Hafta sonunda eşi ve çocuğunu da alarak Şanlıurfa’yı gezmeye giden okurumuz kaldığı otelden arıyor...
- Buraya özellikle övgüsünü duyduğumuz arkeoloji ve mozaik müzelerini gezmeye gelmiştik, diyor, fakat gelince öğrendik ki tüm müzeler kapalıymış...
- Sebep?
- Geçen Şubat’taki Adıyaman depremi ve ardından Mart ayında gelen sel felaketinden sonra müzeler kapanmış, bir daha da açılmamış...
- Herhalde onarıma alındı...
- Onarım da olsa bu kadar uzun sürer mi?
- Peki ne zaman açılacakmış?
Siyasi tavrı bir yana... Çok renkli ve heyecanlı adamdı Çetin Altan... Onu 8. ölüm yıldönümünde anarken (22 Ekim), çarpıcı bir öyküyü anlatmadan geçmeyelim...
Yaşanmış olay Doğan Özgüden’in “Vatansız Gazeteci” adlı kitabında geçer.
Halen Belçika’da yaşayan değerli gazeteci Doğan Özgüden çok genç yaşta Akşam’ın Genel Yayın Müdürü oluyor. İlk iş olarak Çetin Altan’ı Milliyet’ten Akşam’a transfer etmek istiyor. Bunu yapmadan önce de patron Malik Yolaç ile konuşuyor. Patron biraz kuşkuludur:
- Çetin Altan problem çıkartır sana… Daha önce de buradaydı, bizi bırakıp gitti, diyor.
Özgüden, kararlı olduğunu söyleyince Yolaç “Tamam” diyor:
- Sen bilirsin, seçimi sana bırakıyorum. Ama Çetin konusunda söylediklerimi de unutma…
Kurtuluş Savaşı’nda esir düşen Yunan Ordusu Komutanı General Trikupis ve astı olan subaylara Atatürk’ün gösterdiği saygı tüm dünyaya örnek olacak niteliktedir.
Atatürk huzuruna getirilen generallere kahve ikram etmiş, onları teselli edici sözler söylemiştir.
Gerisini Kayseri Üniversitesi’nde Murat Karataş ve Mehmet Metin’in araştırmasından aktarıyoruz...
“Trikupis’in esaret hayatındaki son durağı, Kayseri’nin Talas ilçesinde bulunan Üsera Garnizonu oldu. Esirlerden Albay Arif Bey ve yardımcıları sorumluydu. Trikupis ve esir Yunan subayları Talas Amerikan Koleji’nin çevresindeki geniş ve ferah konaklarda kaldılar. Trikupis, savaş meydanında terk ettiği özel eşyalarının, iki köpeğinin, özel otomobilinin Talas’a getirilmesi için ricada bulundu. Otomobilinin dışındaki diğer istekleri yerine getirildi. İlerleyen süreçte Yunan işgal ordusunda Kızılhaç hemşiresi olarak çalışan eşi Elena ve ikiz kızları da Talas’a getirildi. Trikupis’e kaldığı konakta, Yunan bir emir subayı, bir doktor, hizmet erleri ve
CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel hızlı bir başlangıç yaptı. Geçmişe göre fark yaratan uygulamalara başladı. Bunlardan biri hükümet icraatını izleyecek “Gölge Kabine” kuruluşu oldu.
Gölge kabinede Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, Eğitimci Armağan Erdoğan, İktisatçı Prof. Yalçın Karatepe, İktisatçı Prof. Volkan Demir, Dış Politika Uzmanı Prof. İlhan Uzgel gibi alanlarında birikimli isimler var.
Hükümet icraatının gölge gibi izlenmesi ve denetlenmesi olumlu bir girişim. Ne var ki zorlukları da yok değil...
Gazeteciler gölge bakanları yakaladıkları yerde soracaklar:
- Sizin bu hükümet icraatı konusundaki görüşünüz nedir?
