1 Mart tezkeresinin reddinin 16. yıl dönümü nedeniyle, o gün Meclis’te ret oyu veren CHP’li milletvekilleri Ankara’da bir araya geldi. Gecede Onur Öymen duygulu bir konuşma yaparak hem Deniz Baykal liderliğindeki CHP milletvekillerini hem de o gün tezkereye ret oyu veren 100 dolayında AKP milletvekilini kutladı.
Meclis’ten dönen Mutabakat Muhtırası’na göre Amerikan askerleri 9 askeri üs kuracaklar ve 12 havaalanımızı kullanacaklardı. Bu askerlerden 23 bini Irak’a geçecek, 37 bini Türkiye’de kalacaktı. Onlar ne zaman Türkiye’den ayrılacaktı? 6 ay içinde ayrılırlar deniyordu ama bu konuda hiçbir açıklık yoktu. Onur Öymen şu hatırlatmada bulundu:
“1953 yılında sona eren Kore Savaşı vesilesiyle gönderilen Amerikan askerlerinden 23 bini 66 yıldan beri hâlâ Kore’de bulunuyor.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’ya gönderilen Amerikan askerlerinden 50 bini hâlâ o ülkededir. Almanya’ya gönderilenlerden 33 bini hâlâ Almanya’dadır. Türkiye’de konuşlandırılacak askerlerin büyük bir bölümü ve kurulan üsler de çok muhtemelen ülkemizde kalıcı olacaktı.”
1 Mart tezkeresinin reddiyle Türkiye çok büyük bir badire atlattı. Resmen işgalden kurtuldu... Emeği geçenleri (bu arada hep unutulan ama
Gazetelerde “Bu kuyruk başka kuyruk” başlıklarıyla verilen haberi görmüş olmalısınız. Eskişehir’in orta yerinde yediden yetmişe insanlar yüzlerce metre bilet kuyruğu oluşturmuştu... Dertleri mi? 9 ve 10 Mart’ta Eskişehir Senfoni Orkestrası’nın vereceği ‘senforok’ konserine yer bulabilmekti...
Rock müziği ile senfonik müziğin karışımından oluşan bu konserlerin ilk ikisi çok ilgi çekmişti. Genel istek üzere konserler 9 ve 10 Mart’ta tekrarlanıyor. 1250 kişilik salonun tüm biletleri her iki gösteri için tükenmiş bulunuyor.
Aldığımız bilgiye göre... Eskişehir Senfoni Orkestrası her hafta cuma günleri konser veriyor... Biletler her hafta satışa çıkar çıkmaz tükeniyor. Tiyatrolar aynı şekilde... Eskişehir’de 7 salonda şu anda 11 farklı oyun kapalı gişe oynuyor.
Konserlere ve tiyatrolara civar illerden hatta Ankara’dan gelen izleyicilere rastlanıyor.
Bilet fiyatları mı? Hem konserler hem oyunlarda gençler 5, diğer vatandaşlar için 7.5 lira... Ayrıca cumartesi ve pazar günleri çocuk eğitim konserleri düzenleniyor. Bu konserlerde çocuklara enstrümanlar tanıtılıyor, müzik türleri uygulamalı olarak anlatılıyor... Büyükşehir Belediyesi’nin çabaları sayesinde... Müzik Eskişehir’in gıdası olmuş...
CHP eski yöneticilerinden Kemal Anadol, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na bazı adayların hoşuna gitmeyecek bir mektup yazdı. Dedi ki mektubunda:
“31 Mart 2019 yerel seçimlerine giren tüm partilerin Belediye Başkanı ve Meclis adaylarına, kendilerinin ve birinci derecedeki yakınlarının taşınır ve taşınmaz varlıklarını kamuoyuna açıklamaya davet etmenizi rica ediyoruz...”
Telefonda Kemal Anadol’a sorduk:
- Siz milletvekili olduğunuz dönemde mal beyanı yapmış mıydınız?
