Siz, kendi yurttaşlarınızı sorgusuz sualsiz... Yasalarla alay ederek, hukuku katlederek gözaltına alabilir, günlerce sorguladıktan sonra tutuklayabilirsiniz. Bununla yetinmeyebilir, yargılama henüz sonuçlanmamışken yandaş basına sızdırdığınız yalan - yanlış haberlerle kamuoyunda peşinen mahkûm etmeye çalışabilirsiniz.
Bütün bunlar, o kişi kendi vatandaşınız olduğunda, demokrasinin sesi kısıldığı için, sorun yaratmıyor!
Ama aynı şeyi yabancı bir devletin konsolosluğunda çalışan yurttaşınıza yapmaya kalkarsanız... Örneğin ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nda çalışan Metin Topuz’a yaparsanız... Kantarın topuzunu kaçırmış olursunuz. Nitekim topuz kaçtı.
Sonuçta Almanya’dan sonra Amerika ile de papaz olduk...
Evet, bu ülkelerle aramızda çeşitli sorunlar var ama temel sorun yargımızın yapısı...
Bizim yargının bağımsız olduğuna biz inanmadığımız gibi dış dünya da inanmıyor.
Bizim mahkemelerin genelde iktidarın talimatıyla çalıştığını düşünüyorlar.
O yüzden vatandaşları hüküm giyince bunun suçunu bizim iktidarda görüyorlar.
Amerikalı ünlü yazar Mark Twain’in eserlerinden yapılan alıntılar ile oluşturulan “Aforizmalar” Mayakitap tarafından yayımlandı.İşte kitaptan birkaç alıntı...
- Bütün savaşlar kişisel husumetinizin olmadığı yabancıları öldürmekten ibarettir. Başka koşullar altında başları dertte olan bu yabancılara yardım ederdiniz, onlar da size edebilirdi.
- Bize acı veren hiçbir şeye küçük deyip geçemeyiz. Ebedi orantı kanunlarına göre bir çocuğun bebeğini kaybetmesi ile bir kralın tacını kaybetmesi aynı büyüklükte olaylardır.
- Hiç kimse hiçbir şeyi öncelikle Tanrı’yı hoşnut etmek için yapmaz. Önce kendini ancak ondan sonra Tanrı’yı memnun etmeyi amaçlar.
- Doğuştan cimri bir adama eli açıklığı öğretebilirsiniz belki ama kalben cömert olmayı...
- Bir kişi kendini aldatamıyorsa başkalarını aldatma şansı çok düşüktür.
- Gerçek aşk devam etmesine izin verilen tek hastalıktır. Çaresi olmayan, zaten çare istenmeyen tek kalp derdidir.
- Hepimiz böyleyiz; bir şeyi biliyorsak onu bilmeyenleri hor görürüz..
Paris’teki dostlarımız, Fatih ve Selin dün oğulları Şems’e nüfus belgesi çıkartmak üzere Paris Konsolosluğumuza gittiler. Bunun için Şems okuldan kaldı, hep birlikte 80 kilometre yol teptiler. Vakit öğlen sonrasıydı. Konsolosluğun internet sitesinde 17.30’a kadar açık olduğu yazılıydı. Ancak kapı kendilerine açılmadı. Oradaki görevliye nedenini sordular:
- Öğleden sonraları randevu ile çalışıyoruz...
- İyi ama internet sitenizde böyle
bir uyarı yok.
- ........
- Ayrıca bu tür çalışmanızın
sebebi nedir?
Erzurum’da iki çocuk annesi Nazife Kayacı adlı genç kadın ağaca çıkmış oradan Cumhurbaşkanı’na bağırıyor:- Yanınıza gelmek istiyorum, izin verin geleyim...
Korumalar izin vermediği için ağaca çıkmaktan başka çare bulamamış. Cumhurbaşkanı’nın izniyle yanına gidince eşi Ramazan Kayacı’nın haksız yere tutuklandığını anlatıyor. Erdoğan dertli kadına; “Baktıracağız” sözü veriyor.
Önümüzde başka bir yarbayın mektubu duruyor...
“Ben Yarbay Yasin Nacar... Geçen nisanda KHK ile ordudan ihraç edildim.
Sebebi söylenmedi ama tahminim kocaları yüzünden işten atılan iki kız kardeşim olması.
Hakkımda hiçbir soruşturma yok; polis, savcı, hakim çağırmadı. ByLock, himmet, Bankasya, sendika, okul gibi suç sayılan faaliyetlerle irtibat ve iltisakım yok. O şerefsizlerin millete bomba attığı gün de izindeydim. Aksine, geçmişte o yapı ile mücadelem var...
Genelkurmay 20 yıllık subayını adam yerine koyup dilekçeme cevap vermedi. Lütfen bir de siz sorun. Ne hainlik yapmışım? Ne iltisakım varmış? Varsa suçum, cezasına razıyım.
Ayrıca OYAK hakkımda hiçbir yasal takibat olmadığı halde emeklilik paramı vermiyor. 5 aydır beni uğraştırıyor. Gerekçe de lütfetmiyor.”
