<#comment>#comment> TELEFONLARIMIZ dinleniyor, aman hocam, dikkatli konuşun, diye sizi defalarca uyardım, ama bir kulağınızdan girdi ötekinden çıktı. Peki şimdi n’oldu? Bütün konuşmalarımızın dökümleri gazetelerde çıktı? İnsan böyle de ofsayta düşer mi be hocam? Vezir olacağız derken rezil olduk. Teknik Direktör
Hasan Vezir.
ALIYORUZ. Televizyonunuzu, müzik setinizi, yükte hafif pahada ağır bütün eşyalarınızı alıyoruz, siz hala yatak odanızda horul horul uyuyorsunuz. Ulan altınızdan yatağınızı alsak gene uyanmayacaksınız. Sizin gibiler yüzünden bu meslekte heyecan da kalmadı be. Gece işçileri
Haydar - Necati.
İTİNAYLA milletvekili aklanır. İster vurguncu, ister hortumcu, ister kapkaççı ol. Gel, gel, bizim Meclis’e gel, seni de bi güzel aklayalım, paklayalım. Mebus
Sulhi.
"Yaşam dediğiniz olgu, acılar ve mutlulukların iç içe geçtiği yumaklara benziyor kanımca... Önemli olan bu yumakları kördüğüme dönüştürmemeyi başarabilmek... Ben, bunu çok güç de olsa yapabildiğim inancındayım. Hepinizi çok seviyorum. Kanseri bile! Beni sizlerle buluşturduğu için... Şimdilik hoşçakalın... Yumaklarınıza da özen gösterin! Uçurumun kıyısında dolaşsanız bile..." Betül Uncular parlamento muhabirliğinin acar ismi, soyu tükenmekte olan yurtsever ve dürüst gazeteci kuşağının seçkin üyelerindendi. Yakalandığı amansız hastalık onu aramızdan ayırdı. Son kitabı "Uçurumun Kıyısında" (Broy Yayınları) kanserle geçen günlerini anlatıyor, öyküyü şu satırlarla noktalıyordu: "Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa, bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz." B.Shaw Günün fıkrası Erdoğan, bir gün bunu kenara çekerek:- Bak, demiş, iyi adamsın hoş adamsın; ama içince sapıtıyorsun. Gel vazgeç şu meretten...Arkadaşı, kaykılmış:- Ne var bunda? Sen içmeden sapıtıyorsun! Recep Tayyip Erdoğanın çok samimi bir arkadaşı varmış. Fakat arada bir içermiş. Koray Bey nasıl paklandı..? - Aydın sizce de gerçekten aklandı mı? - Hayır. Çünkü bu tür oylamaların Anayasaya göre gizli yapılması
<#comment>#comment>Betül Uncular parlamento muhabirliğinin acar ismi, soyu tükenmekte olan yurtsever ve dürüst gazeteci kuşağının seçkin üyelerindendi. Yakalandığı amansız hastalık onu aramızdan ayırdı. Son kitabı "Uçurumun Kıyısında" (Broy Yayınları) kanserle geçen günlerini anlatıyor, öyküyü şu satırlarla noktalıyordu:
"Yaşam dediğiniz olgu, acılar ve mutlulukların iç içe geçtiği yumaklara benziyor kanımca... Önemli olan bu yumakları kördüğüme dönüştürmemeyi başarabilmek... Ben, bunu çok güç de olsa yapabildiğim inancındayım. Hepinizi çok seviyorum. Kanseri bile! Beni sizlerle buluşturduğu için... Şimdilik hoşçakalın... Yumaklarınıza da özen gösterin! Uçurumun kıyısında dolaşsanız bile..."
"Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa, bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz."
B.Shaw
Mehmet Ali Biranda hitabı canım, tatlım, hayatım anlamına gelen sweethart... İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg un Brükseldeki şeflerine gönderdiği özel e - mailleri açıklamayı sürdürüyor. Dünkü basın toplantısında da Madam Foggun bizim Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarında çalışan birtakım görevlileri ayarladığını, buradan gizli bilgiler sızdırdığını iddia etti.Bu tür gizli mektupları açıklamak suç mu? Kimi hukukçu ve yazarlara göre evet. Doğu Perinçek ise dün bu soruya şu yanıtı verdi:- Özel mektupları açıklamak ancak iki durumda suç sayılır; birincisi, özel hayata ilişkin bilgileri açıklarsanız, ikincisi haksız rekabete yol açacak bilgileri yayınlarsanız. Bizim yaptığımızda bu iki unsur da yoktur.Perinçekin yaptığı suçtur veya değildir. Ulusalcı güçlere, "Uyuyan köpekler", Cumhurbaşkanına "haddini bildirdik" demek cüreti gösteren Bayan Foggun hakkında doğan kuşkulara açıklama getirmesi gerekmiyor mu? Burası Hotanto cumhuriyeti mi? Haddini bildirdik" dediği Cumhurbaşkanı Sezerin şifre adı; HoR, yani Head of Republic (Cumhuriyetin başı)... Mesut Yılmazınki; Happy Unyielder... Makineler insanlara benzedikçe, insanlar da
<#comment>#comment>Haddini bildirdik" dediği Cumhurbaşkanı Sezer’in şifre adı; HoR, yani Head of Republic (Cumhuriyetin başı)... Mesut Yılmaz’ınki; Happy Unyielder...
