Sonsuz teşekkür...

10 Ocak 2017

Yaklaşık beş haftalık ayrılıktan sonra tekrar merhaba...

Ameliyat masasından yazı masasına geçmenin engin mutluluğuyla yine karşınızdayız.

Hastalık kapıyı nefes alıp verirken baş gösteren hırıltılarla çaldı... Önce üstünde durmamıştık... Neden sonra çekilen akciğer tomografisinde ciddi bulgulara rastlandı. İlk teşhisi Amerikan Hastanesi’nde Prof. Levent Tabak koydu, ardından Prof. Şükrü Dilege’nin usta ellerine teslim edildik. Prof. Dilege bir cerrahi mucize yarattı. Akciğerimizi 8 saat süren kritik bir ameliyat sonucu mümkün olan en az tahribatla kurtardı. Tehlikeyi önlediği gibi ekibiyle birlikte cumartesi pazar demeden her sabah başucumuzda oldu. Mesleğine âşık bu tıp adamına minnet ve sağlık borcumuz satırlara sığacak gibi değildir.

Yardımcısı Op. Dr. Murat Kapdağlı ile Demet Saygılı Hanım’a da ayrıca teşekkür ediyoruz...

Hastabakıcı ve hemşireler olağanüstü usta ve güler yüzlüydü... Sayın Şefika Can, Hatice Akbay, Sevgi Gülpınar ve Canan Karabulut’a özellikle teşekkür borcumuz var.

Onların fedakârlığı, insan severliği, işlerine saygısı sizi hayata bağlayan en önemli etken oluyor. Hayli zor ve zahmetli bir işi öylesine içten ve güler yüzle yapıyorlar ki... Siz yatakta kalmaktan

Yazının Devamı

Melih Aşık

28 Aralık 2016

Sevgili dostlar, ağır bir sağlık sorununu usta hekimlerin mahareti ve gazetemin de desteğiyle geride bıraktım... Yaklaşık üç haftadır ara verdiğim yazılarıma önümüzdeki günlerde tekrar başlayacağım... Bu süreçte bana destek olan, geçmiş olsun dileklerini ileten, beni özleyen tüm okurlara şükranlarımı sunuyor, sonsuz teşekkürler ediyorum...
Pek yakında sütunumda buluşmak üzere...

Yazının Devamı

Dünkü Bellboy

4 Aralık 2016

Anlatacağımız bir başarı öyküsüdür, kahramanı Ramazan Aslan’dır.

1967’de yoksul bir ailenin çocuğu olarak Adıyaman Kâhta’da doğdu. İlkokul son sınıftayken Kâhta’daki bir otelde bellboy olarak çalışmaya başladı. O sırada ilçede “İsyan” adlı bir film çekiliyordu. Çalıştığı otelde konaklayan Güler Ökten, Kadir İnanır, Erol Taş gibi sanatçılarla tanıştı. Ağır valizler taşımaktan kamburu çıkmaya başlamıştı. Güler Ökten’in tavsiyesi üzerine kollarına arkadan geçirdiği sopa ile spor yaparak kamburunu yok etti. “Matematik takviye dersleri”ni de “Güler hoca”sından aldı.

Lise sondayken otelin restoranını işletmeye başladı. Kâhta’daki otelin müdürü Alanya’ya taşınmış, otelciliği genel müdür olarak orada sürdürüyordu. Onun çağrısıyla 1985’te geldiği Alanya’da işe yine en aşağıdan başladı. Ardından şeflik, bölüm müdürlüğü vs. derken 24 yaşında genel müdürlük geldi.