Genelkurmay’ın
Yeni Türkiye’yi kuruyoruz. Dindar nesil yetiştiriyoruz... Diyenlerin eğitimin her alanında Osmanlı ve Arap kültürüne özenen saçmalıkları birbirini izliyor. İşte CHP Milletvekili Şanal Sarıhan, müzik müfredatındaki yenilikleri! aktarıyor:
- Yeni müfredata göre çocuklar ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salat-ı ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğrenecek, buna karşılık basit kanonları ve çoksesli şarkıları öğrenemeyecek. Popüler müzik de müfredattan çıkarılırken, yerine mehter müziği ve dini müzik konuldu.
Bu arada orta öğretim ve üniversite sınav sistemleri değiştiriliyor? Amaç ne olabilir? Yukarıdaki zihniyet eğitimi çağa uydurmak amacında olabilir mi? Yoksa tek hedef eğitimi daha fazla dinselleştirmek midir? Ne dersiniz?
“Eskiden cenaze yıkayacak imam yoktu” diyorlar.
Şimdi o kadar çok ki, bazıları sıkıntıdan darbe yapıyorlar.
G.E
Kirpi Cafe...
Ankara Barzani’ye yönelik sert demeçler veriyor.
Bu demeçler Barzani’yi en azından biraz olsun düşündürecek, korkutacak cinsten mi?
Yoksa “Bunların her biri ayrı telden çalıyor, ciddiye almam, bildiğimi okurum” dedirten cinsten mi?
Yanıtı somut örneklerle vermeye çalışalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir gece ansızın gelebiliriz” derken, yani Kuzey Irak’a askeri operasyon ihtimalinden söz ederken Başbakan Binali Yıldırım, aynı günlerde “Vatandaş rahat olsun, savaşa girdiğimiz yok” diye konuştu.
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ise aynen şöyle dedi.
“Tezkerenin özü sınır ötesine askeri operasyon yetkisi verilmesidir. Biz bununla blöf yapmıyoruz.”
Kuzey Irak’a ekonomik ambargo uygulanması konusunda görüş birliği var mı peki? Yanıtı dünkü Hürriyet’in birinci sayfasından aktaralım. Sayfanın sol üst köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Barzani’ye “Yaptırımları uyguladığımız andan itibaren ortada kalacaksın. TIR’lar çalışmadığı anda bunlar yiyecek, içecek bulamayacaklar” uyarısı yer alırken hemen altta Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin şu sözlerini okuduk.
“Ekonomik ambargo tehlikeli söylemdir. 8 - 9 milyar dolarlık bir ticaretten, Türkiye’nin menfaatinden bahsediyoruz.”
Kuzey Irak konusunda Ankara’da laf çok icraat yok. Daha doğrusu, icraata pek niyet yok.
Çünkü konuya ulusal çıkarlar değil özel ekonomik ve siyasi çıkarlar açısından bakılıyor.
İki hatırlatma yapalım. Tarih 29 Haziran 2014. Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Financial Times’a verdiği röportajda aynen şöyle diyor.
“Eskiden bağımsız bir Kürt devleti mevzuu Türkiye için savaş nedeni sayılıyordu. Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması ihtimali devlet erkini artık eskiden olduğu gibi rahatsız etmiyor. Bazı şeyler değişti. Eğer Irak bölünürse, ki bu kaçınılmaz görünüyor, onlar bizim kardeşimizdir.”
Daha yeni tarihli bir örnek...
Başbakan Binali Yıldırım geçen yıl AKP’nin Afyon Toplantısı’nda konuşuyor:
“Irak Kürdistan Bölgesi Yönetimi (IKBY) bölgesinde yapılacak her türlü işbirliğini merkezi hükümetle değil, o bölgenin esas sahibi olan Barzani’yle yapacağız.”
Barzani’
Ülkenin çılgın gündemi kafamızda çılgın sorular bırakıyor.
Belediye Başkanı Kadir Topbaş istifa mı etti, istifa ettirildi mi? Ettirildiyse neden şimdi? Sakıncalı hali mi görüldü? Peki neden 13.5 yıl koca kenti yönetmesine izin verildi? Gökdelen ormanına dönüşen İstanbul kentinin bu manzarası Kadir Topbaş’ın eseri mi, yoksa devrede başkaları da mı vardı?
****
Erdoğan Amerika’dayken YPG’ye iki bin TIR ağır silah gönderen Donald Trump’ın bir yandan da “Hiç bu kadar yakın olmamıştık” sözleri ne anlama geliyor?
Bu sözler Türkiye’ye 11 milyar dolara 40 adet Boeing yolcu uçağı satıvermenin coşkusuyla söylenmiş olmasın. Tayyip Bey, eski Bakan Zafer Çağlayan’a yakalama kararı çıkartılması üzerine “Şantaj yapıyorlar” demişti. Bu şantajın sonuçlarını mı yaşıyoruz?
***
Erdoğan’ın Amerika dönüşü gazetecilere TEOG’la ilgili söylediği: