Fındıkçılar...

21 Eylül 2017

CHP’nin düzenlediği Ordu - Giresun fındık yürüyüşüne ilk gün 3 bin kişi katılmış... Oysa yalnızca Ordu’nun seçmen sayısı 550 bin dolayında... Fındıkçı yürüyüşe ilgi göstermemiş..
Yürüyüş sırasında Özgür Özel konuşuyor:
- Tarımda yanlış politikalar yüzünden fındık üreticisi perişan edildi...
Peki CHP’nin tarım politikası nedir Sayın Özel? Var mı?
Özgür Özel devam ediyor:
- Parti logosu kullanmadan ve fındık meselesini bir partiye indirgemeden yürüyoruz.
Adını gizleyerek daha çok oy ve taraftar toplayacağını düşünen bir parti olabilir mi?

Yazının Devamı

Gerisi bilinmez!

19 Eylül 2017

AKP iktidara geldiğinde LGS vardı. 2004 yılında LGS’yi kaldırdı, yerine OKS’yi getirdi. Dört yıl sonra OKS kaldırıldı yerine SBS kondu. SBS, 2012-2013’te kaldırıldı yerine TEOG konuldu. Ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçen hafta TEOG’un kaldırılacağını açıkladı. Hükümetin ve Milli Eğitim camiasının bu konuda bir hazırlığı yoktu. TEOG’un kaldırılacağı haberi onlar için de tam bir sürpriz oldu.

Birinci bölümü her yılın kasım ayında yapılan TEOG’un bu yıl yapılıp yapılmayacağını şu an, hükümet dahil, kimse bilmiyor. Yeni sistem ne olacak? Onu da bilen yok. Herkes kendine en yakın okula gidecek diye bir söylenti var.

Milli Eğitim eski bakanlarından Ömer Dinçer dün Habertürk’teki yazısında diyor ki:

“Mevcut ortaöğretim sistemi devam ederken, ortaöğretime geçiş sınavları kaldırılamaz.

Birincisi okullar arasındaki kalite farkıdır. İkinci neden ise daha kaliteli eğitim veren okulların sınırlı kapasitesidir.

Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, İstanbul Erkek, Galatasaray, Kabataş gibi yüksek başarıya sahip okulların kapasitesi taş çatlasa 65-70 bin civarındadır. Halbuki bu yıl ilköğretimden mezun olan öğrenci sayısı 1 milyon 178 bindir.

Mevcut yapıda sınavın kaldırılması, daha kaliteli

Yazının Devamı

Neo sistem...

17 Eylül 2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan kaotik gündeme bir tartışma konusu daha ekledi: TEOG...
Çözüm olarak her okulun kendi sınavını yapmasını öneriyor.
Böyle bir uygulama sorunu çözer mi, o ayrı konu. Dikkati daha fazla çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üslubu:
“Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG’un kaldırılması lazım.
Bunun kararını verecek olan hükümettir. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bunu Bakanıma, Başbakanıma bir kere söylerim olur biter...”
Sık sık “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir” diyen Cumhurbaşkanı, nelerin değiştiğini böyle örneklerle ortaya koyuyor. Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nın bu konuda bir itirazı olamayacağı üsluptan anlaşılıyor. Peki CHP örneğin “Bu kararı hangi gerekçelerle aldınız?” gibi bir soru sorabilir mi? Adalet Bakanı geçenlerde CHP’ye “Cumhurbaşkanı’na soru soramazsınız” dedi.

Yazının Devamı

Sigorta attı!

14 Eylül 2017

Gazeteci arkadaşımız evini deprem, yangın ve hırsızlık risklerine karşı sigortalatmak istemiş. Sigorta firmalarından birine gidip durumu anlatmış. Sigortacı;
- Bizim sigorta poliçelerimiz paket şeklindedir, paketin tamamını almak zorundasınız, sadece bu üç riske karşı sigorta yapamıyoruz, deyince meraklanmış.
- Sözünü ettiğiniz pakette ne gibi sigortalar var?
- Mesela hava taşıtlarının çarpması var. Evinize herhangi bir hava taşıtı çarparsa sigorta olarak zararınızı ödüyoruz.
- İyi de benim evim zemin katta. İsteseniz de hava taşıtı ile çarpamazsınız.
- Anlıyorum efendim ama sistemimiz böyle. Hatta sadece bizim değil, sigorta şirketlerinin yüzde 90’ının sistemi böyle.
- Başka ne gibi sigortalar var pakette?

Yazının Devamı

Kocaman alkış...

12 Eylül 2017

Bu satırlar yazılırken Cumhuriyet gazetesi mensuplarının Silivri’deki duruşması henüz bitmemişti. Gazeteciler dışarda merakla bekleşirken içerde 316 gündür tutuklu bulunan Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu ile 256 gündür tutuklu Ahmet Şık’ın tahliye talepleri görüşülüyordu.

Bu arada Sözcü gazetesinin mensupları Gökmen Ulu ve Mediha Olgun da hapiste olup hâlâ hakim karşısına çıkarılmadılar. Gazetenin sahibi Burak Akbay ise yakalama kararıyla aranıyor.

