Basınımız, bu muhteşem gezinin değerlendirmesini bir de Başbakandan rica etmiş, rica kabul edilmiş, gelen yanıt soruyu soranların tam istediği gibi;-10 üzerinden 10 veriyorum, olmuştu.Derken... Bu tarihi zaferin mutluluğunu yudumlarken... Dünkü Hürriyette, Amerikanın en ciddi gazetelerinden The Wall Street Journalın geziye ilişkin haberi gözümüze ilişmez mi?"Türkiye Amerikadan eli boş dönüyor."Adamlar anlaşılan bizim gazeteleri okumamışlar, elimiz boş döndüğümüzü zannediyorlar... Aslında biz ellerinde ne var ne yoksa aldık, haberleri yok gariplerin... Uyandırmayalım (!) IMF Başkanı Horst Köhler, "14 milyar dolar tamam" demişti. Dünya Bankası Başkanı Wolfhensohn Köy -Kent projemize hayran kalmıştı. Yunan Başbakanı Simitisle telefonda konuşan ABD Başkan Yardımcısı Cheney, Ecevitle "yüz yüze" görüşmüştü. Bu görüşmede kendisine Afganistan modeli önerilmiş, Cheneyden, "O da bir şey mi, birlikte çok şey yapacağız" sözü alınmıştı. Başkan Bush, Eceviti "ayakta" karşılamış, "Başbakan olarak gösterdiği performansı övmüş", "Türkiye muhteşem bir ülke" demişti. Başkan, görüşme sırasında bir de büyük jest yapmış, (Riskli olmayan) "Türkiyeyi riskli olmayan ülkeler arasına aldığını"
<#comment>#comment>IMF Başkanı Horst Köhler, "14 milyar dolar tamam" demişti. Dünya Bankası Başkanı Wolfhensohn Köy -Kent projemize hayran kalmıştı. Yunan Başbakanı Simitis’le telefonda konuşan ABD Başkan Yardımcısı Cheney, Ecevit’le "yüz yüze" görüşmüştü. Bu görüşmede kendisine Afganistan modeli önerilmiş, Cheney’den, "O da bir şey mi, birlikte çok şey yapacağız" sözü alınmıştı. Başkan Bush, Ecevit’i "ayakta" karşılamış, "Başbakan olarak gösterdiği performansı övmüş", "Türkiye muhteşem bir ülke" demişti. Başkan, görüşme sırasında bir de büyük jest yapmış, (Riskli olmayan) "Türkiye’yi riskli olmayan ülkeler arasına aldığını" açıklamıştı. "Amerika’yla ilişkiler yeni bir döneme girmişti."
Basınımız, bu muhteşem gezinin değerlendirmesini bir de Başbakan’dan rica etmiş, rica kabul edilmiş, gelen yanıt soruyu soranların tam istediği gibi;
-10 üzerinden 10 veriyorum, olmuştu.
Derken... Bu tarihi zaferin mutluluğunu yudumlarken... Dünkü Hürriyet’te, Amerika’nın en ciddi gazetelerinden The Wall Street Journal’ın geziye ilişkin haberi gözümüze ilişmez mi?
"Türkiye Amerika’dan eli boş dönüyor."
