Dünyada pop müzik denince algılanan şey ile bizde algılanan farklı. Kitlelere hitap eden nitelikte müzik ve hikayeler varsa türden bağımsız olarak “pop”tan söz edebiliriz. Bizdeyse pop dar çerçeveye sıkışmış bir müzikal janr olarak yerleşti.
Ne alaka sen pop yazmazsın ki” demeyin diye ufak bir notla gireyim. Bundan böyle pop dünyamızdan dikkatimi çeken albümleri, single’ları küçük bir kutucuk, köşe içinde köşe açarak yeri geldikçe tanıtmaya çalışacağım. Adı başlıktaki gibi “Pop dünyasından”. Masamın üstüne ilgi çekici ya da iyi hazırlanmış bir pop albüm geldiğinde görmeden geçmek istemiyorum çünkü. Ayrıca pop müziğimiz, sadece magazincilere terk edilmeyecek kadar değerli diye düşünüyorum.
Madem konu açıldı değinmeden geçemeyeceğim. Bir iki bilgi vereyim ki ne yapmak istediğim daha iyi anlaşılsın. Dünyada pop müzik denince algılanan şey ile bizde algılanan çok farklı. The Beatles, Michael Jackson, Madonna, Rolling Stones gibi pek çok klasik köşe başından Beyoncé de, Drake de, Adele de, Daft Punk da, Rihanna da, Ariana Grande ya da Cardi B gibi daha güncel isimler de pop kabul edilebilir. Müzikal ayırımlar var, türler farklı. Ama popülerlik, kitlelere hitap eden nitelikte müzik ve hikayeler varsa poptan söz edebiliriz. Bizdeyse pop belli bir müzikal janr olarak yerleşti. Bugün bu janr belli ritimlerde, vokallerde ve hikayelerde sıkıştı kaldı. Hiç ama hiç değişmiyor. ‘90’larda tutan ne varsa onların yeniden üretimine döndü iş ki yeniden üretile üretile üretilecek bir hali de kalmadı zavallı Türk popunun. Yaz geldi mi hep aynı terane. Birtakım “dıp tıs”lı ritimler. Belli bir hızda hep aynı makinadan ya da programdan çıkmış hissi veren altyapılar. Vokallerde hep aynı tok sesli aşk mağduru, değeri bilinmemiş atarlı kadın. Eğer adamsa ses güzelliği mühim değil. Gene bağırmalar, yüksek perdeden ortalığa sallamalar. Bir aklını alırım havaları. Habire eski sevgiliye laf sokmalar. Ya arkadaş pop müzik bu mu yani? Buna indirgediniz koca ülkenin popüler kültürünü. Diziler de klişeden öteydi ama artık değişti. Hafif kaliteli yeni nesil yerli dizi seviyesine bile ulaşamayan bir müziğimiz var. Ya aşırı alternatif ya da aşırı sığ. İşin komik yanı bugün alternatif olan daha fazla dinleniyor. Örnek mi? Ezhel her yerde mesela. Rap diye başladı ama giderek ana akımı ele geçirmeye oynuyor. Ana akım dediğimiz şey o kadar kurudu, kısırlaştı ki ana akıma hitap edemiyor artık. Aynı siyaset gibi pop da tıkanmış durumda. Bu ikisinin bir analizini ayrıca yapmaya çalışırım bir ara.
Ne müzisyenler bir çıkış bulabiliyor ne prodüktörler… Ya Batı’da olanı aynen alıp bir şeyler yapma peşindeler ya da at gözlüğüyle ‘90’ların izinden gidiyorlar. Her iki şekilde de garanticiler. Oysa dinleyicinin kulağı indie, alternatif işlerle zaman içinde gelişti. Yeni “pop” müziğin tam sırası. En çok bilet satan, en fazla merak edilen, albümü, şarkısı en fazla dinlenen isimlerin popçular olmaması çok üzücü. Son 40 yıldır aynı şarkıcılar var ortalıkta. Kendi tarzını rüzgarını getiren yeni bir isim yok.
Sakın bana YouTube’da 50 milyon, 100 milyon tıklanan şarkılar var falan demeyin. Tıklanmalar konusunu bana değil, varsa tandığınız popçulara sorun bakın neler anlatacaklar ellerinde tıklanma tarifeleriyle kapı kapı dolaşan bazı insanlar, sözde ajanslar hakkında.
Uzun lafın kısası. Ben pop müziğimizi ciddiye alıyorum. Türkiye değişiyor, yeni bir dönem, yeni bir gelecek bizi bekliyor. Pop da değişecek diye düşünüyorum.
Kanye West, Trump’a aşkını ilan etti
İnsanların politik liderlere ilanı aşk etmesini biz artık garipsemiyoruz ama ABD’liler garipsemiş ki rapçi ve modacı Kanye West’in Donald Trump’ı öven açıklamasını ilk haber yaptılar. Açıklama da açıklama ama. “İkimizde de ejderha enerjisi (dragon energy) var” diye yazmış: “O benim kardeşim. Ben herkesi seviyorum. Herkesin her yaptığını onaylamıyorum. Ama bizi birey yapan da bu. Ayrıca bağımsız düşünmeye hakkımız var.” Sanatçılar çıkarları doğrultusunda politikacı övme konusunda çok yaratıcılar. Ne de olsa sanatçılar tabii.