Atatürk’e saygı...

2 Ağustos 2018

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik kötü söz ve hakaret ne yazık ki hâlâ Türkiye’nin gündemindedir.
Bu saldırılar aslında kime karşıdır, kimi hedef alıyor?
Hedefte olan sadece Atatürk müdür?

Demokrat Parti 1951 yılında Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’u çıkarırken “Kişi için özel kanun çıkartılamaz” denmiş, bunun üzerine ünlü Alman hukukçu Ernst Hirsch’ten görüş alınmış. Alman hukukçu demiş ki:

“Atatürk adında bir şahıs, hukukî anlamda, artık mevcut değildir. Dolayısıyla, ona yasa yoluyla da bir imtiyaz sağlanması söz konusu olamaz. Söz konusu tasarıda ceza hukuk normlarıyla korunması öngörülen hukukî varlık bir şahıs olarak Atatürk değildir. Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur. İşte, ceza tehdidi altına konulmak istenen davranışlar, halkın içinde yaşamayı sürdüren bu saygı duygusunu, yani merhumun anısını zedelemeye müsait davranışlardır.”

Eğitimde döküm...

Liseye giriş sınavlarında on binlerce öğrenci açıkta kaldı.

Yazının Devamı

Zor dostum zor!

14 Temmuz 2018

CHP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, CHP grubuna yeni anayasa uygulamaları konusunda konuşma yapmış:

- Temel hak ve hürriyetler konusunda kararname yayınlanamaz ancak yapılan düzenlemelerde yetki aşımı var, demiş...

Can alıcı soru burada ortaya çıkıyor...

Cumhurbaşkanı kararnameleri Anayasa’ya aykırılık arz ederse ne olur?

CHP teorik olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir...

Başvurdu diyelim... Acaba sadece 192 sayfalık “1” no.lu kararnameyi Anayasa Mahkemesi kaç ayda inceler, ne ölçüde bağımsız karar verebilir? 15 üyesinden 12’si Cumhurbaşkanı’nca atanan bir mahkemeden söz ediyoruz...

Özetle... CHP’nin kararnameleri iptal ettirmesi pratikte pek mümkün değildir. Anayasa’ya göre TBMM aynı konuda kanun çıkarırsa CBK hükümsüz hale gelir. Gelir de... Cumhurbaşkanı’nın partisi ve ortağı çoğunluktayken Meclis’in böyle bir yasa yapması mümkün mü?

Herhalde TBMM artık çoğunlukla Beştepe’den gelecek talepler doğrultusunda yasa yapacaktır. Bu yasalar da torba yasa şeklinde çıkacak, muhalefetin kürsüden konuşma olanakları sınırlanacaktır. CHP’nin araştırma önergeleri iktidarca kabul görmeyecektir...

Yazının Devamı

İsti-fark durumu!

12 Temmuz 2018

İstifa, gelişmiş toplumlarda sık görülen bir davranış biçimidir. Siyasetçi ve bürokratlar kimi zaman öyle olayların ardından öyle nedenlerle istifa ederler ki şaşırır kalırsınız... Birkaç örnek...

? Letonya Başbakanı Valdis Dombroskis’in istifa nedeni bir marketin çatısının çöküp 50 kişinin hayatını kaybetmesiydi.

? Hollanda Savunma Bakanı Jeannic Hennis, Birleşmiş Milletler adına Mali’de görev yapan iki Hollandalı asker kaza sonucu ölünce, “Sorumlusu benim” diyerek istifa etmiş, onun istifasını Hollanda Genelkurmay Başkanı Tom Middendorp’ın istifası izlemişti. (Bizde, Afyon’da cephanelik patlamasında onlarca asker öldüğünde kimse istifayı aklına bile getirmemişti)

? Japonya Tarım Bakanı Selichi Ota’nın istifa gerekçesi, birkaç okula hataen bir miktar küflü pirincin gönderilmiş olmasıydı. (Bizde defalarca asker ve öğrenci gıda zehirlenmeleri yaşandı, ölümler oldu, istifa tabii ki kimsenin aklına gelmedi.)

