Bu kendi çapında dev prodüksiyonda karikatürist ve ‘endurocu gibi’ Faruken Bayraktare ortağımdı. Yapımı eşsiz ve ‘Full 3D’ kılan, yanımızda üç boyutlu çekim özelliği olan üç zımbırtı bulunmasıydı. Bir panoramik 3D çekebilen, daha önce CADDE’de testini okuduğunuz Sony NEX 3, fotoğraf ve filmlerini bildiğiniz karton gözlüklerle izleyebileceğiniz bir Fujifilm 3D ve aşağıdaki satırlara vesile olan dünyanın ilk 3D tüketici kamerası Panasonic SDT750.
Uçan tekme bile yedim
SDT 750’yi yaklaşık bir aydır deniyorum. CADDE’nin doğum gününü de 3 boyutlu belgelediğim bu sürede 3D uğruna sayısız uçan tekme, kalem, top ve çakmak yedim. “Kendinizi Avatar mı sandınız?” dedim; dinletemedim.
Bayramın ilk günü, sabahın daha körü. ‘Fujifilm 3D’ sahibi Faruken’le Ortaköy’de buluşur buluşmaz 3D’lerimizi tokuşturduk. Motorlarımıza atlayıp Rumeli Feneri’ne doğru her fırsatta 3D yaptık:
-Mendo şimdi motorla yokuştan aşağı salacağım kendimi. Kamera yerde olsun.
-Ezmezsin değil mi?
Sony Alpha serisinin son iki üyesi 55 ve 33'te saniyede 10 kareye kadar net çekim yapılabilmesine izin veren yeni bir ayna teknolojisi kullanılmış
Sony, Alpha'nın son iki üyesi 55 ve 33'ü, dün Kanyon'daki lansmanla piyasaya çıkardı. Cinebonus'ta ürün müdürü Murat Gebeceli'nin sunumunun ardından Alpha 55'i, MAC'taki akrobatik basketbol gösterisinde denedim.
Öncelikle 55 ve 33'te 'Tam Geçirgen Hareketsiz Ayna Teknolojisi' (TGHA) isimli yepyeni bir teknik kullanılıyor. TGHA, görüntüyü yüzde 100 geçiriyor ve 'Auto Focus' bölgesine ışığı yansıtarak sürekli netleme sağlıyor.
15 noktalı otomatik odaklama sensörü de hareket eden nesneleri sürekli çekim sırasında bile keskin bir odaklama içinde tutacak şekilde netliyor. 55 ve 33'ün diğer öne çıkan özelliği 3D panorama fotoğraf. Fotolar herhangi bir 3D HD televizyonda izlenebiliyor.
1982’de İngiltere’de piyasaya çıkan ZX Spectrum, ev tipi bilgisayarcılıkta yeni bir dönemi işaret ediyordu. 1985’de babama aldırdığım ZX Spectrum benim hayatımda da önemli rol oynadı. Bu bilgisayarın dikkat çeken bir özelliği, mesleği mucitlik olan bir yatırımcı, Sir Clive Sinclair’ın geliştirmiş olmasıydı. Ancak Sinclair’ın, 1985’te geliştirdiği ‘elektrikli bisiklet’, altı milyon sterlin zararla batmasına neden oldu. Saatte 25 km. hıza erişebilen C5, kazaya yatkın olması nedeniyle ‘ölüm tuzağı’ diye tanımlanmış, komik tasarımı alay konusu olmuştu. Sevdiğimiz abimiz Sir Sinclair geri döndü. Ve bu kez ilhamını sanki C5’ten almış gibi görünen yeni bir elektrikli bisiklet X-1’le karşımızda. Alçak bir oturma pozisyonu olan X-1’de sürücünün ayakları öne doğru uzanmak zorunda. Akrilik kaportasınınsa sürücüyü hava şartlarından koruyabileceğini söylemek zor. 24v lityum polimer pille çalışan aracı eleştirenler, yollardaki çukurların X-1 için büyük tehlike olduğunu söylüyor. 30 kg. ağırlığında olan aracın fiyatıysa fena değil, bin 500 TL...
