
Elektrik tüketimindeki hızlı düşüşün yanı sıra birçok fabrikada büyük çaplı işten çıkartmalar var. Ancak son birkaç ayda ortaya çıkan en önemli gösterge, dünya hammadde fiyatlarındaki ciddi düşüşler. Yıllardır bunların alıcısı büyük ölçüde Çinliler olduğu için, talep yetersizliğinin asıl nedeni de, Çin ekonomisinin reel rakamların göstermediği boyutta yavaşlaması olabilir.
Özetle dünyanın en büyük 2. ekonomisi -satın alma gücü paritesine göre birinci- olan Çin, son dönemde küresel piyasalarda yürek hoplatıyor.