- Tabii, dedi Kemal Anadol, ben 5 dönem yani toplam 20 yıl milletvekilliği yaptım. Her dönemde mal beyanımı Meclis Başkanlığı’na verdim. Verdiğimin ertesi günü de basın toplantısı yaparak kendimin ve yakınlarımın mal beyanını kamuoyuna sözlü olarak açıkladım.
Kemal Kılıçdaroğlu, 2011 seçimlerinden önce vekillerin mal beyanı yapacağı yolunda bir vaatte bulunmuş ancak sonradan bunu uygulamamıştı. Malını mülkünü gizlemeye gerek görmeyen vekillerin bu çağrıya uymama gerekçeleri olabilir mi? Kişilerin gelir ve giderleri sıkıca izlendiği halde Batı ülkelerinin çoğunda seçilmişler mal beyanını açıklıyor. Bizde neden olmasın!
DURUGÖL ÇAĞRISI...
Ordu ilinin nadide parçalarından Durugöl’ün çevresinde 74 dönümlük bir alan geçen yıl özel
CHP ve İYİ Parti’nin İstanbul Belediye başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun dikkatimizi çeken sözlerine değinelim...
Başkan adayı İstanbul’da 1.2 milyon 0 - 4 yaş arası çocuk olduğunu ve bunun yaklaşık yüzde 85’inin okul öncesi eğitimden faydalanamadığını belirterek, “Bizim için mega proje, çocuklara okul öncesi eğitim verebilmek” diyor.
Ekrem İmamoğlu Suriyeli göçmenler konusuna da eğiliyor.
İstanbul’da 1 milyona yakın göçmen bulunuyor. Bunların en az yarısı bir daha ana yurtlarına dönmeyecek. Bu kesin. İmamoğlu’na göre Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne dek göçmenlerle ilgili sosyal anlamda hiçbir atılımda bulunmaması ve gelecekle ilgili bir projeksiyon ortaya koymaması ‘en büyük handikap’ tır. Göçmenlerin şehre uyumu için çeşitli projeler uygulamak gereklidir.
İmamoğlu doğru konulara değiniyor... Bu arada muhtemel büyük deprem için alınacak önlemleri de öncelikler arasına katmanın zorunlu olduğunu anımsatalım...
CHP tembelliği...
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gün bir veya iki miting yaparak yerel seçim kampanyasını sürdürüyor. Küçük parti HDP bile zaman zaman miting yapıyor. Sokaklarda basın bildirisi okuyor. CHP ise ne miting yapıyor ne kapalı salon toplantısı... Erdoğan’ı
Toplum, durağan bir yapı değil... Zaman içinde dış baskıların ve hayat koşullarının etkisiyle sürekli değişim gösteriyor. Prof. Ersin Kalaycıoğlu toplumun güncel bir analizini yapıyor... “Türkiye’de güçlü bir kent yoksulu, Marksist sosyologların deyimiyle lümpen - proleter bir sınıf siyasete ağırlığını koyuyor. Burada kritik olan şu; seçmen temsilcisinden ne talep edecek; özgürlük, hukuka saygı, temiz siyaset mi? Yoksa iş, kendisinin veya yakınlarının kayrılması, hiç katkı vermeden bazı kamusal yararlar mı? Orta sınıfın talebi özgürlük, haklar ve hukuk devletidir. Oysa istihdam dışı kent yoksullarının hukukun kendilerine yaradığını düşündüklerini gösteren bir kanıt yok... Çünkü içinde yaşadıkları ortam hukukun içinde değil zaten.
Yaşadığı ortamda hukuka uymanın maliyeti de oldukça fazla. Gecekonduda oturan, kayıt dışı ekonomide çalışan, elektrik, su, vb. hizmetleri ödeme gücü olmadığı için bunları bedava temin etmeye çalışan geniş kitlelerden söz ediyoruz. Bu tür bir yaşantının hukuk devleti, adalet ve hukuk kurallarına uygun işleyen bir imar, trafik, enerji, vb. yasası talep etmek gibi bir lüksü olabilir mi?”