Adamlar anlaşılan bizim gazeteleri okumamışlar, elimiz boş döndüğümüzü
Efendim, o aralar Osmanlı ordusunun bol miktarda tüfeğe ihtiyacı var... Amerikaya ısmarlanan bu tüfeklerin üretilip Osmanlıya teslim edilmesi uzun zaman alacağından Başkan Grant, elindeki eski tüfekleri ucuz fiyattan göndermeyi uygun görmüş... Abdülaziz Han da bu cömertliğe (!) karşılık olarak Granta bir sürpriz yapayım deyip, elçinin adım hesabına uygun olarak paha biçilmez bir Uşak halısı dokutmuş, hediye olarak göndermiş... O gün bugündür bu samimiyet devam eder... Eskimiş tüfekler, toplar, gemiler gelir, karşılığında paha biçilmez armağanlar paketlenir okyanus ötesine... Tabii Coni Amcayı artık halı falan pek kesmediği için Meclisten Tütün Yasası, Şeker Yasası, Endüstri Bölgeleri Yasası, Banka Yasası, İhale Yasası falan çıkarılıp memleketimizin tüketim pazarları ve doğal kaynakları hediye olarak sunuluyor kendilerine... Padişah Abdülaziz vakti zamanında Amerikada görevli elçisine Beyaz Sarayın tören salonunun enini - boyunu gizlice ölçmesini emretmiş... Elçi de bir gün ABD Başkanı Grantın yanına çıkmayı beklerken aşağı yukarı geziniyor gibi yapıp salonun boyutlarını "çaktırmadan" adım hesabı ölçmüş... Ve Saraya bildirmiş... Peki amaç mı neymiş? Basit insan zamanını nasıl
<#comment>#comment>Padişah Abdülaziz vakti zamanında Amerika’da görevli elçisine Beyaz Saray’ın tören salonunun enini - boyunu gizlice ölçmesini emretmiş... Elçi de bir gün ABD Başkanı Grant’ın yanına çıkmayı beklerken aşağı yukarı geziniyor gibi yapıp salonun boyutlarını "çaktırmadan" adım hesabı ölçmüş... Ve Saray’a bildirmiş... Peki amaç mı neymiş?
Efendim, o aralar Osmanlı ordusunun bol miktarda tüfeğe ihtiyacı var... Amerika’ya ısmarlanan bu tüfeklerin üretilip Osmanlı’ya teslim edilmesi uzun zaman alacağından Başkan Grant, elindeki eski tüfekleri ucuz fiyattan göndermeyi uygun görmüş... Abdülaziz Han da bu cömertliğe (!) karşılık olarak Grant’a bir sürpriz yapayım deyip, elçinin adım hesabına uygun olarak paha biçilmez bir Uşak halısı dokutmuş, hediye olarak göndermiş...
O gün bugündür bu samimiyet devam eder... Eskimiş tüfekler, toplar, gemiler gelir, karşılığında paha biçilmez armağanlar paketlenir okyanus ötesine... Tabii Coni Amca’yı artık halı falan pek kesmediği için Meclis’ten Tütün Yasası, Şeker Yasası, Endüstri Bölgeleri Yasası, Banka Yasası, İhale Yasası falan çıkarılıp memleketimizin tüketim pazarları ve doğal kaynakları hediye olarak sunuluyor kendilerine...
"...Osmanlı Devleti savaşa katılan ülkelerin en güçsüzüydü. Ne ekonomisi, ne sanayii, ne mali gücü, ne de kaynakları böyle bir savaşı sürdürmeye yeterli değildi. Tüm silah ve cephanelerini dışardan almak zorundaydı. Harp sanayii yoktu. Elindeki silahlar hem yetersiz, hem demodeydi. Lojistik destek çok yetersizdi... Almanya, Osmanlı İmparatorluğunu kendi yanına çekmek için yardım değil, dış borçlanma teklif etti. 1915 yılından başlayarak, her yıl yüzde 6 faizli 5 milyon altın verecekti.İlk ödeme olan 250 bin altın Osmanlı lirası anlaşmanın imzalanmasından 10 gün sonra, 750 bin altın Osmanlı lirası Rusya ve İngiltereyle birlikte savaşa başlanan tarihten 10 gün sonra ve savaş sürdüğü sürece her ay 400 bin altın lira teklif edilmiştir.Açıkçası Almanya, Osmanlı genç nüfusunu paralı asker gibi kullanmayı planlamıştır. Sonrası ise malum..." Tarihten yaprak burada sona eriyor... Ecevitin ABD gezisini izlemeye devam...* Aşağıdaki satırlar E. Korgeneral Hüseyin Işıkın "4. Askeri Tarih Semineri"ndeki tebliğinden alınmıştır... Susurluk çetesinin mahkûmiyeti onaylandı. Yargı, devlet çetelerine karşı devleti korudu. Helal olsun... Haldun Ertem Günün fıkrası... Yanındakilere,
<#comment>#comment>Aşağıdaki satırlar E. Korgeneral Hüseyin Işık’ın "4. Askeri Tarih Semineri"ndeki tebliğinden alınmıştır...