Otel sahipliği önce kiralama ile başladı. Finansörü Almanya’daki dayısıydı. Sonra ortaklıklar, ardından tek başına sahiplikler... Şu anda Antalya’da 5 yıldızlı Aska Lara Resort olmak üzere mülkü kendisine ait üç, iki tanesi de kiralık olmak üzere beş oteli bulunuyor. Ha, bir oteli de Berlin’de var. İngilizce, Almancayı kendi çabasıyla

Yazının Devamı

“Başüstüne çavuş”

3 Aralık 2016

Başbakan Binali Yıldırım, TÜSİAD toplantısında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın yaşadığı emir komuta zincirindeki itaatsizliği şöyle anlattı.
“Bana Genelkurmay Başkanı anlatıyor diyor ki ‘Albaya bir talimat veriyorum, albaydan çıt yok… Adam bir şey söylemiyor, tamam başüstüne felan demiyor. Merak ediyorum neden böyle yaptı? Gidiyor bir astsubay, şeyi oymuş abisi, amiri daha doğrusu… Astsubaydan olur alırsa dönüp peki komutanım yapayım diyormuş’ böyle bir anlayış olur mu? Bu çok tehlikeli bir örgüttür.”
Özetle albay, Genelkurmay Başkanı’ndan emir alınca “tamam, başüstüne” falan demiyormuş...
Ama cemaat abisi astsubay ona emir verince emri yerine getiriyormuş.
Emekli general Nejat Eslen bu hikâyeyi dinleyince merak etmiş, bize sordu:
- Peki albay Genelkurmay Başkanı’nın emrini dinlemediğinde Genelkurmay Başkanı ne yapmış?
Bir şey yapmadığı, durumu olağan karşıladığı anlaşılıyor.

Yazının Devamı

Yassah hemşerim!

2 Aralık 2016

Dün bu köşede Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Birleşik Kamu İş Federasyonu çağrısıyla bir araya gelen demokratik kitle örgütlerinin önümüzdeki pazar günü Ankara Tandoğan Meydanı’nda başkanlık sistemine karşı “Cumhuriyetimiz ve Parlamenter Sistem için Halk Buluşması” adıyla miting yapacaklarını duyurmuştuk.
Bugünkü duyurumuz... Ankara Valiliği söz konusu mitinge izin vermedi. Gerekçe mi? İster inan ister inanmayın, şöyle:
“İl Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili yazısıyla terör örgütlerinin bu tür toplantılara yönelik eylem istihbaratını bildirmesi nedeniyle bahse konu toplantının yapılması kamu düzenliği, esenliği, güvenliği açısından uygun görünmemiştir...”
Bu arada biz de Ankara Valiliği’ne bir haber verelim; mitingin düzenleyicileri evet, yasak kararına uyacaklar, miting yapmayacaklar ama aynı gün aynı saatte Tandoğan’da toplanıp Anıtkabir’e yürüyecekler.
***
Aslında başkanlık sistemini halka anlatmak (tabii anlamak isterse) çok da zor değil... Bugün uygulamadaki OHAL sistemi neyse Türk Tipi Başkanlık sistemi odur. Meclisi olacak, bazı yasaları çıkartacak, ancak başkan, kanunlara ve anayasaya uyma şartı olmayan kararnameler çıkartarak istediği

Yazının Devamı

Nereden nereye?

1 Aralık 2016

Mimarlık profesörü Ernst Egli Ankara’ya davet üzerine 1927 yılında gelir. Kendisine verilen ilk görev Mimar Kemalettin Bey’in başlattığı öğretmen okulunu (Gazi Eğitim Enstitüsü) gezip görmesidir. Birkaç gün sonra Atatürk tarafından kabul edildiğinde ona şu soru sorulur:
- Bu proje modern bir okul olarak görülebilir mi?
Prof. Egli bu soruya olumlu yanıt veremez. Bunun üzerine proje Kemalettin Bey’den alınır, kendisine verilir. Egli daha sonra yurt gezisine çıkar. Halkın yaşayış biçimini ve yapı malzemelerini inceler.
Egli dönüşte Türkiye koşullarına uygun ilkokul mimari modelleri hazırlar. Bu projeleri Ankara’da sergiler. Bu modele uygun çok sayıda ilkokul inşa edilir. Egli daha sonra Ankara’da Ticaret Mektebi ile Cebeci’deki Musiki Muallim Mektebi’nin çizimlerini yapar. Müzik okulu bittiğinde Kemal Paşa gelir binayı denetler, değişiklik önerilerinde bulunur.
Avusturyalı mimar İsmetpaşa Kız Enstitüsü, Yüksek Ziraat Enstitüsü, Ziraat ve Veterinerlik fakülteleri, Etimesgut Yatı Mektebi, Mülkiye Mektebi gibi okulların da mimarıdır...
Özetle Cumhuriyet yönetimi gençlerin çağdaş koşullar içinde yetişmelerini amaçlamış, kısıtlı imkânlara rağmen onlara sağlam, güvenli, işlevsel

