Massandra mahzenleri Kırım’la birlikte Rusya’nın oldu. Şarabın Batı ülkelerindeki tutkunları “Putin artık bu şarapları bize sattırmaz” diyor
Tarih 1990’lı yıllardı. Sovyetler Birliği yavaş yavaş çöküyor, dev ülke dağılıyordu. Ekonomi berbattı. O sıralarda Londra’daki ünlü müzayede evi Christie’s, çarların koleksiyonlarından eşi benzeri olmayan şarapların satışa sunulacağını duyurdu. Kırım’ın Yalta şehrindeki Massandra mahzenleri ilk kez açılmıştı.
Ve buradaki en değerli şaraplar, Sovyetler’e bir nefes aldırabilmesi amacıyla müzayedeye çıkarılmıştı.
Dünya, Massandra adını
o zaman duydu. O müzayededen sonra tekrar bir sis perdesi arkasına gömülen Massandra mahzenleri bugünlerde yeniden gündemde... Zira son yıllarda İngiltere ve Amerika’daki birkaç şarap firmasının çabasıyla biraz da olsa bulunmaya başlayan şaraplar, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ile yeniden ortadan kayboldu. Yoksul Ukrayna’nın son yıllarda şaraplarını pazarlamaya başladığı Massandra, Kırım’la birlikte Rusya’ya geçti ve belirsiz bir geleceğe doğru yol aldı.
Bir asır yıllanabiliyor
Kırım’da bağcılık aslında yeni değil. İlk bağlar, 4’üncü yüzyılda dikilmiş. Kırım, Çariçe Katerina zamanında Rusya’ya katıldıktan sonra ilk ciddi şaraphane 1820’de açılmış. Bağcılık enstitüsü kurulmuş ve başkanı Prens Lev Golitzin, Yalta yakınlarındaki bağlara Semillon, Aligote, Pedro Ximenes ve Pinot çeşitleri gibi çoğu beyaz olan üzüm türleri diktirmiş. 30 bin dönüm bağın şaraplarını yapıp yıllandıracak mahzenler ise
Çar II. Nikola zamanında hizmete açılmış. Madencilerin üç yıl boyunca kazdığı tünellerle yerin altında
üç kata yayılan 150’şer metrelik mahzenler yapılmış, tesis
1894’te tamamlanabilmiş.
Çarlık Sarayı’na layık şaraplar yapabilmek için çok katı bir disiplin uygulayan Prens Golitzin, bu labirentlerde bir yandan her rekoltenin on binlerce şarabını yıllanmaya yatırmış, bir yandan da çarlara gelen armağan şarapları muhafazaya almış. Ve böylece günümüze kadar uzanan eşsiz koleksiyon ortaya çıkmış.
Mahzeni bilenler 1991, 2001, 2004 ve 2007’de düzenlenen dört müzayedede satılan şaraplar için, “buzdağının görünen yüzü” diyor. Zira hâlâ çok yaşlı şarapların büyük bölümü saklanıyor, koleksiyonerlere küçük küçük miktarlarda sızdırılarak, değerlerinin düşmesine izin verilmiyor. Bir yandan da
20 ve 10 yıllık daha genç şaraplar üretilmeye devam ediyor.
Son yıllarda turistlerin de ziyaret ettiği Massandra mahzenlerinin birkaç şarabını ben de tattım. Beyaz ve kırmızı Misket üzümlerinden yapılma şaraplar, yüksek alkolleri ile yıllandıkça güzelleşmiş, eski Porto’ları andıran kuru meyvemsi ve çiçeksi bukelere kavuşmuştu.
En beğendiğim, 10 yıllık tatlı Cabernet Sauvignon olmuştu.
Panik boşuna olabilir
Kalitelerine göre epey de ucuza satılan Massandra şaraplarını keşfedip tadına varanlar, Kırım’ın Rusya’ya geçişinin ardından hayli üzgünler. Bu yüzden Almanya, İngiltere, Amerika gibi bazı ülkelerin tek-tük kaliteli şarap butiklerinde bulunabilen Massandra’lar tamamen yağmalanmış durumda. Meraklıları, “Putin bu şarapları, hele bu yeni soğuk savaş ikliminde Batı’ya asla göndermez. Rusya’nın turizmi ve devlet ağırlamaları için bir prestij ürünü olarak kullandırır” diyor.
Ama Massandra’nın mazisindeki bazı detayları unutuyorlar. Zira bu değerli mahzenler, II. Dünya Savaşı yıllarında da tehlikeler atlatmış. Naziler Kırım’a ilerlerken Stalin, koleksiyonu Gürcistan’a naklettirmiş, işgalci Naziler için yemlik bir-iki galeri bıraktırmış. Numaralanan şişeler savaştan sonra mahzenlerdeki yerine geri gelmiş.
İster misiniz, Ukrayna hükümeti bu sıvı hazineler Rusya’nın eline geçmeden, sıkı bir stoku Kiev yakınlarında bir yere istifletmiş olsun? Yani Massandra sevenler üzülmek için acele etmemeli. n