CHP’nin atanamayan Cumhurbaşkanı adaylarından Mansur Yavaş’a gazeteciler soruyor:
CHP önseçim yaparsa bu sizin aday olmayacağınız anlamına mı geliyor?
Yavaş’ın cevabı ilginç.. Bir o kadar da subliminal: Öyle şey olur mu, ben sadece adaylığı erken buluyorum. Gün ola harman ola.
O güne kadar kim kalacak, seçim tarihi belli olsun, daha geniş konuşuruz!
“O güne kadar kim kalacak” ifadesi önemli…
Bu ifadeyi şöyle okumak mümkün: İmamoğlu’na yargıdan siyasi yasak gelebilir. CHP’nin en güçlü adayı zaten benim!
Siz neyi tartışıyorsunuz!!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili söylediği “Turpun büyüğü heybede” sözünden kendisine yönelik siyasi operasyon sonucu çıkaran İmamoğlu bence son derece yanlış bir okuma yapıyor.
Baksanıza.. Aynı partide siyaset yaptığı belediye başkanı adeta “Ekrem’e siyaset yasağı gelmesi kesin” demeye getiriyor.
Turpun büyüğü bu değil de nedir?
Yavaş’ın yüksek yargıda çok güçlü olduğu Ankara’da bilinir. Hatta kısa bir süre önce kendisine yakın isimlerin yüksek yargıda İmamoğlu’nun durumuna ilişkin nabız yokladığı iddiaları gündeme gelmişti. İmamoğlu’nun bunu öğrenince Yavaş’a “Hayırdır, neyi merak ettin” kıvamında bir mesaj yolladığı da…
Yazın bir kenara… Bu hamur daha çok su kaldırır.
CHP’nin atanamayan iki Cumhurbaşkanı adayının karşılıklı birbirlerini yıpratma sezonu açıldı.
Yavaş hamlesini yaptı. İmamoğlu’ndan hızlı bir karşılık gelmesi an meselesi…
AK Parti ‘Bekle bizi İstanbul’ demeye hazırlanırken
İktidar paylaşılmaz…
Paylaşılırsa iktidar olunmaz…
AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve yerine gelecek Abdullah Özdemir sanıyorum bu soğuk ama gerçekçi siyasi klişeden habersiz.
Öyle olmasa halef-selef olarak il kongresi öncesinde hemen her yere birlikte gitmezlerdi! Uzun zamandır unuttuğumuz ortak akıl, birlik, beraberlik, kardeşlik hukuku gibi kavramları hatırlatan hareketleri sahaya yansıtmazlardı!
Şaka bir yana iyi ki bu süreci böyle yürütüyorlar. AK Parti’yi önce genel iktidara oradan da yerel yönetimlere taşıyan süreçler de böyle gelişti çünkü.
Osman Nuri Kabaktepe iktidar partisinin İstanbul’u kaybettiği 2019 seçimlerinden yaklaşık iki yıl sonra göreve başladı. Kabul etmek lazım zor bir dönemdi. 1994’ten beri İstanbul’u yöneten bir partinin teşkilatlarının bu kaybı kabullenmesi, kendisini yenilemesi öyle kolay bir iş değildi.
Türkiye tarihinin en zorlu genel ve yerel seçim süreçlerini İstanbul’da başarıyla idare etti. Şimdi bayrağı Abdullah Özdemir’e devrediyor. Hem AK Parti hem İstanbul için yeni bir dönem başlıyor.
Abdullah Özdemir, Türkiye’nin değişen sosyolojisine, siyasi iklimine uygun genç ama bir o kadar da tecrübeli bir siyasetçi.
Mevcut Başkan Osman Nuri Kabaktepe ile sergilediği uyum aslında bu tecrübenin bir yansıması. Aynı zamanda yeni dönemin kodlarına ilişkin önemli ipuçları da veriyor bu tutum.
İktidar partisi İstanbul’da işi sıkı tutuyor. Küskünlükleri, kırgınlıkları bitirip, yenilerine fırsat vermeden sadece İstanbul’a odaklanmaya hazırlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’a yaptığı gençlik aşısı tutacak gibi.
Siz ne dersiniz?