Yazının Devamı

Asıl sebep ne?

30 Kasım 2016

Turizmde kara bir yıl yaşıyoruz. Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın önceki gün Antalya’da yapılan 6. Uluslararası Resort Turizm Kongresi’nde verdiği bilgiye göre sadece ülkemize gelen Alman turist sayısı 2015’te 5.5 milyon iken, bu yılın ilk 9 ayında %28 azalmayla 3.1 milyona düşmüş. Aynı dönemde Antalya’ya gelen Alman turist sayısındaki düşüş %35’i bulmuş. Bakan Avcı’ya göre bu denli hızlı düşüşün en önemli sebeplerinden biri küresel hale gelen terör ve Türkiye söz konusu olduğunda uluslararası medya kuruluşlarının ve turizm firmalarının bunu kasıtlı şekilde abartması.
Bakanın bu sözleriyle ne dediğini Almanya’da turizmcilik yapan kongre katılımcısı yurttaşımıza sorduk:
- Öncelikle şunu söyleyeyim teröre bağlamıyorum. Almanya’da hemen herkes gazete okur. Şu sıralar hemen her gün her ciddi gazetenin 1. sayfasında kimi zaman da manşetinde Türkiye var. Ama hep olumsuz haberlerle. Çocuklara cinsel tacizcileri affetmeyi ön gören yasa tasarısı bütün bunların üstüne tüy dikti. Zaten çok iyi olmayan algımıza adeta dip yaptırdı. Ve bu tasarı bana göre 10-15 terör olayından çok daha olumsuz oldu bizim için. Bana ve firmamıza bizzat gelip “Küçük çocuğumla Türkiye’ye gitmek tehlikeli olmaz

Yazının Devamı

Kritik madde...

29 Kasım 2016

Anayasalar bir ülkede iktidarların yetkilerini sınırlamak, vatandaşların haklarını güvenceye almak için mümkün olan en geniş katılımla yapılır. Şu sırada Ankara’da dört partiden ikisinin birkaç temsilcisi anayasa yapıyor. Partiler ve kamuoyu tartışmaların dışında kalıyor.

Taslağın kesinleşmeye yakın en kritik maddesi cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisidir.

Cumhurbaşkanı buna göre anayasaya aykırı kanun gücünde kararname dahi çıkartabilecektir.

AKP’nin 2012’de Meclis’e verdiği teklifte kararnamelerin Anayasa Mahkemesi’nce denetlenmesi öngörülüyordu.

Yine böyle bir mekanizma kurulabilir. Ancak sonucu değiştirmez.

Çünkü kararname Anayasa Mahkemesi’ne Meclis tarafından gönderilecektir. Meclis’te çoğunluk çok büyük ihtimalle iktidar partisinde olacağı için Meclis kolay kolay kararnameleri Anayasa Mahkemesi’ne göndermez.

Kaldı ki Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin de yarısı (veya biraz daha azı) cumhurbaşkanı tarafından, geri kalanı iktidarın çoğunlukta olacağı Meclis tarafından seçilecektir ki...

Bu durumda Anayasa Mahkemesi’nin başkanlık kararnamesini bozması düşünülemez.

Yazının Devamı