Merakla soruyorlar..
Diyorlar ki; yüksek yargı yasayla sıfırlanacaksa.. Yüksek yargı üyelerinin görevi sona erecekse..
Niye ses çıkmıyor?
Üniversitelerin senatolarını geçtim.. Hukuk fakülteleri dekanlarını da geçtim.. Hukukçu yetiştirdiğini iddia eden profesörleri, doçentleri de geçtim.. Türkiye’de 84 hukuk fakültesi var; hepsini geçtim..
YÖK korkusundan ağızlarını açmıyorlar..
Açamıyorlar!.
Onları anladık da, sahi yüksek yargı niye suspus!.
Bodrum’da 50 kişi birbirine girdi.. Taş, sopa, yumruk, tekme, tokat ne ararsan..
Polis, basmış biber gazını..
Kan revan içinde 14 yaralı!..
Sebep ne?
Sebep iki turist!.
İki giyim mağazası tezgâhtarlarının turist kapma mücadelesi önce sözlü atışmaya, sonra sopalı kapışmaya dönmüş..
Turizmde çöküşün ilk arbedesidir bu..
Türkiye’nin bir numaralı gündemi ne?
Diyeceksiniz ki; birinci sıraya aday o kadar çok sorun var ki.. Hangi birini söyleyelim; say say bitmez.. Her gün bir yenisi ekleniyor..
O zaman şöyle diyelim; bugünlerde gündemin birinci sırasına çıkan en güncel, en sıcak konu ne?
Konuşulan, tartışılan, zihinleri meşgul eden!..
Yeteri kadar konuşulduğunu, halkın ilgilendiğini, zihinleri meşgul ettiğini zannetmiyorum ama en sıcak konu bu:
Yüksek yargının sıfırlanması..
Tasarı komisyondan geçti..
Nasıl olurlardı?
Şöyle bir hayal edin.. AKP’yi, CHP’yi, MHP’yi, HDP’yi insan olarak nasıl tasavvur edersiniz?.
Genç - yaşlı..
Zengin - yoksul..
Eğitimli - eğitimsiz..
Çalışkan - tembel..
Mesela AKP nasıl bir insan olurdu, Mesela CHP..
Aydın Cıngı ile Ertan Aksoy 13 ilde 1200 kişiyle yapılan çalışmayla bu soruya yanıt aramış..
Fikri Işık Bilim Bakanı’ydı..
Savunma Bakanı yapıldı.. Memleketin durumuna baktı.. Şehit sayısı inanılmaz boyuttu..
Geçmiş yıllara baktı..
Kıyaslanacak gibi değil..
Son ayda 550 şehit..
Ne diyeceğini bilemedi.. Bir yıl önce olsa.. Mesela geçen yılın bu zamanları.. ‘Eskiden her gün cenaze kalkıyordu, her gün analar ağlıyordu.. Artık analar ağlamıyor’ der alkışı alırdı..
Onu da diyemedi..
Faturası her geçen gün kabardı, Rus uçağını uçak düşürmenin bedeli ağır oldu..
İlk günlerde bolca hamaset yaptık..
Dönemin Başbakan’ı ‘Emri ben verdim ben’ diye bas bas bağırdı.. Partisinin milletvekilleri çılgınca alkışladı..
Vatan, millet, Sakarya nutukları atıldı..
Öyle bir hava estirildi ki..
Milliyetçi damara öyle basıldı ki..
Muhalefet partileri de girdaba kapıldı.. Çıkıp da; ‘Rusya’yla savaş halinde değiliz, Rusya düşmanımız değil. 17 saniyelik ihlal için, hem de uçak hava sahamızı terk ederken niye vurduk’ diye sormadılar..
Neme lazım, genellikle ‘İşim olmaz, karışmam, bulaşmam’ anlamında kullanılır..
Alt kadroların klasik davranış
biçimidir..
Çetrefilli bir işle yüz yüze geldiklerinde, ‘Neme lazım’ der, sıvışırlar..
Bürokraside de geçerlidir..
Özel sektörde de geçerlidir..
Hatta özel hayatta da..
Üstünlerin hukuku sona erecek, hukukun üstünlüğünü getireceğiz dediler..
Yargıdaki kast sistemini kıracağız dediler..
Yüksek yargıyı halkın yargısı yapacağız dediler..
Aklınıza gelebilecek bütün süslü cümleleri peş peşe sıraladılar.. Alladılar pulladılar, Anayasa değişiklik paketini bundan altı yıl önce seçmenin önüne koydular..
Pakette havuç maddeler de vardı..
Göz boyayan değişiklikler de..
Ama asıl hedef yüksel yargıydı.. Yüksel yargıyı dizayn etmekti.. ‘İktidarla uyumlu’ hale getirmekti..