Ancak C5 ile büyük bir facia yaşayan Sinclair’ın neden böyle bir girişimde bulunduğunu anlamak güç.
ÇiZGi ROMAN iÇiN iDEAL
“Tablet varken e-kitap
‘Facebook’ta profil fotoğrafı’ yazısı yüzünden sokakta dayak yemediğim kaldı
Geçen hafta, sayfalar arasında mekik dokuyan bu köşedeki “Profil fotoğrafını göster, kim olduğunu söyleyeyim” başlıklı yazı, posta kutumu kullanılamaz hale getirdi. “Sen kendi fotona bak” diyenler mi istersiniz, “Çok da lulu” şeklinde bir ifadeyle dağarcığımı genişletenler mi... Hele bir tanesi, sanal ortamda takma isimle beni şöyle tanımlamış: “Facebook profilinde parti fotoğrafı koyanların aptal olduğunu beyan etmiş, üstün düşünür, usta kalem.”
Arkadaşlar, yazının girişinde o metni ‘Gawker’ isimli internet sitesinden arakladığımı, yani çevirdiğimi ilan etmiştim. Benim fazladan yaptığım eğlenceli yazıyı Türkiye şartlarına uyarlamaktı.
Neyse, ‘Kusursuz Fırtına’yı atlattım.
Bugün, profil fotoğrafımla kitlelerin bilinç altına verdiğim mesajı yazarak bilinç üstüne terfi etmesini sağlayacağım. Arkasına bir sırt çantası yüklenmiş olan motosikletimin fotoğrafıyla, çaktırmadan “Gezelim mi?” diye soruyorum.
Artık çaktınız.
Burak Ercan, Erman Balkın, Hakan Çetiner, Turgen Gurmen ve Hami Sili’den oluşan ekip, defalarca Fransa, İsviçre ve İtalya’ya giriş-çıkış yaptı.Yalnızca iki günde 10 bin viraj dönen Burak Ercan ve arkadaşları, motosikletleriyle Alp Dağları’ndaki bütün zirve geçitlerini aştı
Tutkuyla motosiklete bağlandığım dönem, camiada ilk tanıdığım insanlardan biriydi Burak Ercan. Motokeyf programında sıra dışı testler yapıyor, BMW Rider Academy’de yeni motosikletçiler yetiştiriyordu. Bir motosiklet fuarında, Köln’de başlayan tanışıklığımız, bugün bir izleyicisi olmanın ötesinde dostluğa dönmüş durumda.
O şimdi kurucularından olduğu ‘Ride The Earth’ ile yine motosiklet eğitimi veriyor, bu kez fazladan dünyanın dört bir yanına motosiklet turları düzenliyor. Facebook’un faydası işte, geçenlerde yüklediği fotoğraflara denk geldim, nutkum tutuldu. 10 günde, 14 ülke, 7 bin kilometre katedip dönmüşler. Fotoğraflar kesmedi, maceranın ayrıntılarını istedim. Anlattıkları bana özel kalamazdı; motosikletin insanı nasıl özgürlükle donattığını, sınırları kaldırdığını bilmenizi istedim. İşte Burak’ın ağzından macera:
Ekip yola 4 Eylül’de sabaha karşı yola çıktık. İlk sorunu Bulgaristan’da,
Facebook’a profil fotoğrafı seçmek çok ciddi bir iş. Lise aşklarınız, kıskanç eski sevgilileriniz, anne-babanızın arkadaşları ve hatta patronlarınız, adınızı Facebook’ta taradığında onları bu fotoğraf karşılar. Bu küçük görsel aslında kişiliğiniz hakkında çok önemli ipuçları da içerir. Yaşam tarzı blogu Gawker, ‘doğru ya da yanlış’ profil fotoğraflarını şöyle sınıflandırdı:
PORTRE Bütün yüz görünüyor
Görünüşü konusunda kendine güvenen, dengeli ve normal birisiniz. Aslında sıkıcı bir insansınız. Yazar fotoğrafı ya da başka bir promosyon tipi görsel olması, narsistlik derecesinde kendini beğenen bir kariyer meraklısı olduğunuzu gösterir.
