“Pop or Not” - Whyte Horses: Shoegaze, surf rock, psychedelic; istediğiniz adı verebilirsiniz. Manchester’dan çıktıysa dinlenir. Whyte Horses 2016’dan hafızalara kazınan en şık sound’lardan birini üretti. “The Snowfalls”u loop’a alarak geçti yılın ikinci yarısı.
“Black Focus” - Yussef Kamaal: İngiliz broken beat, caz, hiphop ikilisi Yussef Kamaal, davulcu Yussef Dayes ve prodüktör Kamaal Williams (aka Henry Wu) tarafından kuruldu ve ilk albümleri yıl sonunda yayınlandı. Brownswood imzalı LP, uzun yıllar farklı ekiplerde çalışan iki şahane müzisyenin deneyimlerini ve müzikal zenginliğini yansıtıyor.
“How To Be A Human Being” - Glass Animals: Bu yıl indie pop alanında çıkan en ilginç ve orijinal albümlerden biri bu. Solist David Bayley’nin sağdan soldan duyduğu hikayeleri anlattığı şarkılardan oluşuyor.
“Oh No” - Jessy Lanza: Kanadalı sanatçı, önünde klavyesi, mikrofonu ve bir sürü efektiyle yarattığı tek kişilik elektronik dünyada gayet mutlu. Dinleyicisini hiç sıkıp yormadan kendi hayal alemine davet ediyor.
“Bloom Forever” - Thomas Cohen: Genç İngiliz şarkıcı ve söz yazarı Thomas Cohen bence bu yılın en düzgün, en tatmin edici işlerinden birini yaptı ama yeteri kadar ilgi çekti mi emin değilim. Bu albümden “Hazy Shades” ilk favorimdi, ardından “Bloom Forever”a sardım. Yıl boyunca saracak bir şeyler buldum özetle ben bu albümde.
“Love & Hate” - Michael Kiwanuka: “Black Man in a White World” şarkısı bir bakıma Britanyalı sanatçı Kiwanuka’nın, 2016 yılında Nina Simone’un “Sinnerman”ine yanıt niteliğinde. Soul sevenler bu albümden keyif alacak.
“A Good Night in The Ghetto” - Kamaiyah: Kaliforniya yöresindeki sokak hayatını eğlenceli bir dil ve 80’lerin keyboard tonlarını da kullanmak suretiyle ayağımıza getiren Kamaiyah’nın bu albümü standart hiphop’a alternatif sound arayanlara hitap eder.
“Chaleur Humain” - Christine and the Queens: Bu aynı zamanda bir ilk albüm. Fransız sanatçı Heloise Letissier’nin albümü yılın en dikkat çekici ilk albümleri arasında da yer aldı pek çok değerlendirmede. Güzel, sessiz sakin, çok da iddialı olmayan ama insanı güzel güzel dinlendiren şarkılar.
Not: Değerlendirmelerin devamı gelecek.
Şimdi komşular düşünsün!
Bu tip eğlencelik dev bluetooth hoparlörleri olduğunu biliyordum. Ekstra baslı takviyeli sound’lara sahip oldukları sizin gibi benim de malumumdu. Bunlardan biriyle evde parti ortamı yaratılacağını da zaten söylemeye gerek yok. Ama bu bebeklerden bir tanesini hiç denememiştim. Cidden çok eğlenceliymiş.
Sony’nin GTK-XB7 adlı, 65 cm yüksekliğindeki hayli kaslı güçlü modelini denedim. Fişe tak, bluetooth’la bağlan. Çok basit. En güzel yanı ışık sistemi. Ortamı karartıp ışıklandırmayı bu arkadaşa teslim edebiliyor insan. Rave ve Chill ışık modları mevcut. Müziğe göre farklı kombinasyonlar yaratıyor. Arada flaşları patlatıyor. Oturup hayran hayran sahneye bakar gibi dev hoparlöre bakıyorsunuz.
Ses mi? Evet, ses kalitesi standart ve extra bass olarak iki çeşit. Bu hoparlörler daha çok dans, parti müzikleri için iyi ve standart frekans ayarı sunuyorlar. Özellikle extra bass düğmesine basınca ortalık coşuyor. Rock dinlemeyi pek tavsiye etmem.
Bence harika bir yılbaşı hediyesi bu. Bir iPad bulup, içine DJay yükleyip programı Spotify bazlı kullanmak çok çok eğlenceli sonuçlar verebilir. Şimdi komşular düşünsün.
Şu ara dinlemeniz gereken 5 şarkı
“Swim Against The Tide” - The Japanese House: Genç İngiliz müzisyen Amber Bain’in ilk EP albümündeki dört şarkıdan biri, “içli indie” tadındaki açılış parçası. Yakında adını duyarsınız.
“Berlin” - Kyle Craft: Glam rock’ın günümüzdeki en genç temsilcisi olabilir. Kimilerine göre “The Velvet Goldmine” filminden günümüze ışınlanmış bir karakter. “Berlin” sözleriyle de tam bu kafalarda.
“How Does It Feel” - Kamaiyah: Orijinal bir hiphop müzisyeniyle tanışmak istiyorsanız önerim Kamaiyah.
“Too Much” - Massego: Hiphop demişken, geçenlerde şöyle caz esintili bir şarkıyla haşır neşir oldum. Tek yapılması gereken groove’a kendini bırakmak.
“Bitori Nha Bibinha” - Bitori: Afrika haritasına baktığınızda kıtanın kuzeybatı bölümü açıklarında, okyanusun ortasında yapayalnız birkaç ada göreceksiniz. Kendine has Capo Verde (Yeşil Burun), müzikal açıdan zengin köklere sahip. Bitori bu adada yasaklanmış müzik türü, akordiyon temelli “funana”yı yorumluyor.