Mehmet Ali Birand’a hitabı canım, tatlım, hayatım anlamına gelen sweethart... İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg’ un Brüksel’deki şeflerine gönderdiği özel e - mail’leri açıklamayı sürdürüyor. Dünkü basın toplantısında da Madam Fogg’un bizim Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarında çalışan birtakım görevlileri ayarladığını, buradan gizli bilgiler sızdırdığını iddia etti.
Bu tür gizli mektupları açıklamak suç mu? Kimi hukukçu ve yazarlara göre evet. Doğu Perinçek ise dün bu soruya şu yanıtı verdi:
- Özel mektupları açıklamak ancak iki durumda suç sayılır; birincisi, özel hayata ilişkin bilgileri açıklarsanız, ikincisi haksız rekabete yol açacak bilgileri yayınlarsanız. Bizim yaptığımızda bu iki unsur da yoktur.
Perinçek’in yaptığı suçtur veya değildir. Ulusalcı güçlere, "Uyuyan köpekler", Cumhurbaşkanı’na "haddini bildirdik" demek cüreti gösteren Bayan Fogg’un hakkında doğan kuşkulara açıklama getirmesi gerekmiyor mu? Burası Hotanto cumhuriyeti
- Özellikle MHPli milletvekilleri... Kürsüdeki konuşmalarında bir kanunu yerden yere vuruyorlar. Ama sıra oylamaya geldi mi kanunun lehinde oy kullanıyorlar. Son zamanlardaki kanunlar vatandaşa yeni yükler getiriyor malum... Bu milletvekilleri, televizyon izleyen seçmenlerine şirin görünmek için kürsüde kanun tasarısını yerden yere vuruyorlar. Ama oylamaya geçildiğinde Meclis TVsi bunu göstermediği için lehte parmak kaldırıyorlar. Meclisde yeni bir numara çıkmış... SP Meclis Başkan Vekili Veysel Candan anlatıyor: Alkol vaziyeti... - Alkol yasağı için referandum yaparız! sözleri hayli yankı yaptı.Aslında bu bakış belli bir düşünce sisteminin sonucu: "Birey kuldur. Kendi kendine karar veremez. Onu yasaklarla kötülüklerden korumak gerekir. Bu iş de Tanrının önder olarak yarattığı kişilere düşer."Bir okurumuzun satırlarını da buna ilave edelim:"Alkol temizler. Alkole karşı olmak da temizler. Neyi mi? Kuşkulu serveti, ABD ile kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkları... vesaire... vesaire..." AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğanın televizyon ekranında: Bir insanı sevmek, ona yaşamayı sevdirmektir. Günün fıkrası... "Sevgilim, seninle çılgınlar gibi savaşmak istiyorum."Hemen ardından
<#comment>#comment>Meclisde yeni bir numara çıkmış... SP Meclis Başkan Vekili Veysel Candan anlatıyor:
- Özellikle MHP’li milletvekilleri... Kürsüdeki konuşmalarında bir kanunu yerden yere vuruyorlar. Ama sıra oylamaya geldi mi kanunun lehinde oy kullanıyorlar. Son zamanlardaki kanunlar vatandaşa yeni yükler getiriyor malum... Bu milletvekilleri, televizyon izleyen seçmenlerine şirin görünmek için kürsüde kanun tasarısını yerden yere vuruyorlar.
Ama oylamaya geçildiğinde Meclis TV’si bunu göstermediği için lehte parmak kaldırıyorlar.
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın televizyon ekranında:
- Alkol yasağı için referandum yaparız! sözleri hayli yankı yaptı.
- Bu anketin açıklanmayacağı bildirilmişti. Açıklanması dürüst bir davranış değildir. İki... Sayın Bakan aynı günlerde Koray Aydının Yüce Divana gönderilmemesi yani yolsuzluklarının örtülmesi yönünde oy kullandı. Acaba üç beş kuruş rüşvet alan memurdan daha mı masumdur kendileri? Gümrük memuru okurumuz Gümrüklerden Sorumlu Bakan Mehmet Keçecilere sitemli. Keçeciler geçen hafta kamuoyuna gümrüklerde yapılan anketin sonuçlarını açıkladı. Ankette memurların yüzde 40ının rüşvet aldığı ortaya çıkmıştı. Gümrükçü okurumuz dedi ki: Laforizma... Çiller - Akbulut el ele!.. Fıkra ve gaf dünyasında müthiş bir işbirliği doğuyor: Minareli kart..! Gazetecilerin sarı basın kartı artık belediye araçlarında geçmiyor. Ne var ki Ankaralı meslektaşlarımız belediyeye başvurarak eski uygulamadan yararlanmaya devam edebiliyorlar. Ancak önemli bir şeyi içlerine sindirmek şartıyla. Peki, ne mi o şey? Basın kartınıza Melih Gökçekin eseri olan o kubbeli minareli estetik yoksunu Ankara ambleminin yapıştırılmasını kabul ederseniz. Yasaklanan amblem, Ankara Valiliğinin aczi yüzünden hâlâ yürürlükte. "Halk adalete inanmaz hale gelmişse o rejim halkın gözünde mahkûm olmuştur." Montesquieu Salkım