PlayStation 3 için gelişirilen sanal dünya Home iş dünyası için gerçek bir toplantı platformu olabilir mi?
Sony, PlayStation 3 için geliştirdiği sanal dünyası, bir bakıma da sosyal iletişim ağı Home’u (Ev) geçen haftalarda deneme amacıyla hizmete sokmuştu. Facebook, sanal dünya Second Life ve başarılı bir oyun
lobisinin karışımı olarak tanımlayabileceğimiz PlayStation Home’da kullanıcılar Second Life’taki gibi bir avatar (temsili sanal kişi) yaratıp bu dünyaya adım atıyor. Ev sahibi oluyor, dekore ediyor, arkadaşlarıyla ortamlara girip çıkıyor, evine misafir kabul ediyor falan filan. Bu “ev”e girmek bedava, ancak ileride daha güzel evler satın almak, döşemek, yeni giysiler almak için gerçek para ödemek gerekecek.
Şimdi İngiltere’de Home’u, işadamlarının toplantı ortamı olarak düzenlemek amacıyla bir araştırma yapılıyor. Amaç işadamlarının dünyanın veya ülkenin dört bir yanındaki ofislerinden kalkıp da merkeze gelmesi yerine ofislerindeki koltuklarından şirket toplantısına katılmasını sağlamak. Böylece şirketler adına büyük tasarruflar yapılabilecek.
Araştırma ekibinin başında bulunan Portsmouth Üniversitesi’nden Dr. Nipan Maniar, sanal dünya konseptinin eğitim amacıyla da kullanılabileceğinin altını çiziyor. Evden çıkmadan derse gitmek veya bir kursa katılmak para ve zaman tasarrufunu işaret ediyor. Bunun çevreye olan katkısı da bir ulaşım aracı kullanılmadığı için atmosfere fazladan karbondioksit salınmaması. Kısaca, artık her eve girmeye başlayan bu sanal dünyalar yakın gelecekte bugünden oldukça farklı bir yaşam ritmi olacağını işaret ediyor. Belki de gün gelecek hayat yalnızca sanal evrenlerde sürecek...
Yeni iPod’a cevapNokia da, 5800 XpressMusic ile sonunda dokunmatik ekranlı cep telefonları dünyasına kapsamlı bir giriş yaptı. 5800, popüler mp3çalar’ı iPod’a telefon özelliği kazandırarak piyasaya süren Apple’a karşı damardan cep telefonu işi yapan bir şirketin en ciddi yanıtı oldu. Nokia’nın, tamamen dokunmatik ekran teknolojisine sahip telefonunu öncelikle müzikseverleri hedefliyor. Türkiye’de dün 899 TL etiketle satışa sunulan 5800’ün birkaç ülkede ekimden bu yana 1 milyonluk satış rakamına ulaşması, bu ürünün tuttuğunu gösteriyor. 5800’ü 15 gündür deniyorum ve telefonun müzikal özellikleri beni de etkiledi; entegre hoparlörün küçük bir topluluğun müzik açlığını giderebilecek kalitede ses vermesi dikkatimi çekti.
5800, grafik ekolayzır, 6 bin şarkıya kadar saklayabilen 8 GB hafıza, tüm dijital müzik formatlarını destekleme ve 3,5 mm hoparlör çıkışı gibi müzikle ilgili bütün detayları içinde barındırıyor.
5800, 16:9 ölçülerinde saniyede 30 kare gösterme ve 25 kare kayıt etme özellikleri ile VGA kalitesinde video kayıt etme ve oynatma için de ideal.
14 bin liralık TV masamdaydıSony geçenlerde satışa sunduğu Türkiye’nin ilk OLED (Organic Light Emitting Diode) tele-vizyonu 11 inç ebatındaki BRAVIA XEL-1’i test için gönderdi. Tasarımına hayran kaldığım televizyonu bir süre iş masamda denedim.
XEL-1’in kendinden aydınlatmalı ekranının sağladığı görüntü kalitesi, OLED’in sunduğu tüm avantajları içeriyor. Yan ve arka aydınlatma sistemine ihtiyaç duyan geleneksel LCD’lerin aksine OLED TV’lerde bir piksel söndüğünde gerçek siyah oluyor ve arka ışık sızıntısından kaynaklanabilecek tonlamalar oluşmuyor, siyah ile saf beyaz arasında kontrast oranı 1.000.000:1’den fazla oluyor.
XEL-1’in bir diğer önemli avantajı da arka ışığın olmaması. Bu sayede ekranı çok ince. Cihazın 3 milimetre inceliğinde ekranı, tabanın bir kenarından çıkan yenilikçi bir destek ile birleştiriliyor ve modern bir görünüm kazanıyor.
XEL-1’in en dikkat çeken özelliğiyse 14 bin TL’lik fiyatı. 13 bin 999 TL etiketi, beni başta “Bu paraya kaç çokoprens alırım?” gibi hesaplar yapıp, yazmaya sevk etti. Ancak daha sonra bu teknolojik eseri yaratanların emeklerine saygısızlık etmeme adına vazgeçtim.