Bugünlerde, günümüz şehir kültürünün ruhunu anlamaya çalışan biri, eğer cidden bu merakını tatmin etmek istiyorsa Türkçe rap’i incelemeli
Ben üniversitedeyken Orhan Gencebay şarkılarındaki sözleri analiz ederek arabesk müziği ve bunun üzerinden yeni şehirli Türk kültürünü anlamaya çalışan “Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski” isimli kitap İletişim Yayınları’ndan çıktığında hayli merak uyandırmıştı.
90’lardaydık, ama arabesk hâlâ anlaşılamıyor, inceleme konusu olarak akademik çevreler tarafından dikkate alınmıyordu. Bu yüzden filizlenmesinin üzerinden 20-25 yıl geçmesinin ardından ve şehir kültürü çoktan değişmişken akademisyenler arabeski daha yeni merak etmeye başlıyordu. Üstelik bunu Orhan Gencebay üzerinden yapıyorlardı. Orhan Gencebay hiçbir zaman arabesk tanımını kabul etmemiştir. Ve pek çok fırsatta arabeskçi olmadığını, yaptığı müziğin de arabesk olmadığını söyler. Bunlar çok önemli olmasa da şu önemliydi: O dönem Gencebay çoktan ana akım sanatçısıydı ve söyleyecek, anlatacak bir hikayesi kalmamıştı.
Bugünlerde, günümüz şehir kültürünün ruhunu anlamaya çalışan biri, eğer cidden bu merakını tatmin etmek istiyorsa Türkçe rap’i incelemelidir. Otuz yıl geriden gelmek istemiyorlarsa akademisyenler, Türkçe rap kültürü ve rap müzikteki sözler üzerine çalışmalılar.
Rap değişti
İşim gereği yeni çıkan her şeyi dinleyen biriyim. Bir gözlemim var. Rap bayağı değişti. Sosyal adaletsizliklerden, sokaktaki insanın derdinden ve yeni kuşağın hayallerinden ve sıkıntılarından bahseden Türkçe rap’te, son dönemde marka geçmeyen söz neredeyse yer almıyor. Derdini anlatırken markalar üzerinden anlatmak bir ifade türü ve farklı bir janra dönüşmeye başladı desem yeridir. Zenginsen arabalarınla, giyim kuşamınla övünüyorsun. Karşıdakine bir tür gözdağı vermek gibi. Bunu yaparken de en pahalı markaları zikrediyorsun. Ama fakirsen de mesela bunu anlatmak için “Bizde Merso yok Renault var” diyorsun. “Renault az yakar iyi kaçar” diye rap şarkısı da var.
Markalı rapler
Eno gibi paran varsa Mercedes, Ferrari şeklinde sözler işin içine giriyor. Şarkılarının adı araba markası zaten. Bu tip şarkılarda Mercedes’e Ferrari’ye Lamborghini’ye binip gezen mutlu “çete”lerden söz ediliyor. Murda da arabalara meraklı. Her klipte mümkünse bir marka araba var. Ama o diğer markalar konusunda da iyi. Her şarkıda kendini biraz daha geliştiriyor. Başta Gucci, Rolly (Rolex) gibi temel markalara yer verirken (rap’çiler Cartier demiyor pek, o da pahalı ama herhalde fazla şık) şimdi Patek demeye de başladı. Patek biliyorsunuz yabancımız değil. Bir ara gündemdeydi. En pahalı saatlerden biri. Öte yandan, “kararlarımdan ve tarzımdan ödün vermem” anlamına gelecek bir ifade kullanılacaksa bunu misal olarak Dom Perignon gibi lüks içecekler üzerinden yapmak da makul. Yani “Dom Perignon’dan da ödün vermem, o kadar da değil” denmek isteniyor. Zenginin malı züğürdün çenesini yormadan duralım. Derdimizi anlattık sanırım.
Haftanın yenileri
LIl Zey, son dönem heyecanla takip ettiğim isimlerden. İzmir çıkışlı RedKeys sanatçısı bu hafta “Heveslenmem” isimli yeni bir şarkıyı internete koydu. R&B, hip hop ağırlıklı bir sound ve Lil Zey’in kendine has diyebileceğim rap’i güzel bir karışım. Kulağıma gelenlere göre Lil Zey bu yıl içinde bir de albüm yayınlayacak. İçinde düetler de olsa büyük başarı yakalayabilir. Önümüzdeki dönem büyük olmaya aday isimler arasında.
ORKN dört şarkılık bir EP yayınladı. İmer Demirer’in de bir parçada trompetiyle destek verdiği sanatçı, caz R&B niteliklerini kullandığı pop şarkılarına imza atıyor. “Seni Bulsam” ilk dinleyişte hemen dikkatimi çekti.
Portecho adı altında (Deniz Cuylan ile) bir 10 yıl kadar önce yerli elektronik dans müziği alanında hayli öncü çalışmalara imza atan Tan Tunçağ, bir süredir Cava Grande adlı solo projesiyle müzik yapıyor. Bu hafta yayınlanan “Pond”, en fazla dinlediğim parçalardan biri oldu. Elektronik müziğin herhangi bir alanına ilgi duyan biriyseniz gözden kaçırmayın. Cava Grande bu parçayla bambaşka bir boyuta atlamış.
Can Bonomo sanırım 7-8 aydır yeni bir şarkı yayınlamamıştı. Bu hafta “Sen Bunları Duyma” ile çıkageldi. İmajını hafif değiştirmiş, bıyık bırakmış. Şarkı, yaylıların da dikkatle kullanıldığı duygusal rock baladı özelliklerine sahip. Hemen insanın zihnine takılıyor. Dramatik yapısı güçlü şarkılar Can Bonomo’ya yakışıyor açıkçası.
Deniz Tekin’in “Fugithora” adlı şarkısı savaş ve şiddet karşıtı mesajlar taşıyor. Bu şarkı Kamufle’nin “19T Part 1” adıyla yayınladığı üç şarkılık mini albümde yer alıyor. Bu bir dizi olacak anlaşılan. Kamufle’nin rap’ini özlemişiz. Deniz Tekin’le başarılı bir ikililer. Şarkı Youtube’da ve stream platformlarında hayli iyi gidiyor şu ara.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024