Nerede olursanız olun, ne yaparsanız yapın, bugünlerde mevzu bir şekilde illa aşı karşıtlığı meselesine geliyor. İki hafta önce Djokovic konuşuyorduk, şimdi de Neil Young konuşuluyor. Tenisten müziğe savrulsak da konu aynı.
Djokovic, Avustralya Açık’a katılmak istiyor ama bunun için kurallara uyup aşı olmak istemiyordu. Aşı karşıtı olduğunu gizleyen biri değil. Konu eşelendikçe de daha beter yönleri çıktı dünya bir numarasının. Bosna soykırımcılarıyla enseye şaplak fotoğraflardan, komplocularla kankalığa ne ararsan varmış meğer Djokovic'te.
Geçenlerde BBC’nin “reality check” takımı (yani kurumun haberlerde yer alan gelişmelerdeki bilgilerin doğruluğunu araştıran teyit ekibi) Djokovic’in Avustralya mahkemelerine sunduğu test belgelerinin şaibeli olduğunu ortaya çıkardı. Sırbistan’dan alınan belgelerdeki seri numaraları ile testlerin yapıldığı ileri sürülen tarihler uyuşmuyormuş. Sırbistan resmi kurumlarına görüş için ulaşılmış ancak kapı duvarmış. Gerçek sorulara yanıt vermektense Djokovic ailesi ve özellikle baba Djokovic hala Sırbistan üzerinde oynanan büyük oyunlardan bahsediyor. Artık ezbere bildiğimiz bir yaklaşım. Bir kere bile şaşırtmıyor bu zihniyet.
Aşı karşıtlığı tartışması çok yönlü. Ama meselenin en çok gürültü koparan kısmı ifade özgürlüğü ve genel olarak kişisel özgürlükler konusunda yaşanan büyük anlaşmazlık.
Aşı karşıtlığı bir meşru görüş olarak savunulmalı mı? Bu bir. İkincisi, aşı karşıtlığı kişinin sadece kendisini ilgilendiren bir mesele midir?
Aşı karşıtlarına göre aşı olmamak kişinin kendisiyle ilgili bir konu. Ancak işin kamu sağlığı yönü var. Aşı olmadığında hasta oluyorsun. Ölüyorsun. Ailen, yakınların kahroluyor. Öte yandan hastalık kontrol altına bir türlü istenildiği gibi alınamadığından herkesin her zaman önlemlerle yaşamasına neden oluyorsun.
Öte yandan aşı karşıtlığını yaydığında başkaları da aşı olmamaya karar verebiliyor ve daha fazla insanın ölmesine, onların yakınlarının hayatlarının olumsuz yönde değişmesine neden oluyorsun. Yuva yıkıyorsun yani Türkçesi.
Bunlar olmasa, olay gerçek bağlamından soyutlanabilse, teoride aşı ol olma bana ne. İstersen git öl, senin bileceğin iş. Tanıdığım hastanelik olan, ölümün eşiğine gelen aşı karşıtı insanlar var. Hala ölüm döşeğinde bile tedavi olmayıp şifalı ot falan peşinde koşuyorlar. “Vücudumuza bilmediğimiz/zararlı madde sokmayalım.” Öldük ama zararlı madde sokmadık neyse ki. Bravo, ne büyük bir başarı.
Ben, anlaşıldığı üzere aşı karşıtlığına tahammül edemiyorum. En yakınım aşı karşıtı olsa, hayatımda siler atarım. Bu kadar net. Çünkü bu zihniyette bir insanlar paylaşacağım hiçbir şey olamaz. Aşı karşıtlığına farklı görüş diye de bakmıyorum. Düpedüz cehalet görüş değildir.
Neil Young da aşı karşıtı yalan dolan yayanlara karşı aynı duygular içinde. Spotify’da yer alan podcastinde 10 milyonlarca dinleyicisi olan aşı karşıtı yalan haber yayan Joe Rogan’a karşı bir cephe açtı bu yüzden. Spotify’a, ya o ya ben, dedi.
Koskoca bir sanat ve müzik abidesine işi gücü bıraktırıp bunu yaptıran derin cehaleti, bu karanlık çukuru kınıyorum. Spotify ne yaptı? Neil Young’ın şarkılarını silmeye başladı. Young, Spotify’ın aşı konusunda yalan bilgi yaymaya hizmet ettiğini düşünüyor. Spotify ve onun konumundaki dev ağlar sorumluluk almalı mıdır yoksa ifade özgürlüğü diye kayıtsız şartsız serbestliği mi savunmalıdır? Konu budur.
Günümüz kültürel iklimi ve gerçekleri göz önüne alındığında yanıt bellidir: Sorumluluktan kaçılamaz. Bütün sosyal mecralar için apaçık ortada duran ve er geç hepsinin yüzleştiği gerçek budur.
Pek çok insan tepkinin büyümesini bekledi ama ses çıkmadı pek. Ben bu satırları yazarken Joni Mitchell şarkılarını çekeceğini açıkladı sadece. Devamı gelir mi bilmiyorum.
Bildiğim şu: Eğitim, eğitim, eğitim... Bilim, bilim, bilim...
Ne ara bu kaybedildi, ne ara cahiller bu kadar cesur oldu? Çok yazık. 2021 yılında konuştuğumuz konuya bakın. Bir sonraki aşama de dünya vallahi düz değil diye yalvarma aşaması herhalde.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024