***

Cumhuriyet ve Sözcü mensupları hakkındaki iddiaların ne kanıtı, ne dayanağı var. Genel kanı bu arkadaşlarımızın hem bu iki gazeteye hem basına gözdağı amacıyla tutuklandıkları yolundadır. Çünkü Sözcü ve Cumhuriyet etkin muhalefet yapan iki gazetedir...

***

Her iki gazetenin övgüye değer bir davranışı üzerinde de durmak gerekiyor.

Bu gazeteler; mensupları gözdağı amacıyla tutuklandığı halde kesinlikle geri adım atmadılar.. Politikalarını değiştirmediler... Taviz vermediler... Habercisi, editörü, yazarıyla dik durdular, iktidarın hoşuna gidecek manevralara girişmediler, yayın politikasını eski çizgisinde sürdürdüler. Bu soylu tavır da kocaman bir alkışı hak ediyor...

Uslu çocuklar!

Yazının Devamı

Sandık hilesi!

10 Eylül 2017

Kamuoyunda bir süredir AKP’nin baskın seçim yapacağı konuşuluyor. Eğer 2019 Mart’ında yapılacak yerel seçimde başarılı olamazsa, AKP’nin genel seçim ve başkanlık seçiminde istediği sonucu alması zor. O yüzden genel seçimi yerel seçimin önüne alma projelerinden söz ediliyor.

CHP söz açıldığında “Biz seçime hazırız” diyor. Gerçekten hazırlar mı?

Uğur Dündar dostumuz Sözcü’deki sütununda öncelikli bir konuya değiniyor...

“Seçimde hilelerin önüne geçmek ve seçmene güven vermek için sandıkların başında yeterince temsilci bulunduracaksınız...”

Referandum öncesi CHP sözcüleri 167 bin sandıkta 300 bin üye görevlendirdiklerini açıklamışlardı.

Referandum sonrası YSK Başkan’ı CHP’nin 9 bin 300 sandıkta üye bulundurmadığını açıkladı.

Sandık hileleri kuşkusuz en çok denetimsiz bırakılan bu sandıklarda meydana gelmişti. Bu beceriksizliğin hesabı ne soruldu, ne kimse üstüne alındı.

Uğur Dündar

Yazının Devamı

Arslan eğildi mi?

7 Eylül 2017

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın 30 Ağustos resepsiyonunda Erdoğan’ın karşısındaki duruşu olay oldu. Sosyal medya ve basında “Zühtü Arslan Cumhurbaşkanı karşısında iki büklüm eğildi” deniyor... Zühtü Arslan sözü geçen fotoğrafın gerçeği yansıtmadığını savunuyor..

Kimse sormuyor: Anayasa Mahkemesi’nin mevcut şartlarda dik durması olası mı?

Gazeteci Müyesser Yıldız anımsatıyor..

15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından, hemen ertesi gün ilk gözaltına alınan sivil, Anayasa Mahkemesi üyesi Alparslan Altan idi. Gerekçe, “Suçüstü” haliydi. 4 gün sonra da “Deliller toplandı, kaçma ihtimali var” denilerek tutuklandı.

Evet “Suçüstü” vardı ve deliller toplanmıştı ama 13.5 ay geçtiği halde iddianamesi yazılmadı? Alparslan Altan tutuklanmasını şu sebebe bağlıyor:

“Anayasa Mahkemesi üyesiyken yazdığım karşı oylardan kaynaklanabilir.”

Avukatı Erol Aras’ın savunması da aynı yönde... Hal böyleyken Anayasa Mahkemesi’nin başkan ve üyeleriyle birlikte dik durması kolay mı?

KHK kaos demek!

Yazının Devamı

Abiler kardeşler...

5 Eylül 2017

15 Temmuz darbesinin önde gelen isimlerinden eski tümgeneral Mehmet Dişli’nin yargılanması devam ederken kardeşi Şaban Dişli Cumhurbaşkanlığı danışmanlığına atandı. Suç ve ceza şahsidir. O yüzden bu atamanın eleştirilecek bir yanı olmaması gerekir...
Gelgelelim Türkiye’de farklı bir uygulama görüyoruz.
Bu sütunda 4 Mayıs 2017 günü yayımlanan küçük bir haber vardı.
Genelkurmay’dan bir kuaför, bir hemşire ve bir kat görevlisi ihraç edilmişti. Sebeplerini yine bu sütunda yayımladık.
Kuaförün eşi Gazi Üniversitesi’nde sağlık teknisyeniymiş... ByLock kullandığı için ihraç edilmiş. Kuaför de eşi ihraç edildiği için ihraç edilmiş.
Hemşirenin eşi Emniyet Genel Müdürlüğü’nden ihraç edilenler arasındaymış... O da eş itibarıyla ihraç edilmiş...
Kat görevlisinin iki kardeşinin telefonunda ByLock tespit edilmiş.

Yazının Devamı