UZAKLARDA Yüze ve görünüşe ilişkin bir detay ayırt edilemiyor
Neye benzediğinizin bilinmesini istemeyen özel bir insansınız. Belki de biraz utangaç... Ya da kilonuz veya estetik ihtiyacınızın dikkat çekmesini istemiyorsunuz.
ÇOK YAKIN Kişi objektife çok yakın, yüzünün bir bölümü görünüyor.
İnsanların Facebook’ta tanınmamaya çalıştığınızı düşünmesini istiyorsunuz. Ancak tanınıyor ve bunu sahte bir sanatkârlıkla maskelemeye çalışıyorsunuz. Partilerde yalnız bir tipsiniz ve bunun nedeni sıkıcılığınız.
FOTOĞRAF ALBÜMÜNDEN Çocukluk, okul fotoğrafı
“MacBook ile iPad ilişkiye girse, çocukları neye benzer” diye soran Apple’ın yeni MacBook Air’i, yalnızca 1.73 santimetre kalınlığında
Apple’ın önceki gün Cupertino’da ilan ettiği yeni MacBook Air, şirketin gelecek vizyonunda önemli bir kilometre taşı olabilir mi? Teknoloji dünyasının merak ettiği soru bu. iPad ve çok sayıda tablet bilgisayarın ardından dünyada dizüstü bilgisayar satışları her geçen gün düşerken, - ki benim çevremde bile bir sürü insan yeni dizüstü planlarını rafa kaldırıp, iPad planlarına başladı - Apple neden böyle bir adım attı. Çünkü öncelikli hedefi içerik görüntüleme olan bir tablet şimdilik asla bir bilgisayarın görevlerini yerine getiremez. İleride mutlaka bu da gerçekleşecek. Şimdilik tabletin yeri ayrı, bilgisayarınki ayrı.
Apple CEO’su Steve Jobs, yeni MacBook Air’ı tanıtırken, “Kendimize şu soruyu sorduk: MacBook ile iPad ilişkiye girerse ne olur?” dedi.
Hard disk yerine flaş bellekMacBook Air’in özellikleri yukarıdaki sorunun yanıtında gizli. 13.3 ve 11.6 inçlik iki model halinde piyasaya çıkacak MacBook Air’da önceki nesil gibi CD, DVD sürücüsü yok. Yeni kuşakta ayrıca hard disk de yok. Bunun yerine iPhone’daki gibi flaş bellek
Uzaklardaki sevgilisine mücevher hediye etmek isteyen Rus’un biri telefonun tuşuna basmış ve sonra...
Vertu’nun çok daha ucuz, ancak daha çok özelliğe sahip telefonlardan farkı, malzemeleri, kolay kullanımı ve ‘Concierge’ hizmeti. Üretim aşaması bir İsviçre saatini andıran Vertu telefonlar, İngiltere’de imal ediliyor. Telefonu bir araya getiren teknisyen, içine imzasını da atıyor.
Şirketin kurucusu eski Nokia tasarımcısı Frank Nuovo, görüşmemizde “Constellation Quest’i tasarlarken 50’li yılların uçaklarından ilham aldığını” söyledi.
Symbian işletim sistemli telefonun tuşları ve ekranı safir, kaplamasıysa paslanmaz çelik; 19 bin 500 euroluk modelindeyse 18 karat altın. Vertu’nun tasarımcısı Hutch Hutchison, Cadde’ye, dayanıklılık testlerinde telefonun üç yüz kere darbeye maruz bırakıldığını, makineler yardımıyla defalarca fırlatıldığını anlattı.
40 GB’lık deposu olan Constellation, GPS, bluetooth, radyo gibi artık her telefon için standart özelliklere de sahip. Telefonun sade ana ekranında kullanıcının belirleyeceği e-posta uyarıları, randevular, haber akışı ve kullanıcının bulunduğu yere göre kendisini ayarlayan analog saat var.