Günümüzde elektrik sistemleri siber saldırı sonucu çökertilebilir.
Bu ihtimale karşı hazırlığımız var mı?
Ukrayna’da 2015 yılında Frankivsk bölgesinde 700 bin kişi siber saldırı yüzünden uzun süre elektriksiz kalmıştı.
Geçen ay Ukrayna’da Dışişleri Bakanlığı ve büyükelçilikler dâhil 10 hedef siber saldırılarla çalışamaz hale getirildi. Saldırının sorumlusu olarak Rus istihbaratı gösterildi. Avrupa Birliği Bakanlar Komitesi Ukrayna’nın siber saldırılara karşı koyabilmesi için gerekli yardımların yapılacağını açıkladı.
Günümüzde devletler siber savaşa karşı da ciddi hazırlıklar yapıyor.
Ünlü New York Times gazetesi yakın geçmişte “Rusya’nın ABD ile gelecekte bir çatışma halinde Amerikan enerji santrallerini, petrol boru hatlarını ve su kaynaklarını sabote edebileceği ihtimalinden hareketle aynı yönde karşılık vermek üzere tedbirler aldığını” yazmıştı.
ABD’nin halen “dijital askeri savunma” amaçlı bir “Siber Komutanlığı” bulunuyor. Yakın gelecekte savaşların hiç
Geçen yıl mart ayında Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi kararına karşı Denizli Çınar Meydanı’nda basın açıklaması yapılıyor. Etkinliğe İranlı mülteciler Esmaeil Fattahi, Leili Faraji, Zeinab Sahafi de katılıyor. İranlı mülteciler, 5 Nisan’da gözaltına alınıp, sınır dışı kararıyla Aydın Geri Gönderme Merkezi’ne yollanıyor. Orada bir ay tutulup farklı kentlere sürgün yerine gönderiliyorlar. Bu arada Denizli İdare Mahkemesi’ne yaptıkları itiraz oy birliğiyle reddediliyor. Karar 2 Şubat 2022’de tebliğ ediliyor.
CHP millletvekili Candan Yüceer konuyu sahipleniyor, yayımladığı mesajda mülteciler İran’a iade edildiği takdirde yaşamlarının tehlikeye gireceğini bildiriyor. İranlı kadınların İranlı mollalara teslim edilmesi... Kanunlara uygun olsa bile vicdanlara sığar mı?
OTOBÜS
Emniyet Genel Müdürlüğü’nce 2017 yılında başlatılan uygulamayla ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarına karışan şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan otobüs firmalarının isimleri ve kaza yeri ve kaza
Ülkemizin yetiştirdiği çok değerli bilim adamlarından Niyazi Berkes (1908 - 1988) ‘Atatürk ve Devrimler’ adlı kitabında der ki:
Geri kalmış ülkelerin geri kalışının sorumlusu yalnızca ileri ülkeler olamaz.
Atatürk’e göre bağımsızlık için emperyalizme karşı savaş yeterli değildir, o savaşı kazanmak da tek amaç değildir.
Gerçek anlamda kurtuluş, ulusların kendi istekleri ile kendi güçleri ile yenilenme yollarını bulmalarıyla mümkündür.
Bu ülkeler ileri ülkelerle aralarındaki boşluğu, yalnız kendi güçleri ile bulacakları yollardan giderek kapatacaklardır.
Bir kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra zamanı geçmiş geleneklere dönerek, onlara bağlanarak, kendilerini ileri ulusların sömürüsüne bağlamakla geri kalmışlıktan çıkma çabasına dönen ülkeler bunun sorumluluğunu taşıyacaklardır.
Zamanı geçmiş alışkanlıklara varlıklarını dayandıran, yenilenme duygularından yoksun uluslar, yabancı güçlerin bağımlılığı altına düşeceklerdir.
İleri ulusların bağımlılığı altına girenler bundan kolay kurtula
Milliyet gazetesinin efsaneleşmiş Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi'yi ölümünün 43. yılında yeniden andık.
Geçen yıllar içinde tetiği çekenler yarı yarıya bulundu ama tetiğin ardındakiler hâlâ karanlıktadır.
Abdi İpekçi, Milliyet'in yönetimini ele aldığı 1950'lerden itibaren halkı zayıf taraflarından yakalayan ve anlık heyecanlar veren bir gazete yerine, geleceğin nitelikli toplumunu yaratacak bir yayın gerçekleştirdi. Ona göre, gazete siyasetin emrinde bir oyuncak ya da egemenlerin sözcüsü değil, okura haber, bilgi, yorum, kültür taşıyan bir organ olmalıydı. Gazetecilik görüntüsü altında ona buna tuzak kuran, komplo kuran bir organ hiç olmamalıydı.
Her oyun kuralına göre oynanmalıydı.
