Önceki akşam televizyon programında anladım ki türbanı konuşmak zor.. Herkes kendi penceresinden bakıyor..
Yasak da yasak diyorlar, bir adım öteye geçmiyorlar..
Türban sorgulanmaya, bir iki soruyla deşilmeye başlandığında; bütün enerjimizi üniversitede kabulüne verdik, 28 Şubat’ın yarattığı korku düzenini uzun süre üzerimizden atamadık falan diyerek yasaklara sığınma haline giriyorlar..
Anladım ki; takan da takmayan da türbanın bu halini seviyor.. 13 yıl önce takılan plaktan çok da şikâyet etmiyorlar..
Çünkü yarı yasaklı bir dönem bazı şeyleri kamufle ediyor, sorgulanmasını engelliyor..
* * *
Mesela, türbanın kadınları sosyal hayata, iş hayatına sokacak önemli bir işlevi olduğu söyleniyordu.. Modern mahremdi ve kadının evden çıkmasını sağlayacaktı..
Sağladı mı?
Anadolu türbana büründü.. Çoğu kentte neredeyse başı açık kadın görmek zorlaştı.. O kadınlar iş hayatında, kentin sosyal hayatında yerini aldı mı? Yani türban görevini yaptı mı?
* * *
Türban özgürlüktür, özgürleşmedir denilmişti..
Anadolu’da kadın daha özgürleşti mi? Türban sayesinde erkeklerle konumunu eşitledi mi? Muhafazakâr kentlerde hoşgörü arttı mı?
* * *
Geçenlerde sormuştum.. Türbanlı nerede daha mutlu, nerede daha rahat, nerede daha özgür.. Kendi mahallesinde dolaşırken mi? Öteki mahallenin kafesinde otururken mi?
* * *
Kadın, 20 yıl önceki Trabzon’da, Siirt’te, Erzurum’da, Kars’ta, Kütahya’da mı kent hayatının içindeydi, bugün mü?
Kadınlı erkekli oturmalar, sohbetler 20 yıl önce mi daha fazlaydı, şimdi mi?
* * *
Türbanlı okuldan, çalışıyorsa işyerinden erkek arkadaşıyla kentin muhafazakâr mahallesindeki çay bahçesinde oturabilir mi? Rahat rahat sinemaya gidebilir mi? Akşam türbanlı arkadaşıyla yemeğe çıkabilir mi?
Nasıl karşılanır?
Hoş görülmez mi, iyi gözle bakılmaz mı, izin verilmez mi?
* * *
Soru çok da, derdim kimseyi üzmek değil.. Türban özgürlüktür diyenlerin şu soruya yanıt vermesi lazım; muhafazakârlaşma kadına özgürlük getirdi mi?
AKP’nin ‘neden hayır verdiler’ raporu
AKP 45 ilde 70 bin kişi üzerinde araştırma yapmış.. Neden hayır verdiler sorusuna yanıt aranmış.. (Bravo, siyasal parti böyle çalışmalı, bilimsel çalışmalı..)
Sonuç bildiğimiz başlık.. En büyük etken yaşam kaygısıymış.. Zaten haritaya baktığımız zaman bu net biçimde görülüyor..
Anadolu’da estirilen muhafazakârlaşma politikasına bazı yöreler direniyor.. AKP ne dese inandırıcı olamıyor.. Çünkü biliyorlar Anadolu’daki birçok kent çok değişti, değiştirildi, çok farklılaştı..
Datça, Gölcük gibi olmak istemiyor..
Fethiye, Bitlis’e dönüşmekten ürküyor..
O zaman bırakın onlar da öyle kalsın.. Ülkenin tüm yöreleri muhafazakâr, mutaassıp olmasın!..
Tek tip yaşam biçimine geçilmesin..
Liberallere son çağrım
Muhafazakâr yazarlardan umudumu kestim.. Liberallere bir kez daha sesleniyorum..
Gelin evet ve hayır oylarının yüksek olduğu birkaç kenti birlikte gezelim.. Sokaklarda dolaşalım, kahvelerde oturalım, lokantalarında yemek yiyelim, kutsal mekânları ziyaret edelim, gördüklerimizi yazalım..
Evetçi yöreler mi daha özgürlükçü, daha hoşgörülü, daha demokrat; hayırcı yöreler mi birlikte tespit edelim..
Hem memlekete bir faydamız olur.. Var mısınız?
Hayatın bedeli
Her şeyini satan adamın hikâyesini okumuşsunuzdur.. Doktor, kansersin altı ay ömrün kaldı deyince malını mülkünü satmış, gününü gün etmeye başlamış..
Üç ay sonra teşhisin yanlış olduğunu öğrenince isyan etmiş.. Hayat böyledir işte.. İnsan nankördür, anında unutur.. İki ay önce sorsalar, biraz daha fazla yaşamak için malını mülkünü bağışlardı.. Teşhis doğru olsaydı, doktor üç ayın kaldı deseydi karalar bağlardı.. Bir gün fazla yaşamak için neler vermezdi..
Vermiş oldu işte.. Malı gitti ama dünyalar onun oldu..
İstanbul fotoğrafları
Fotoğraf sanatçısı arkadaşım Çetin Özer’le Kültür Üniversitesi’nde buluştuk.. Yedinci kişisel fotoğraf sergisini birlikte gezdik.. Gezerken her fotoğrafın öyküsünü anlattı.. Yakaladım diye deklanşöre bastığı kareler de var, üzerinde çalıştığı, saatlerce o anı beklediği kareler de..
Bazı fotoğraf var; Ataköy’de Işık, Mimar Sinan Köprüsü, Dolmabahçe’de Sabah, Çiroz’da Akşam Güneşi ve Çocuklar gibi.. Ömür boyu bekle o ışığı yakalayamazsın..
Çetin Özer 35 yıldır fotoğraf sanatının içinde.. Hoca aynı zamanda.. Ben, Yeşilyurt sahilinde çektiği bu fotoğrafı sevdim.. Bu kareyi yakalamak için bir hayli ter dökmüş.. Yolunuz E-5’ten geçerse uğrayın.. Seveceğiniz çok fotoğraf bulacaksınız..