Soru: Hukuk talep etmeyen, kendine hukuk dışında yaşam alanı bulan
Kartal’da çökerek 21 yurttaşın ölümüne sebep olan Yeşilyurt Apartmanı’nın projesini oluşturan Suzan Çayır ile inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu tutuklandılar.
İnşaat Mühendisleri Odası diyor ki:
“Sonuçtan sadece teknik elemanların sorumlu tutulması esas sorumluları gözden kaçırmaktadır. Binanın yapı ruhsatı 1992 yılında verilmiş, kaçak katlar 1995 yılında çıkılmış. Facianın nedeni kaçak katlarla birlikte zemin kattaki dükkân tarafından kolonların kesilmesidir. Kaçak kat ekleyen müteahhit firma, göz yuman belediye, kolonları kestiği iddia olunan dükkân sahibi de sonuçtan sorumludur. “
Ülkede kaçak inşaata göz yuman bir sistem var. İnsanlar “Kaçak yapalım, bir süre sonra af çıkar, bizim kaçak yasallaşır” diye düşünüyor... Haklı da çıkıyorlar.
Son günlerde Göreme’deki kaçak yapılardan söz ettik. Sosyal medyanın isyanı üzerine devreye Cumhurbaşkanı Erdoğan da girdi ve onun verdiği talimatla Göreme’de peri bacalarının dibine inşa edilen kaçakların yıkılmasına başlandı. İyi de... Belediye Başkanı ve bina sahipleri yaptıkları inşaatın imar planlarına uygun olduğunu iddia ediyor. Anlaşılıyor ki imar planları belediye ve diğer yetkili kurumlar tarafından rantiyelerin
Yarın 17 Şubat, Medeni Kanun’un kabulünün 93. yıl dönümü...
Medeni Kanun ülkeye en başta kadın erkek eşitliğini getirmiştir...
Kadının daha önceki konumunu uzun uzun anlatmaya gerek yok...
Sadece bir küçük hatıra...
Atatürk’ün yeni evlendiği ve İzmir’de olduğu günler... Türkiye’nin ilk belgeselci yönetmenlerinden Cemil Filmer de İzmir’dedir. Film işini bırakmış, İzmir’de sinema işletmeye başlamıştır.
Bir gün Atatürk’le karşılaşırlar. Filmer O’nu, işlettiği Ankara Sineması’na davet eder. Gazi’nin sinemaya gideceği duyulmuş, halk sokakları ve sinema önünü doldurmuştur.
Atatürk salona girer, locaya oturur...
Ancak aşağı bakınca ne görsün... Salonu lebalep erkekler doldurmamış mı?
KPSS’de aldığı 88.295 puanla fizik öğretmenliği alanında Türkiye birincisi olan Deniz Eren Demir, öğretmen olmak için girdiği mülakatta 54 puan alarak elendi. Demir, mülakat için çektiği zarftaki tüm soruları yanıtladığını, buna rağmen neden 54 puan aldığını bilmediğini söylüyor. Böyle bir olay yalnızca Deniz Demir Hanım’ı değil milyonlarca genci ilgilendiriyor. Genç insan bu manzara karşısında ister istemez şöyle düşünür:
- Eğer çalışmak, öğrenmek, sınavda başarılı olmak bir değer taşımıyorsa neden çalışıp yorulayım... Hayatta aç kalmamak, başarılı olmak için okul ve okumak dışında yollar denemeliyim.
Böyle bir tek olay tüm gençlerin motivasyonunu bozmak için yeterlidir.
Kaldı ki bu ilk sınav skandalı da değil.. Böyle onlarcası yaşandı...
Milli Eğitim Bakanlığı son olayla ilgili bir açıklama lütfeder mi?
ÇOCUK
Psikolog Acar Baltaş anlatıyor:
“Minnesota Üniversitesi’nin 25 yıl süren araştırma sonucu: 20’li yaşlarında en başarılı olan gençler, 3 - 4 yaşından başlayarak ev işlerine yardım edenler arasından çıkıyor. Küçük yaşta ev işlerine yardım etmek hayatın her alanına yayılan sorumluluk duygusu kazandırıyor.”