Meral Tamer

Meral Tamer

Tüm Yazıları

Bulunduğumuz sıcak coğrafi bölgede, başta savunma sanayii olmak üzere her alanda gelişen uzay teknolojilerinden yararlanmamız gerektiğinden herhalde kimsenin kuşkusu yok. Dolayısıyla Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2005’te aldığı kararla, uzay teknolojilerinin geliştirilmesi için 2015’e kadar 1.1 milyar liralık bütçe ayırmış olmasını ve hükümetin bu yöndeki çabalarını önemsiyorum. Çünkü aksi, yıllar yılı uygulanmakta olan “Yerli üretmeyelim ithal edelim; arada
biz de komisyonumuzu alalım”dır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, geçen hafta Sanayi Kongresi’nde Göktürk 2’yi 200-250 milyon dolara dışarıdan satın almak yerine yazılımda % 100, donanımda % 80 yerli girdiyle 145 milyon dolara mal ettiklerini iftiharla belirtmişti. Ardından uydunun yerlilik oranıyla ilgili tartışmalar aldı-yürüdü.
Ben de işin doğrusunu öğrenmek üzere Göktürk 2 uydusunun 4 yıldır Proje Hakemi olan, uydu uzaya fırlatılırken Çin’e giden ekibin içinde de yer alan İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Geomatik Bölümü’nden Prof. Dr. Filiz Sunar’ı bulup, kendisinden bu son tartışmalara da hakemlik etmesini istedim.
Geomatik, yeryüzü ölçme bilim dalı. Prof. Sunar, uzaydan gelen uyarıların işlenmesinden, dataların bilgiye dönüştürülmesinden sorumlu. Göktürk 2’den ilk datalar gelmiş, ancak henüz bilgiye dönüştürülmemiş.


Göktürk 2’nin 4 proje
hakeminden biri olan
Prof. Dr. Filiz Sunar

Haberin Devamı

Siz de gözetleyeceksiniz
Prof. Gülsün Sağlamer rektörken 2003’te İTÜ’de kurulan Yer Uydu İstasyonu’nun 5.5 yıl eşbaşkanlığını yapan Prof. Sunar, şu anda Avrupa Komisyonu
7. Çerçeve Programı’nın da uzaktan algılamayla ilgili proje hakemi.
Bu arada 100’ü aşkın üyesi bulunan Uluslararası Fotogrametri ve Uzaktan Algılama Birliği ISPRS’nin Avustralya’da 4 ay önce yapılan son kongresinde, 7. Teknik Komite Başkanlığı’na seçilmiş. Anlayacağınız dünya çapında esaslı bir bilim kadını.
Göktürk 2’yle ilgili olarak “Çok geç kaldık, ama iyi ki yaptık” diyor ve ekliyor: “Uzayın sahibi yok. Nasıl ki başkaları sizi gözetliyorsa, siz de başkalarını gözetleyeceksiniz. Mesela İsrail bu durumdan çok rahatsız oluyor. Zaten Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullanacağı
Göktürk 1’in yapımı da bu nedenle gecikti. Bu alanda Ar-Ge çalışmalarının teşvik ediliyor olması çok değerli. En önemli eksiklik ise TÜBİTAK Uzay ve TAİ gibi kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliği.”

Bizim gözlem uyduları
Prof. Sunar’ın da belirttiği gibi hiçbir ülke bu teknolojileri başkasıyla paylaşmak istemiyor. Dolayısıyla mühendislerimiz için de öğrenme süreci iğneyle kuyu kazar gibi gerçekleşebiliyor. Örneğin BİLSAT’a 1999’da küçük uyduların tasarımı ve üretimi için gerekli altyapıyı oluşturmak için başlanmış. Bir İngiliz firmasıyla çalışılmış, ama 10-15 mühendisimiz de bu süreçte yer alarak deneyim sahibi olmuş. 2003’te fırlatılan BİLSAT, 3 yıl sonra uzayda kaybolsa da geçen yıl fırlatılan RASAT’ın da yolunu açmış.
Filiz Hanım, “Göktürk 2, TÜBİTAK kaynaklarıyla gerçekleştirilen ilk milli yer gözlem uydumuzdur” diyor. İsrail’in taş koyması sonucu yapımı geciken askeri amaçlı Göktürk 1’in 5 kat daha marifetli olacağını ve 50’ye yakın mühendisimizin bu projede çalıştığını vurguluyor.