Kısa süre önce kaybettiğimiz Mete Akyol dostumuz bir toplantıda yıllarca birlikte çalıştığı Abdi Bey hakkında şu ilginç anekdotları dile getirmişti:
“Her hekimin, mesleğinin A harfi olarak öğrendiği ‘Primium non nocere’ kuralını Abdi İpekçi, gazetecilik mesleğinin de temeline yerleştirmiştir.
Mülkiye'den okul arkadaşım, meslektaşım Ahmet Tan ne yapar ne eder diye sorayım dedim, pazar sabahı telefonunu çevirdim.
- Ne haber, nasılsın, demeye kalmadan...
- Üşüyorum, dedi. Soğuktan donuyorum.
- Hayrola...
- Beş gün önce 1500 liralık doğal gaz alıp kombiyi doldurdum. Gaz beş günde bitti.
- Olamaz, kaçak falan olmasın?
- Olsa zaten havaya uçarız, kaçak maçak yok. Şimdiden söyleyeyim, bu ay sonunda doğal gaz faturaları sandığınızdan çok yüklü gelecek.
Ahmet, Ankara'da OR-AN'da oturuyor.
27 Ocak, Holokost’u yani Avrupa’nın Yahudi soykırımını anma günüydü.
Holokost’u anma günü vesilesiyle bizim Dışişleri Bakanlığı da bir bildiri yayımladı. Bildirinin sonunda dedi ki:
“... Türkiye, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi mezaliminden kaçan çok sayıda Musevi’ye kucak açmıştır. Bu dönemde, çok sayıda Yahudi temerküz kamplarına gönderilmekten Türk Hükümetinin kararlılığı ve Türk diplomatlarının insanüstü çabaları sayesinde kurtulmuştur. Mağdurlara yardım eli uzatan diplomatlarımızın hatıralarını da bu vesileyle yâd ediyoruz.”
Soykırımı anma gününde hatırlanması gerekenler sadece bunlar mı? 1933’ü izleyen yıllarda Avrupa ülkeleri ve ABD Yahudi bilim adamlarına vize vermezken Türkiye kapılarını açmış, bakanlıklarda ve her birine iş sağlanmıştır. O yıllarda Almanya’nın işgal ettiği veya ittifak ilişkisi kurduğu ülkelerde Yahudiler işsiz bırakıldı, mallarına el konuldu, gettolarda veya toplama kamplarında ölüme terk edildiler.
Fransa’dan Hollanda’ya,
Eloğlu 200 gram ağırlığında cihaz yapmış.
Her daim elimizde.
Hem radyo, hem televizyon, hem takvim, hem saat, hem telefon, hem müzik kutusu, hem pusula, hem fotoğraf aleti, hem film makinesi, hem navigasyon cihazı, hem daktilo makinesi, hem meteoroloji istasyonu...
Hangi gün, saat kaçta yağmur, kaçta kar yağacak, sıcaklık kaç derece olacak, rüzgârlar ne yönden esecek, ülke ülke, şehir şehir, ilçe ilçe bildiriyor.
Sokağa çıktın diyelim, adımlarını sayıyor. Geçen hafta şu kadar adım attın, bu hafta bu kadar, daha fazla yürümelisin, falan diyor.
Borsayı dövizi, altını, gümüşü dakika dakika sana bildiriyor.
Kulağın ağır işitiyorsa uyarıyor.
Dolar bir haftada yüzde kaç arttı, bir ayda ne kadar, bir yılda ne kadar, anında sana gösteriyor.
Unutulmaz bir gazeteciyi, Uğur Mumcu’yu, katledilmesinin 29. yılında sonsuz saygıyla anıyoruz. Atatürkçü, cumhuriyetçi, bağımsızlık sevdalısı bir gazeteciydi Uğur. Hırsızların, kaçakçıların korkulu rüyasıydı. Laikliğin yılmaz savunucusuydu. Bir aydının hem milliyetçi, hem Cumhuriyetçi, hem demokrat, hem laik, hem insan hakları savunucusu olabileceğini, olması
gerektiğini göstermişti.
Suikasta uğradığından bu yana 29 yıl geçti. Cinayetin ilk günden itibaren savcılardan başlayarak bizzat devlet tarafından örtüldüğüne ilişkin belirtiler çoktur. Yakalanan birkaç tetikçinin gerçek katiller olmadığı bilinir. Bu tür cinayetlerin anti laik, anti demokrat, sağ rejimlerin kapısını açmaya yönelik olduğu da ayrı gerçektir. Uğur’a saygıyla...
MASUMİYET
Hukukta malumunuz “masumiyet karinesi” diye bir şey var.
Nedir masumiyet karinesi?
Evrensel bir ilkedir. Anayasamızın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” şeklinde ifade edilen masumiyet karinesi, savaş hali