<#comment>#comment>Fon'a devredilen İnterbank ve Esbank, Etibank çatısı altına alındı. Üç bankanın toplam 280 olan şube sayısı bu ay 159'a indiriliyor... Personel sayısı ise 5 bin 500'den 3 bine düşürülüyor... Bu ay 2 bin 500 banka çalışanı daha işsiz kalacak... Tabii öteki fon bankalarında da işten çıkarmalar sürüyor. Toplumun çalışan kesimindeki üzüntü ve acılar katmerleniyor. Etibank grubu Eylül'de satışa çıkarılacak... Üç ayda satıldı satıldı.. Satılamazsa tasfiye edilecek... O takdirde 3 bin kişi daha işsiz kalacak... 3 ayda adam otomobilini satamıyor koskoca banka satılır mı? Efendim İMF'ye öyle söz verilmiş!
"Bankacılık piyasasını yabancılara ikram oyunu" bu kadar açık oynanıyor.
Ne hortumlanan para kimsenin umurundadır, ne işsiz bırakılan binlerce insanın dramı...
Yineleyelim... Banka boşaltıp paraları dışarı kaçıranların bu paraları getirmeye niyeti yoktur. Siyasi iktidar da onlara yakın durmaktadır. Kuşkunuz olmasın, açılan davalar bir süre sonra uyutulacaktır...
Yarattıkları acılar hırsızların yanına kar bırakılmamalıdır. İşsiz bankacılar öncülüğünde komite ve dernekler kurularak davalar izlenmeli, hırsızlanan paraların geri alınması için sivil çaba
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsunuz diyelim..Hükümet TRT Genel Müdürünü yeniden atama kararını bakanlara imzalatıp "nünüze koymuş. İmzanız bekleniyor. Eğer imzalamazsanız olacaklar belli... Başbakan merdivenaltına inip gazetecileri toplayacak, en içli ve inandırıcı sesiyle ve "fkeden titreyerek sizin bu uyumlu hükümeti nasıl engellediğinizi, TRT gibi "nemli bir kurumu genel müdürsüz bırakarak piyasaları(!) ve demokrasiyi nasıl da temellerinden sarstığınızı anlatacak.. Ortalığı ayağa kaldıracak.İmzalarsanız.. Vicdanınız sızım sızım sızlayacak... Çünkü bu genel müdür d"neminde sergilenen yolsuzluklar, usülsüzlükler, bir ambleme verilen 3 milyar doların hikayesi, yarım milyon dolara yaptırılıp ç"pe atılan raporun "yküsü vs. size belgeleriyle sunulmuş... İçinden burum buram pislik ve çürümüşlük kokuları geliyor. Bir imzayla bütün bu pisliklere de onay vermiş olacaksınız...Zorlu ikilem değil mi?Cumhurbaşkanı'nın alacağı tavır merakla beklenirken TRT y"netiminin incelenmesi için Devlet Denetleme Kurulunu harekete geçirdiği s"yleniyor ki... Bu da hayli "nemli adımdır... Bu ülkede rüzgara g"re yelken açan bir idare - i maslahatçı iseniz herşey kolay. Eğer haktan, hukuktan, halktan,
<#comment>#comment>Bu ülkede rüzgara göre yelken açan bir idare - i maslahatçı iseniz herşey kolay. Eğer haktan, hukuktan, halktan, doğruluktan yana bir görev adamı iseniz işiniz zor... Çok zor...
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsunuz diyelim..
Hükümet TRT Genel Müdürünü yeniden atama kararını bakanlara imzalatıp önünüze koymuş. İmzanız bekleniyor. Eğer imzalamazsanız olacaklar belli... Başbakan merdivenaltına inip gazetecileri toplayacak, en içli ve inandırıcı sesiyle ve öfkeden titreyerek sizin bu uyumlu hükümeti nasıl engellediğinizi, TRT gibi önemli bir kurumu genel müdürsüz bırakarak piyasaları(!) ve demokrasiyi nasıl da temellerinden sarstığınızı anlatacak.. Ortalığı ayağa kaldıracak.
