Başlığı görenler hangisi diyecektir..
2015’in
28 Şubat’ı mı?
1997’nin
28 Şubat’ı mı?
1997’nin 28 Şubat’ına hiç girmeyelim isterseniz.. Bugün ülkeyi yönetenler, 28 Şubat mağduru olduklarını söyleyenler de eskisi gibi heyecanla üzerine atlamıyor..
Çünkü meselenin can alıcı, can yakıcı yönleri var..
Başbakan neyi kastettiğini, ne demek istediğini açmadı..
Sözünün altını doldurmadı ama o haliyle bile güzel bir tartışmanın kapısını araladı..
Dedi ki; ‘Bizim iktidar olduğumuz dönemlerde demokrasimiz hiçbir zaman açık vermedi, açık vermeyecek’.
Demokrasinin ortadan kaldırılmasını..
İnkıtaya uğramasının ne demek olduğunu biliyoruz..
Yaşadık, öğrendik..
Demokrasinin açık vermemesi ne demek?
Cerattepe de Gezi gibi başladı..
Ağaç kesilmesin, çevre tahrip edilmesin, Artvin’in doğası madene kurban gitmesin diyen bir grubun 1700 metre rakımda nöbet tutmasıyla..
Tıpkı Taksim’e Kışla görünümlü AVM yapılmasın diyen çevrecilerin Gezi parkına çadır kurup nöbet tutması gibi..
*
Cerattepe’deki nöbet yeni değil.. 250 gündür sürüyor; soğuğa rağmen, kara, kışa rağmen..
Gezi Parkı’ ndaki nöbette günlerce sürmüştü, yağmura çamura rağmen..
*
Başbakan mimarı olduğu Suriye politikası için ‘efsane’ demişti ya..
O efsanenin sonuna geldik..
Şam’da cuma namazı kılma sevdasıyla başlayan efsane şöyle bitti:
*
ABD-Rusya anlaştı.. Esad da muhalifler de kabul etti.. Suriye’de cumartesi gece yarısından itibaren silahlar susacak..
Ateşkes dönemi başlayacak..
IŞİD ile El Nusra kapsam dışında..
Ankara’nın hedef büyütme, kapsam genişletme taktiği yine duvara tosladı..
Daha doğrusu çuvalladı..
Yine diyorum; Ankara Garı’ndaki canlı bomba saldırısında da aynı taktiği, aynı politikayı izlemişlerdi..
Hedeflerinde kim varsa sepete koyup..
Hedeflerinde kim varsa torbaya atıp..
Kokteyl terörü icat etmişlerdi..
Kokteylin içinde kimler vardı; IŞİD, PKK, DHKP-C, PYD, El Muhaberat..
Bir süre kokteyl terör muhabbeti gitti, sonra şişti..
Başbakan turizme destek paketini açıkladı..
Özeti şu..
225 milyon hibe, 288 milyon liralık ödeme ötelemesi..
Ne oldu turizme?
Turizme bir şey olmadı..
Rus uçağı düşürüldü ya..
Putin kızdı; Türkiye’ye gitmeyin dedi..
Eğer bir ülkede; şehit cenazesine katılmak siyasetçinin mesaisi haline gelmişse..
Eğer bir ülkede; iktidarda olanlarla muhalefette olanlar sık sık musalla taşının önünde yan yana geliyorsa..
Eğer bir ülkede; haber kanalları her öğlen camiden canlı yayın yapıyorsa..
Eğer bir ülkede; her gün bir caminin avlusu büyük bir acıya tanıklık yapıyorsa..
Eğer bir ülkede; insanlar başka şey konuşmuyorsa.. Konuşamıyorsa..
Eğer bir ülkede ; başka gündem maddesi yoksa..
Eğer bir ülkede; gurur duyacak toplantılar bile şiddetin gölgesinde kalabiliyorsa..
Bugün sözü fazla uzatmayacağım..
Çünkü bu pazar, iç açıcı tek cümlem yok..
Ankara’da servis araçlarına bombalı saldırı bardağı taşırdı..
11. Cumhurbaşkanı Gül’ün dediği gibi; Cumhuriyet tarihinin en zor günlerinden geçiyoruz..
Neden?
Ne oldu da; Cumhuriyet tarihinin en zor günlerine geldik?
Suriye’deki iç savaşın baskısı mı? Artçı dalgaları mı? Sınır ötesine sıçrayan şiddeti mi?
Ne?