Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Başbakan Ecevit’in Amerika gezisi öncesi en çok rastlanan haber başlığı:
"Amerika’dan daha çok ticaret isteyeceğiz."
Malumunuz... Amerika gezileri öncesi Turgut Özal’ın ağzından düşmeyen laf da buydu... Ama geçen yıllar içinde ticaret fazla artmadı. Amerika bizden verdiği kredilere karşılık faiz ister... Üsler ister... Dış politika destekleri ister... Silah almamızı ister.. Sigara ithal etmemizi ister... Her istediğini alır... Bizim isteğimiz ise hep havada kalır.
Peki biz bunu bile bile neden daha çok ticaret isteriz?
Ee bir şey istememiz lazım tabii...
Turgut Bey biliyorsunuz ABD’ye birtakım ilginç teklifler götürürdü.
Amerika’nın kendisinden isteyeceklerini öğrenir, onu teklif gibi Amerika’ya sunardı.
Türk halkı da ABD teklifimizi kabul etti diye sevinçten göbek atardı.
Daha çok ticaret teklifi de faydalı bir tekliftir. Karşı tarafça kubulü kolay, hayata geçirilmesi zordur.
Bakalım bu gezide alır gibi yaparak neler vereceğiz...

Bir kadının giyeceği en güzel giysi sevdiği erkeğin kollarıdır
Yves Saint Laurent

Ankara Adliyesi’ndeki telefon görüşmelerinin tasarruf gerekçesiyle - dışarıdan aramalarda bile 3 dakikayla sınırlandırıldığını geçen gün köşede yazmış, koskoca yargıç ve savcıları bile kapsayan bu uygulamanın mantıksızlığını ve ayıbını dile getirmiştik.
Şimdi de, Nasrettin Hoca’nın kaybettiği eşeği bulması misali, sevindirici haberi verelim.
Söz konusu sınırlama, yazımızın ardından kaldırıldı, eski duruma dönüldü.
Duyarlık gösteren yetkililere teşekkür ederiz...

Reagan hem ciklet çiğneyip hem yolda yürümeyemezdi
W. Bush hem televizyon izleyip hem kraker yiyemiyor.


Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan,
sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Nâzım Hikmet

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk önceki gece gazete yazarları için düzenlenen toplantıda İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya barolarının "Üç kapı üç kilit" önerisine bakanlığın yanıtını açıkladı. Öneri malum... F tipi cezaevlerinde her ara koridora açılan üç hücrenin kapısının gündüz açılması ve 12 saat boyunca 9 mahkûmun bir arada yaşamasının sağlanması...
F tipi cezaevinde yatan hükümlü ve tutuklular bu formül kabul edildiği takdirde açlık grevleri ve ölüm oruçlarına son vereceklerini açıkladılar.
Kabulü hiç de zor olmayan bu öneri ile ölüm yolculuğundaki 150’ye yakın genç kurtarılacak. Büyük bir toplumsal yaranın tedavisi gündeme gelecek.
Ne var ki gazete yazarlarına dağıtılan Bakanlık yanıtında önerinin reddi için adeta bin dereden su getirilmişti... Örneğin Bakanlık metninden bir cümle:
"Üç kapı açılıp dokuz hükümlü veya tutuklu bir araya geldiği takdirde ilk yapacakları koridoru kontrol altında tutan kameraları tahrip ederek ortadan kaldırmak olacaktır..."
Nasıl bu kadar emin olunabiliyorsa...
Hikmet Sami Bey’in karşı teklifi ise F tipi mahkûmları haftada toplam 5 saat 10’arlı gruplar halinde bir araya getirmekti... Ölüm oruçlarının bu şartla son bulması isteniyordu...
Konuyu dün İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman’la konuştuk... Dediği:
- Bakanlığın öneriyi ret sebeplerini tutarlı bulmadım. Eğer hükümlü ve tutuklar haftada 5 saat 10’arlı gruplar halinde bir araya getirilebiliyorsa günübirlik 9’ar kişilik gruplar halinde bir araya gelmeleri de sağlanır. Teknik önlemler pekala alınır. Hukuk insan hayatını kurtaracak şekilde yorumlanmalıdır.
Sayın Adalet Bakanı çevresindeki katı bürokratların etkisinden sıyrılıp konuyu Bakanlar Kurulu’na götürmelidir. Zira çok sayıda insanın hayatının söz konusu olduğu çok ciddi bir konu var ortada...

AKM’de önceki gece düzenlenen Nâzım Hikmet gecesini izleyen bir grup okurumuz bu sütundan Genco Erkal, Zülfü Livaneli ve Can Dündar’a binlerce teşekkür yolluyorlar. Biz de yürekten kutluyoruz kendilerini...