İmzalarsanız.. Vicdanınız sızım sızım sızlayacak... Çünkü bu genel müdür döneminde sergilenen yolsuzluklar, usülsüzlükler, bir ambleme verilen 3 milyar doların hikayesi, yarım milyon dolara yaptırılıp çöpe atılan raporun öyküsü vs. size belgeleriyle sunulmuş... İçinden burum buram pislik ve çürümüşlük kokuları geliyor. Bir imzayla bütün bu pisliklere de onay vermiş olacaksınız...
Zorlu ikilem değil mi?
Cumhurbaşkanı'nın alacağı tavır merakla beklenirken TRT yönetiminin
1- Teklif politiktir. Oy avcılığına d"nüktür. Ama yararsızdır. Çünkü o oyların adresi bellidir.2- Anayasanın eşitlik ve laiklik ilkesine aykırıdır. Hac deyince akla Mekke'ye gidip Kabe'yi ziyaret kastediliyor. Müslüman olmayanların da benzeri ziyaretleri de 50 dolar harçtan muaf olmalıdır. Gayrimüslimler de Kudüs'e vs. giderken harç "dememelidir. Ben şahsen gelecek yıl Sibirya 'da bir şaman ayinine katılmak istiyorum... 50 dolar harçtan muaf tutulmalıyım! Hacca gidenler yurt dışına çıkarken 50 dolar "demeli mi "dememeli mi? Tartışma sürerken Sayın Ali Emeç fikrini beyan ediyor: Akıllı bir insanın dünyası bütün dünyadır. Aristofanes İşte ombudsman - Geçenlerde Hülya Avşar ile Kaya Çilingiroğlu' nun arası bozulmuştu. Ali Şen araya girip barıştırdı. Fenerbahçe ile Gaziantepspor Hakan yüzünden çekişirken araya yine Ali Şen Bey girdi. Meseleyi ç"zecek gibi g"rünüyor. Aranan ombudsman sanıyorum kendiliğinden bulundu: Ali Şen... Hatırlayacaksınız bir zamanlar bir "ombudsman" yasası çıkartılıyordu. Daha yasa çıkmadan bu g"reve Süleyman Demirel layık g"rülmüş, ancak aile fotoğrafındaki
<#comment>#comment>Hacca gidenler yurt dışına çıkarken 50 dolar ödemeli mi ödememeli mi? Tartışma sürerken Sayın Ali Emeç fikrini beyan ediyor:
1- Teklif politiktir. Oy avcılığına dönüktür. Ama yararsızdır. Çünkü o oyların adresi bellidir.
2- Anayasanın eşitlik ve laiklik ilkesine aykırıdır. Hac deyince akla Mekke'ye gidip Kabe'yi ziyaret kastediliyor. Müslüman olmayanların da benzeri ziyaretleri de 50 dolar harçtan muaf olmalıdır. Gayrimüslimler de Kudüs'e vs. giderken harç ödememelidir. Ben şahsen gelecek yıl Sibirya 'da bir şaman ayinine katılmak istiyorum... 50 dolar harçtan muaf tutulmalıyım!
Akıllı bir insanın dünyası bütün dünyadır.
