Hells Angels’ın Danimarka şubesi, Red Wolves MC’nin de Türkiye’deki “katılımcı şube” olarak tescil edildiğini bildirdi. Müjdeler olsun yurduma! Dünyanın en belalı motosiklet kulübü Hells Angels, Türkiye’de şube açmış
1950’lerden bu yana dünyanın en büyük motosiklet kulübü olarak bilinen Hells Angels (Cehennem Melekleri-aslında birebir çevirisiyle Cehennemler Melekler) geçenlerde Türkiye’de bir “şube” açmış da haberimiz olmamış.
Arkadaşım Milliyet Kopenhag temsilcisi İrfan Kurtulmuş’un gazeteye bir haber olur umuduyla binlerce kilometre öteden ışınladığı e-postada yazıyordu bu bilgi.
Adını asfalta krom harflerle kazıyan küresel motosiklet kulübü -birçok ortamda genelde “çete” diye tanımlanır- Hells Angels Avrupa’daki önemli üslerinden Danimarka şubesinin internet sitesinden
duyurmuş bu kutlu haberi.
İsviçre ve İngiltere vatandaşı Mark Dembitz’in anne-babası Macar. İsviçre’de büyüyen Mark, Pekin’de karbon borsacısı (bu yeni meslek ayrı bir yazı konusu). Clarisse Von Wunschheim ise Meksika’da doğmuş, Almanya ve İsviçre’de yetişmiş, ABD ve İspanya’nın ardından o da şimdi Pekin’de avukatlık yapıyor.
Clarisse ve Mark, pasaportlarında yazan milliyetlerinin ötesinde, farklı motiflerle bezeli kimliklerini, “dünyanın hayrına” çıkacakları bir yolculukla perçinlemeye karar vermiş. İkili Pekin’den motosikletle hareket ederek, büyük bölümünü antik İpek Yolu’nda yaptıkları yolculuğu İstanbul’da, doğum günlerine denk düşürecek şekilde tamamladı.
Mark ve Clarisse’nin Pekin’den İstanbul’a iki teker üzerinde bu yolculuğa çıkmalarının amacı, küresel ısınmaya çözümler bulmak üzere kurulan İklim Değişikliği Derneği’ne destek sağlamak. Böyle bir ideali olan bu yolculuk için çevreye zarar vermeyen, havayı bir otomobil kadar zehirlemeyen motosiklet en uygun araç.
Mark ve Clarisse’in son durak olarak İstanbul’u belirlemelerinin nedeni ise hem Avrupa hem de Asya üzerinde konuşlanan kentin, Batılı ve Doğulu özellikleriyle ikilinin düşünce yapısını yansıtması. Kökenleri Avrupalı olan Mark ve
“Demir Popolu” bir teyze ABD’de yola çıkmaya hazırlanırken.Türkiye’de de üyeleri olan bu organizasyona girebilmek için 24 saatte 1600 km yol yapmak gerekiyor. İnsanı tüketen bu tip yolculuklar kazalara neden olabiliyor
Üst üste iki yazı bazı okurlarda “Motosikletle günde en fazla kaç km. idealdir?” sorusunu tetiklemiş. Tatil yolunda 350 km’de pestili çıkan bendeniz, kimi çevrelerce tatlı su motorcusu diye tanımlanmış olabilirim.
Ama gerçek bu, bir günde dura gide en fazla 500 km. yol yaparsam motosiklet, virajlar, doğa ve rüzgardan zevk alabilirim; ötesi bayar.
Tabii ki bir kriter değilim, herkes kendi yolundan mesuldur ve bu benim yolum; my way!
Yol-kilometre-menzil denklemine gelirsek; yapabileceğiniz en fazla yol, motosiklet tipi, yol tipi, hava durumu ve mevsim şartlarına bağlıdır. Günde 1,500 km yol yapan insanlar tanıyorum. Uzun yol yapmaya kararlıysanız, fiziksel yeteneğinize bağlı olarak 100 cc’lik bir motosikletle bile günde 800 km yol yapabilirsiniz.
Uzun bir yol düşünüyorsanız, planınızı en fazla 120-130 km’de 10 dakikadan az olmayacak şekilde bir su ve abur cubur molası verecek şekilde yapın. Zorlu yollarda mola menzilini 60-70 km’ye düşürün.
TMR, baba-oğul, karı-koca gerçekleştirdikleri gezilerle ailenizin motosiklet kulübü diye tanımlanmayı hak ediyor
Önceki yazıda, rotasını bir sağlık sorunumun çizdiği Bozcaada günlerinden bahsederken şöyle demiştim: “TRMOTORIDERS şu an burada” pankartı kampta bir motosikletçi festivalini işaret ediyordu ve öyleydi zaten. Hiç hazzetmediğim türden bir “silindir, hacim muhabbeti”nden uzak durmak adına kamufle oldum...”