- Siz iktidara geldiğinizde sorunu nasıl çözeceksiniz?
Bu sorulara cevap verebilmek için partinin tutarlı bir programının olması lazım. Ama 2008 programı çoktan rafa kalktı, yenisi yapılmadı.
Bundan sonra gölge bakanlara çok sayıda ihbar ve öneri gelecek. Bunların tasnifi için güçlü bir sekretarya kurulması ve 7/24 &c
Anıtkabir ruhsal yüceliği yanında taşları ve heykelleriyle de konuşur...
Tören Meydanı’na giderken Aslanlı Yol’un başına ulaşmak için 26 merdiven basamağı çıkarsınız. Bu 26 merdiven
26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz’u simgeler.
Aslanlı Yol’un başında sağlı sollu Hürriyet ve İstiklal Kuleleri karşılar sizi. Hürriyet ve İstiklal kulelerinde karşılıklı olarak 3 erkek ve 3 kadın heykelleri bulunur. Heykellerin boylarının aynı olması kadın ve erkek eşitliğini anlatır. Heykellerin tasarımcısı heykeltıraş Hüseyin Anka’dır. Hürriyet Kulesi’nin içerisindeki hürriyeti temsil eden kabartmalar Prof. Zühtü Müridoğlu tarafından yapılmıştır.
Aslanlı Yol üzerindeki Hititlerin aslan formuna göre yapılmış 24 adet aslan heykeli, 24 Oğuz Türk Boyu’nu temsil eder.
Aslanlı Yol’un iki yanı ağaçlarla tanımlanmıştır.
Aslanlı Yol’da ağaçların arasından yürürken başınızı kaldıramazsınız. Aralarından çimenlerin çıktığı taşların özellikle aralık olarak döşenmiş olması, sizin yola odaklanmanızı sağlar, bir
Bugün 10 Kasım... Ulu Önder Atatürk’ü hayattan ayrılışının 85. yılında engin sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz...
Acaba O, bugünlere ve bizlere nasıl bakıyor?
Baş sayfamızdaki fotoğraf işte onu anlatıyor.
Gençlik yıllarımızda, O’nun saygın ama artık ‘tarihte kalmış’ bir kahraman olduğunu düşünürdük.
Geçen zaman ve toplumsal gerçekler, geçmişte başarılan işlerin zorluğunu ve büyüklüğünü pek güzel anlattı bizlere.
Arayış ve özlem büyüdü.
Hayatın gerçeği O’nu geçmişten aldı günümüze taşıdı...
Atatürk’ün engin başarılarının sırrı nerededir?
Değişim rüzgârı hızlı esti, Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile yerinden etti.
Şimdi şu tartışılıyor...
Buna değişim denebilir mi? Geçmişte Kılıçdaroğlu’nun aldığı her kararı onaylayan Özgür Özel neyi değiştirebilir?
Her durumda umutlu olmak gerektiğini düşünenler ise Özgür Özel’den umutlu...
Şöyle diyorlar:
1- Taç giyen baş akıllanır. Üstelik geçmişin hataları cezalandırıldığı için Özgür Özel bunları tekrarlamaya çekinir.
2- Örgüt ve seçmen bu defa Özgür Özel’i daha dikkatli ve titiz denetleyecektir...
3-
CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’e eleştiriler daha konuşmasını bitirmeden başladı denebilir... Konuşmayı izleyen Strateji Uzmanı Nejat Eslen diyor ki:
“Özgür Özel konuşmasında;
Hamas’a gereksiz yere terör örgütü diyerek,
Filistinlilere uygulanan kıyımı arka plana atarak,
CHP zayıf olduğu için Türkiye’nin Doğu eksenine kaydığını ifade ederek;
Atlantik yapısına sıkı bir selam çakmıştır.
Küresel jeopolitik değişimi kavramadığını;
Veya kavrasa da Atlantik yanlısı davranacağını belli etmiştir...