Aristofanes
- İstanbul'dan uçakla havalanıp, Karadeniz kıyısından doğuya doğru yolalırken aşağıda büyük beyaz lekeler g"rüyorsunuz... Buralar ya k"mür ocakları için ya yol inşaatları veya başka dolgu işleri için kazılan yerlerdir. Bu yerlerde birkaç yüzyıl daha herhangi bir bitki yetişmesi mümkün değildir.Batı ülkelerinde bir uygulama vardır... Malzeme alınmadan "nce üzerindeki 30 -40 cm kalınlığındaki nebati toprak alınır ve başka bir yerde depolanır. Malzeme alındıktan sonra arazi tekrardan düzenlenir ve üzerine bu nebati toprak "rtülür. Doğanın kendi kendisini tekrar yenilemesi beklenir. Bizim Devlet ihaleleri şartnamelerinde de benzer hükümler vardır ama üzerinde pek durulmaz... Durulmalıdır. Bu doğa bizim... Daha "nemlisi : Çocuklarımızın...* Okurumuz Rıza Neptun anlatıyor... İktisat bilmek, iktisatçılar tarafından kandırılmamaya yarar. J.Robinson Telaş boşunaymış!.. Tayyip Erdoğan yıllar "nce "Demokrasi bizim için amaç değil araçtır" deyince herkes "Bunlar için amaç şeriattır" diye düşünmüştü.Şimdi anlaşılıyor ki onlar için "şeriat da araç" imiş...Amaçları mı ne? Tabii ki iktidar koltuğuna oturmak...* Tayyip Erdoğan yeni oluşum hareketinin esaslarını izah eden bir kitapçık
<#comment>#comment>Okurumuz Rıza Neptun anlatıyor...
- İstanbul'dan uçakla havalanıp, Karadeniz kıyısından doğuya doğru yolalırken aşağıda büyük beyaz lekeler görüyorsunuz... Buralar ya kömür ocakları için ya yol inşaatları veya başka dolgu işleri için kazılan yerlerdir. Bu yerlerde birkaç yüzyıl daha herhangi bir bitki yetişmesi mümkün değildir.
Batı ülkelerinde bir uygulama vardır... Malzeme alınmadan önce üzerindeki 30 -40 cm kalınlığındaki nebati toprak alınır ve başka bir yerde depolanır. Malzeme alındıktan sonra arazi tekrardan düzenlenir ve üzerine bu nebati toprak örtülür. Doğanın kendi kendisini tekrar yenilemesi beklenir. Bizim Devlet ihaleleri şartnamelerinde de benzer hükümler vardır ama üzerinde pek durulmaz... Durulmalıdır. Bu doğa bizim... Daha önemlisi : Çocuklarımızın...
*İktisat bilmek, iktisatçılar tarafından kandırılmamaya yarar. J.RobinsonTayyip Erdoğan yeni oluşum hareketinin esaslarını izah eden bir kitapçık hazırlıyormuş... Cumhuriyet gazetesinin haberine göre kitapçıkta "Türkiye şartlarını şeriat devletine uygun olmadığı" belirtiliyormuş...
Tayyip Erdoğan yıllar önce "Demokrasi bizim için amaç
Bu çok ciddi konu bir sosyolojik problem olarak değil papatya falı havasında konuşuluyor. Bazıları sosyal patlama olmamasını adeta vatandaşın durumdan memnun olduğu şeklinde yorumlama eğiliminde. Acaba gerçek durum nedir?Türk İş uzmanlarından Yıldırım Koç, bu haftaki Aydınlık'ta konuyla ilgili duru bir değerlendirme yapıyor... Bakınız ne diyor:"...Sosyal patlama, "rgütlenme geleneği olan kesimlerin tepkisini ifade etme biçimidir. ™rgütlenme geleneğinin bulunmadığı koşullarda artan sıkıntılar, sosyal patlamalara değil, sosyal çürümelere yol açar. Türkiye'de bugün gündemde olan, ne yazık ki, sosyal çürümedir. Sosyal çürümenin anlamı, fuhuşun, gaspın, ahlaksızlığın, rüşvetin yaygınlaşmasıdır. Sosyal çürümenin toplumsal doku üzerindeki olumsuz etkilerini silebilmek onyıllar alır... Yıldırım Koç' un çıkardığı sonuçlara g"z atalım:- Türkiye'yi sosyal patlamalar batırmaz; ama sosyal çürüme yok eder. Sosyal çürüme, Türkiye'deki sermayedarları da ülkede yaşayamaz duruma iter.Sosyal patlama olmuyor diye sevinmek yerine çok daha vahim bir geleceğe yuvarlandığımızı g"rmek zorundayız... - Sosyal patlama olur mu, olmaz mı? Ne kadar yaşadığımız değil,