Yazının ardından pazartesi, saat 09.50’de posta kutuma düşen Göksel Sarıkaya imzalı bir mektup, fırtınalı birkaç saat geçireceğimi müjdeliyordu. Sarıkaya ve beni posta bombardımanına (birçok mektupta sert ifadeler vardı) tutan diğer arkadaşlar, TR MotoRiders’ı (TMR) “serseri motorcu” klişesiyle özleştirdiğim sonucuna varmış.
Önce grubun kurucularından Kıvanç Aslan’ın anlatımıyla 29 Ekim 2008’de doğan TMR’yi tanıyalım: “Grubun ve paylaşım platformu olan forumların (trmotoriders.org) ortak amacı motosiklet kültürünü sosyal oluşumlar ve somut yaklaşımlarla yaygınlaştırmaktır. Bu kültürü aşılamaya çalışırken aile kavramını ve üyeler arası huzuru bozmamak adına gruba sadece referansla üye kabul edilmektedir.
Motosikletle çıktığım yaz tatilinde şartlar değişti ve kendimi, dört bir yanı denizle kuşatılmış halde Türkiye’nin en büyük adasında buldum
Eskiden tadını bilmediğim bir şeydi motosikletle tatil... Artık bu kaçıncı motorize tatilim, sayısını hatırlamıyorum. Ancak içeriğini asla unutamayacağım o tatillerin her birinin ardından yaptığım gibi yine bahsetmeden durmayacağım.
Bu kez gazeteden Ersoy (Diyar), Kemal (Bulut) ve Ersoy’un eşi Özge ile yola çıktık. Onlar otomobilde, ben motosikletimle pilyon yerine bu kez büyük bir sırt çantasıyla baş başayım. İstanbul’dan başlayarak Tekirdağ, Keşan, Çanakkale üzerinden, yaklaşık 600 km. yaparak Cunda’ya uzanacağız sözde.
MOTED’in başlattığı yeni kampanya ile yüzde 60’ı “Motosiklet mi? Asla” diyen Türkiye’ye “iki teker”in nimetleri anlatılıyor
Motosiklet Endüstrisi Derneği (MOTED), bugüne kadar motosiklet kullanımını özendirmeye yönelik en kapsamlı kampanyayı hafta başında İstanbul’da başlattı. “Asıl Motosiklet Kullanmamak Çılgınlık” başlıklı kampanyada toplu taşıma veya dört tekerlekle solo ulaşımın aslında ne kadar yorucu bir eylem olduğu, etkileyici görseller ve “Motosiklet pratiktir, zaman kazandırır, keyiflidir, ekonomik ve çevrecidir... Çağdaş bir ulaşım için aklını kullan, motosiklet kullan” ifadeleriyle anlatılıyor.
İstanbul sokak ve caddelerini pazartesiden itibaren süsleyen kampanya afişlerinin başarılı olacağından; hayatlarının olağan ritminin bir parçası olarak her gün trafikle cebelleşen çok sayıda insanı motosikletçi yapacağından eminim.
Kampanyanın içyüzünü ve son haftalarda hırs yüklü bir şekilde gözlemlediğim MOTED’in çalışmalarını birinci ağızdan
Otobanda en fazla 80 km. hız hakkı verilen motosikletçi bu kurala uyarsa sonu ne olur?
Türkiye’de trafiğe kayıtlı motosiklet sayısı kaç? Birkaç ay önce 2 milyon 197 bin 593’tü. Türkiye’nin nüfusu kaç?
Ocak 2008’de 70 milyon 586 bin 256’ydı.
Kaç kişiye bir motosiklet düşüyor?
32,1198...
Kimilerinin birden fazla motosikleti olabilir. Bazı motosikletlerinse trafik kaydı hiç yapılmamış; onları da “adam yerine koymazsak” hesap üç aşağı beş yukarı tamamdır: Türkiye’de 30 kişiden birinin motosikleti var; 30 kişiden biri motosikletçi ya da motorcu!
Mac Motorcycles, 4 retro modelle motosiklet kavramını plastik ve teknoloji güdümünden çıkarmaya hazırlanıyor
Herkes motosikletinin özel ve farklı olmasını ister. Dört Japon markanın domine ettiği bir pazarda bu pek de mümkün değil. Yola çıktığınızda üç aşağı beş yukarı aynı motosikletleri görüp durursunuz.
Yine de bir gün geçmişe dönüp baktığımızda bugünleri belki motosikletin “altın çağı” diye anacağız.
“Altın çağ” çünkü, iki yılda bir teknolojiler ve tasarımlar yenileniyor. Bu ilerleme biniciye daha çok ağırlık ve karmaşıklık olarak yansıyor. Motosikletinden “deli performans” isteyenler için bu iyi olabilir ancak gerçek bir sürüş keyfi isteyenler için pek sayılmaz.
Bir zamanlar dünya pazarında önemli bir yere sahip olan İngiltere’nin artık küresel ölçekte Triumph dışında pek sözü geçmiyor. Mac Motorcycles isimli yeni bir markaysa piyasaya sürmeye hazırlandığı dört farklı modelle İngiliz motosikletlerine