? İsveç Ulaştırma Bakanı Maria Borelins. Evinde sigortasız dadı çalıştırdığı ortaya çıkınca... İstifası anında gelmişti.

? Eski Japonya başbakanlarından Yukio Hatoyuma’nın istifa sebebi bir yolsuzluk olayı idi. Peki, yolsuzluğu yapan kendisi veya bir yakını mıydı? Hayır...

Yolsuzluğ

Yazının Devamı

Yeni dönem...

10 Temmuz 2018

Yeni dönemde Türkiye büyük ölçüde Cumhurbaşkanlığı kararnameleri CBK ile yönetilecek... Getirilen hüküm şöyle:

“Cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir.”

Bunun bir istisnası var:

Cumhurbaşkanı “Temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevler” alanında kararname çıkartamaz.

Değerli Hukukçu Hikmet Sami Türk “Anayasa’ya Aykırı Anayasa Değişiklikleri” adlı kitabında pek tartışılmayan bir noktaya dikkati çekiyor.

Anayasa’nın ikinci kısmında yer alan “Sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler” istisna olarak sayılmadığına göre Cumhurbaşkanı bu alanlarda da kararname çıkarabilecektir. “Ailenin korunması ve çocuk hakları”, Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi”, “Çalışma ve sözleşme hürriyeti”, “Toplu iş sözleşmesi grev hakkı ve lokavt”, ”Sağlık çevre ve konut” “Gençlik ve spor”, “Sosyal güvenlik hakları”, “Sanatın ve sanatçının korunması” vs. Cumhurbaşkanı’nın kararname yetkisi içine giriyor.

Kararname Cumhurbaşkanı’nın tek imzasıyla çıkıyor ve Meclis’e uğramadan yürürlüğe giriyor.

Kararnamelerin Anayasa’ya aykırılığı halinde AKP ve CHP ile 120 milletvekili imza toplayarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir. Ancak oradan ne kadar sürede,

Yazının Devamı

Kararnameler...

7 Temmuz 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’de yemin etmesiyle yeni anayasal sistemdeki yetkileri yürürlüğe giriyor... Yeni dönemde dikkatler en çok cumhurbaşkanlığı kararnameleri üzerinde toplanacak.

Erdoğan’ın çıkaracağı ilk Cumhurbaşkanlığı kararnamesi muhtemelen yeni bakanlar ve yeni bakanlıklar konusunda olacak...

Sınırlarına gelince... Cumhurbaşkanı, “yürütme yetkisine ilişkin konularda” ilaveten “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” konusunda kararname çıkaracak.

Ancak “kişi hakları ve ödevleriyle siyasi haklar ve ödevler” Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemeyecek.

Cumhurbaşkanı kararnameleri Meclis’in iznine veya denetimine tabi değil...

Kararnamelerinin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla AYM’de doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı da TBMM’de en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna(AKP ve CHP) ve üye tamsayısının en az beşte birine (en az 120 imza) ait olacak.

Bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümsüz hale gelmesi için TBMM’nin aynı konuda bir kanun çıkarması, konunun kanunlarda açıkça düzenlenmiş olması ya da mevcut kanunda farklı hükümler bulunması gerekiyor.

Muhalefet partileri Meclis’te çoğunluğu elinde bulundurmuyorsa cumhurbaşkanı kararnamel

Yazının Devamı

Bu da Keçibank...

