Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

"Bu çok acıtacak!" BBC’nin yeni dizisinin adı (“This is Going to Hurt”). Başrolünde bizim ta “Parfüm/Parfume” filminden hatırladığımız Ben Whishaw var. Kitap uyarlaması olan dizi gerçek hayatta yaşanan olaylardan hareket ediyor.

Yazar, oyuncu, stand up’çı ve eski doktor Adam Kay’in kitabından uyarlanan dizi Britanya’nın ücretsiz devlet sağlık sistemi NHS’e bağlı (“en eyç es” diye okunuyor, Ulusal Sağlık Sistemi yani National Health System kelimelerinin baş harfleri) bir hastanede çalışan genç doktorun hayatının bir bölümüne odaklanıyor. Kadın doğum bölümünde geçen olaylar İngilizlerin çok gurur duyduğu NHS’te zor şartlarda çalışan doktorların durumunu gözler önüne sererken, benim aklıma tabii ki bizim hastanelerimiz ve doktorlarımız geldi.

Haberin Devamı

Benzerlikler ve farklılıklar hemen göze çarpıyor. Kuzenim ve eşi doktor olduklarından biraz aşinayım doktorların yaşadıklarına. Onların hayatında bir dönem nöbetler, insani sınırları zorlayan çalışma saatleri, mecburi hizmette gezilen Anadolu şehirleri başroldeydi.

NHS doktorları ve hastaneleri farklı değil. Saatlerce beklenen kuyruklar, aylar sonrasına verilen muayene tarihleri, zor işleyen ve doktorların olağanüstü bir stres altında çalışmasıyla ancak devamı mümkün olabilecek bir garip sistem. Eskiden beri gurur duyulan NHS, pandemi döneminde bizde 1999 depreminden sonraki süreçte AKUT’un toplumda yakaladığı saygınlığa yakın bir seviyeye ulaştı. Bunu da belirteyim. Ama bunların hiçbiri doktorların hayatını kolaylaştırmıyor.

Dizi genç doktorun iş kadar özel hayatına da odaklanıyor ve elbette bu şekilde bir çalışma düzeninde özel hayatın imkânsızlığı anlatılıyor. Strese girip yolunu kaybeden çok doktor var.

Bunu da görüyoruz. Bütün bu zor şartlar elbette yanlış teşhislere, hastaların hayatını tehlikeye de atabilecek yanlışlıklara neden oluyor. Ve İngiltere’de de sistem hep hastaları koruyor. Doktorlar bir bakıma hem perişan oluyor hem de hep sahipsiz kalıyor. Doktorlar, aynı Türkiye’deki gibi, İngiltere’de de hastalar tarafından büyük bir baskı altındalar. Bizdeki gibi ve bizdeki derecede şiddet olayları pek olmasa da doktorların meslekten ihracına kadar gidebilecek süreçler çok basit kişisel tartışmalardan başlayabiliyor. Özetle, doktorları ne anlayan ne kollayan var. Ne de doğru dürüst teşekkür eden. Dizide doktorların neden bu işi yaptığını sorguluyoruz. Hayatlarını kurtarmak için çırpındıkları insanlardan dahi çoğu zaman azar işitiyor doktorlar.

Haberin Devamı

Dizide “Senin maaşını ben vergilerimle ödüyorum, senin patronun benim” diyen hasta yakınına doktorun “O zaman bana zam yap bir zahmet, geçinemiyorum” demesi güzeldi.

Dizide ilginç olan, özel hastaneler ile NHS hastaneleri arasındaki farklara çarpıcı şekilde vurgu yapılmasıydı. Özel hastanelerde doktorlar çok lüks ortamlarda çalışıyor, makineden Twix alarak değil, kuşkonmazlı risottoyla besleniyorlar ama hayati bir tehlike olduğunda yeterli ekipmanları olmadığından devlet hastanesine yani NHS’e aktarıyorlar hastalarını. Ana karakterimiz doğum yapacak arkadaşına “Canını seviyorsan özel hastanede doğum yapma, NHS’e git çünkü orada her şey var, doktorlar ve imkânlar daha iyi, ayrıca paran da cebinde kalsın” diyor.

Haberin Devamı

NHS için şunu çok duydum: Tedavi başlayana kadar sürünürsün ama bir kere başlayınca en iyi tedaviyi alırsın. İngiltere’den gelelim Türkiye’ye. En kaliteli doktorlara sahip ülkelerden biriyiz. En değerli kaynağımızı, yetişmiş insanımızı cahilliğe ve kabalığa, şiddete kurban ediyoruz. Hasta yakınlarından gördükleri şiddetten dolayı bir sürü doktor yurt dışına gidiyor ve işte bahsettiğim NHS sistemine ve benzerlerine dâhil olarak buradaki kaliteyi artırıyorlar. Doktorlarımızın sesi bir an önce duyulmalı.

Kitabın yazarı Adam Kay 2022 boyunca bütün Britanya’yı dolaşacağı bir stand up turnesini yeni açıkladı. Yeni kitabı “Undoctored”u tanıtacak ve yeni hikâyeler anlatacak. Konuya dikkat çekmek için güzel bir yöntem.