"...Osmanlı Devleti savaşa katılan ülkelerin en güçsüzüydü. Ne ekonomisi, ne sanayii, ne mali gücü, ne de kaynakları böyle bir savaşı sürdürmeye yeterli değildi.
Tüm silah ve cephanelerini dışardan almak zorundaydı. Harp sanayii yoktu. Elindeki silahlar hem yetersiz, hem demodeydi. Lojistik destek çok yetersizdi...
Almanya, Osmanlı İmparatorluğu’nu kendi yanına çekmek için yardım değil, dış borçlanma teklif etti. 1915 yılından başlayarak, her yıl yüzde 6 faizli 5 milyon altın verecekti.
İlk ödeme olan 250 bin altın Osmanlı lirası anlaşmanın imzalanmasından 10 gün sonra, 750 bin altın Osmanlı lirası Rusya ve İngiltere’yle birlikte savaşa başlanan tarihten 10 gün sonra ve savaş sürdüğü sürece her ay 400 bin altın lira teklif edilmiştir.
Açıkçası Almanya, Osmanlı genç nüfusunu paralı asker gibi kullanmayı planlamıştır. Sonrası ise malum..."
"Amerikadan daha çok ticaret isteyeceğiz."Malumunuz... Amerika gezileri öncesi Turgut Özalın ağzından düşmeyen laf da buydu... Ama geçen yıllar içinde ticaret fazla artmadı. Amerika bizden verdiği kredilere karşılık faiz ister... Üsler ister... Dış politika destekleri ister... Silah almamızı ister.. Sigara ithal etmemizi ister... Her istediğini alır... Bizim isteğimiz ise hep havada kalır. Peki biz bunu bile bile neden daha çok ticaret isteriz? Ee bir şey istememiz lazım tabii... Turgut Bey biliyorsunuz ABDye birtakım ilginç teklifler götürürdü.Amerikanın kendisinden isteyeceklerini öğrenir, onu teklif gibi Amerikaya sunardı.Türk halkı da ABD teklifimizi kabul etti diye sevinçten göbek atardı. Daha çok ticaret teklifi de faydalı bir tekliftir. Karşı tarafça kubulü kolay, hayata geçirilmesi zordur. Bakalım bu gezide alır gibi yaparak neler vereceğiz... Başbakan Ecevitin Amerika gezisi öncesi en çok rastlanan haber başlığı: Bir kadının giyeceği en güzel giysi sevdiği erkeğin kollarıdır Yves Saint Laurent Telefonlar açıldı..! Şimdi de, Nasrettin Hocanın kaybettiği eşeği bulması misali, sevindirici haberi verelim. Söz konusu sınırlama, yazımızın ardından kaldırıldı, eski
<#comment>#comment>Başbakan Ecevit’in Amerika gezisi öncesi en çok rastlanan haber başlığı:
"Amerika’dan daha çok ticaret isteyeceğiz."
Malumunuz... Amerika gezileri öncesi Turgut Özal’ın ağzından düşmeyen laf da buydu... Ama geçen yıllar içinde ticaret fazla artmadı. Amerika bizden verdiği kredilere karşılık faiz ister... Üsler ister... Dış politika destekleri ister... Silah almamızı ister.. Sigara ithal etmemizi ister... Her istediğini alır... Bizim isteğimiz ise hep havada kalır.
Peki biz bunu bile bile neden daha çok ticaret isteriz?
Ee bir şey istememiz lazım tabii...
Turgut Bey biliyorsunuz ABD’ye birtakım ilginç teklifler götürürdü.