Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ICQ’yu hatırlar mısınız? İlk online mesajlaşma ağlarındandı. Bizde çok modaydı. Mesaj geldiğinde çıkan “a-av” sesi unutulur mu? Buradaki nick’lerini ve üyelik numaralarını hala ezbere hatırlayanlar vardır.

Daha Facebook zihinlerde fikir bile değilken, Zuckerberg arka bahçede top oynarken, web’de anonimdik hepimiz. Nick’lerimiz vardı. Bu nick’lerle konuşur, birbirimizi tanımaya çalışırdık. Ortak noktalar bizi birbirimize yaklaştırırdı. Sonra tanışırdık. Trend o yöndeydi. Çünkü insanoğlu kendisini ortaya koymakta henüz tedirgindi. Yediği, giydiği, içtiği şeyleri, ha bire hep aynı açıyla bakan suratını ve mühim fikirlerini internette insanlığın hizmetine henüz sunmamıştı.

Haberin Devamı

Facebook’la beraber 2006 itibarıyla artık gizli saklı kalmadı. Paylaşımlar, fotoğraflar, havada uçuşmaya başladı. Kim kimle arkadaş, kim kimi like etti falan yeni başlıyordu. (Bu arada sosyal medyadan bahsederken Ekşi Sözlük’ü unutmayalım. Başta iyiydi. Sonra insanların birbirine iftiralar attığı çirkin bir yere dönüştü.)

2009’da, İsmail YK’nın “Facebook” şarkısını yaptığı yıl (“Facebook, Facebook /Bu kızı oradan buldum”) Twitter hayatımıza girdi. Anonimlik iyice anlamsız hale geldi. Artık konuşma, fikirleri beyan etme zamanıydı. Twitter başlarda iyiydi, ilginçti. İnsanlara ulaşmak açısından pratikti. Haberleşme ve haber alma konusunda çığır açmıştı. Ancak çok geçmeden troller ortalığı sardı. Dezenformasyonculuk ağır bastı. Manipülasyonlar falan derken markalar ve devletin çeşitli aygıtlarının oyun alanı oldu. Faydası kadar zarar vermeye başladı. Troller ve her türlü trolcülük bıktırdı.

Instagram’a kaçıldı. Ama orası da iyiden iyiye ticaret alanı haline geldi. Fenomencilik oynayanlar, reklamlar, gizli reklamlar falan derken hem Twitter hem Instagram’da dışarı kapalı hesaplara gidilmeye başlandı.

O da yetmedi, artık tamamen dışarı kapalı Whatsapp, e-mail, Messenger gibi ve ona benzer, üyeler dışında takip edilemeyen mesajlaşma gruplarına geçildi. İşte bu alanlar “dark social” olarak tanımlanıyor. Çünkü bu kapalı gruplarda ne konuşulduğu bilinmiyor. Ölçülemiyor. Sadece şu çarpıcı bilgi var, 2018 itibarıyla web’de dark social kaynaklı trafik tüm Facebook kaynaklı trafiği sollamış durumda.

Haberin Devamı

İnsanlar artık açık açık konuşmuyor. Kapalı kapalı konuşuyor. Çünkü belli nedenlerden konuştukları takip edilsin istemiyor. Konuştuklarına tanımadıkları ve kimlikleri gizli kişiler tarafından abuk sabuk terbiyesizce ve saldırganca yorumlar yapılsın istemiyor. Her kes bunaldı artık birilerini boşuna ikna etmeye ve laf anlatmaya çalışmaktan. Ve son olarak insanlar kendi fikirlerini onaylayan, ona değer veren topluluklarda var olmak istiyor. Kabul görmek, anlaşılmak ihtiyacı var. Özgürlüğü ve medeniyeti kapalı grupta aramak bu.

İnsanlar evlerine kapandığı gibi kendi mesaj gruplarına da kapanma eğiliminde. Ve bu durum markaları ve işi internetten veri toplamak ve bu veriyi kullanmak olan herkesi çıldırtıyor. Çünkü buralardan linklere gelen trafiği görebilseler de içeriğe tam hâkim değiller. Ayrıntılı ölçüm yapamıyorlar. Kim tam olarak ne dedi, neden dedi bilemiyorlar. “Dark Social”daki yükselmeyi anlamlı buldum. Peki, sosyal medyada bir sonraki aşama ne? Özel mesajların “genel” olması mı?

Haberin Devamı

(*Meraklısına not: Bu yazıda faydalandığım bilgilerin yer aldığı “Dark Social nedir? Okurlar neden karanlıktan ses veriyorlar?” başlıklı güncel bir yazıyı newslabturkey.com adresinde Sarphan Uzunoğlu kaleme almış. İlgilenenlere okumalarını öneririm.)