5 Temmuz 2018

Çiftlikbank modeli halen yurt dışında kaçak olarak yaşayan Mehmet Aydın adlı tosunun buluşu mudur?
Hayır... Model çok daha önce “Keçibank” olarak 2011 yılında uygulanmaya başlanmış...
Modele göre, yaklaşık 1000 TL ödeyerek bir keçi satın alıyorsunuz...
Keçi çiftlikte besleniyor, sütü satılıyor ve size yılda yaklaşık yüzde 50 gelir sağlıyordu.
Ankara merkezli ARŞİN adlı firma Bolvadin’e bağlı Kemerkaya’da çiftlik kurmuş, gazete ve TV haberleriyle çiftliği tanıtmış, yatırımcılar gidip çiftliği bizzat görmüş, katılımlar başlamış... Kurulan tezgâha Tarım Bakanlığı dahil resmi makamlardan hiçbir itiraz gelmemiş...
Firma kısa sürede 50’den fazla katılımcıdan 12 milyon lira dolayında para topluyor. İlk zamanlar gelen taze katılımlar faiz olarak geri ödeniyor... Sonra musluğun suyu kesiliyor. ARŞİN’in sahipleri 2014 yılında sırra kadem basıyor... Paralar batıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, önündeki dosyalara rağmen, aradan dört yıl geçtiği halde firma hakkında iddianame düzenlemiş değil. (Dosya no: 2015/69338)

Yazının Devamı

Madımak 25. yıl

3 Temmuz 2018

25 yıl önce 2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında, Madımak Oteli’nin güpegündüz kundaklanması olayında 33’ü yazar, şair aydın olmak üzere 37 kişi hayatını kaybetmişti.

Aradan geçen 25 yılda 4 cumhurbaşkanı, 9 başbakan, 20 adalet bakanı değişti ancak adalet hâlâ yerini bulmadı. Hâlâ olayın perde arkası karanlıkta... Hâlâ bu trajik olayı bir ortak acı olarak anamıyoruz.

? ? ?

Bu yıl aynı zamanda Solingen olayının 25. yılıydı. Zamanın başbakanı Helmut Kohl cenaze törenine katılmamıştı. Bu defa anma törenine Başbakan Merkel de katıldı, yaptığı konuşmada: “Alman devleti olarak bu ırkçı saldırıları önleyemediğimiz için özür diliyorum...” dedi.

Sanki bize de mesaj gönderdi...

SES

Seçim yarışında adaylar il merkezlerinde konuşuyor... Büyük kalabalıklar da toplasalar...

Sesleri kasabalara, köylere kadar uzanmıyor...

Yazının Devamı

Partisiz kampanya

30 Haziran 2018

CHP eski milletvekili Yılmaz Ateş’in bir uyarısı var... Der ki:

“Siyaset ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarihinde bir ilk yaşandı; Genel Başkan miting yapmadı, Cumhurbaşkanı adayı parti adı ve bayrağını kullanmadı. Kamuoyuna sunulan gerekçe:

“Tarafsız, herkesin Cumhurbaşkanı olmak.” idi.

CHP, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘iki büyük eseri’nden biridir.

Bugün bize demokrasi dersi vermeye kalkan Batılı birçok devletten önce kadınlara seçme ve seçilme hakkını getiren, çok partili demokratik sisteme geçen, çalışanlara demokratik hak ve özgürlükleri sağlayan, dünyadaki en uzun ömürlü beş partiden biridir CHP...

Dünyanın her yerinde partiler seçimlere programları, “beyannameleri” ile girerler. Parti veya aday kamuoyundan saklanmaz, birlikte toplumun önüne çıkarlar. Toplumu dönüştüren, sorunlara ciddi, kalıcı çözümler öneren, inandıran, güven veren partiler başarılı olur. Parlamenter sistemi kuran CHP, 2014’de kendi değerleriyle örtüşmeyen bir ‘çatı aday’la girdiği seçimin yarattığı travma ortada iken, bu defa da parti amblemi, bayrağı kullanılmadı. CHP böylesi şanlı bir tarihe sahipken, bu strateji yanlış oldu, bizi başarıya götürmedi. Başarıyı ancak ‘Ke

Yazının Devamı