Evde otura otura gerçekten işe yaramayı da öğreniyoruz. Mesela ekmek yapabiliyoruz. Yemek yapabiliyoruz. Bir sürü insan hazır yiye yiye onu da unutmuştuk ama hatırladık.
Son trend ramazanda evde pide yapanlar. Evet, o da gerekiyordu. Pide zaten dünyanın en güzel ekmeği, hem de açık ara, evlerde yapılmalı ve yaşatılmalı. Ramazan pidesi hep var olmalı ve sıcak sıcak arasına beyaz peynir ve domatesle...
Konuyu çarpıtmadan, başlıktaki konuya geleyim. Enseler uzadı. Evet, enseler önemli. Bu insanlığın eskiden beri gündeminde olmuş bir mesele. Mesela bir fotoğrafa baktığınızda enselerin uzunluğundan nasıl bir dönemde çekildiğini anlayabilirsiniz. Pek çok detayın yanında enselere bakmak işe yarayabilir. Enselerin uzun olduğu dönemler genellikle toplumun rahatladığı saldığı dönemler. Enseler kısaldı mı ya savaş yıllarıdır, ya bir diktatörlük bir totaliterlik vardır işin içinde.
Öte yandan, enseler kişiler hakkında da bilgiler verir. İstek dışı uzamış bir ense zor bir dönemi işaret eder. Bilinçli uzamış gururlu enseler güçlü birer manifesto niteliğindedir. Estetik değerlere, statükoya açılmış birer kişisel savaş. Enseler nedense hakim estetik kurallarına hep ters kabul edilmiştir. İçimiz bir türlü kaldırmamıştır uzamış enselerimizi. Bıyık ve sakala hep iltimas geçilirken, enseler üvey evlat muamelesi görmüştür.
Geçenlerde sabah yüzümü yıkarken daha önce fark etmediğim bir şey fark ettim. Bir gölge. Kafamın arkasında. Hemen yüzümü yana çevirerek yan yan bakmaya çalıştım aynaya ve onları gördüm. Enselerim. Ellerimle dokundum. En son 80’lerde çekilmiş fotoğraflarımda vardı enselerim. Sonra vedalaşmıştık. O zamandan beri haber alamıyordum onlardan. Ve işte virüsle birlikte gelen sürpriz. Ense.
Geçenlerde video muhabbetlerden birinde Çek arkadaşım Jakub, Facebook’ta karşılaştığı “Mullet Hunter” grubundan bahsediyordu. Çek ense avcıları grubu; nerede bir uzun ense varsa fotoğraf çekip paylaşıyorlar. Evet, biraz ağır ifadelerle dalga geçmişler ve paylaşılan tipler cidden düşündürücü ama olsun gene de ilgimi çekti ense avcıları. Ekranda aşağı doğru kayıp enseleri uzun tiplere bakarken bir yandan da kendi ensemden nasıl kurtulacağımın hesaplarını yapmaya başladım. Berberler kapalı olduğundan iş başa düşüyordu elbette. Elime makası alacaktım ki Twitter’da Novak Djokovic’in karısı Yelena’nın kocasının saçını kestiği videoya denk geldim. İnsanların saç kesme ritüellerini paylaşmalarında nasıl bir keyif var anlamak zor. Ama işte konu ense olunca işler değişiyor. Enseler törenle kısalıyor.
Halbuki enselerle gurur duyulan zamanlar vardı. Koşarken minik yumuşak bir püskül, sevimli bir kuyruk gibi ensenize çarpan o sevimli şey. Ben çocukken Erdal Keser saçı olarak bilirdik ama Selçuk Yula’dan Rıdvan’a herkeste ondan vardı. Tarihteki en kötü futbolcu saçı olan Ümit Davala’nın 2002 Dünya Kupası’ndaki saçından kesinlikle çok daha estetik olduğunu söyleyebilirim bazı uzun enselerin. Öte yandan, uzun ense tamamen unutulmuş da değil. Amerika’da, Avrupa’da, dünyanın her türlü kültürünün kıyısında köşesinde en acayip, eksantrik insanların, toplulukların kafalarında yaşatılıyor. Netflix’in şu ara pek popüler “white trash” belgeseli (bu kategoriyi ben uydurdum ama bence incelemeye değer) Tiger King’de enseler başrolde. Adeta enseler kendilerine birer baş, vücut bulmuş, onları ele geçirerek dünyaya hakim olmaya çalışıyorlar. Enseli insanların sayısı ensesizlerden fazla bu belgeselde. Ve sanırım Amerika’nın bazı bölgelerinde bu durum doğal. Bence enselilerle ilgili toplumsal araştırmalar yapılırsa önemli bilgilere ulaşılabilir. Enseliler adeta çağdaş insanlık kültürünün keşfedilmeyi bekleyen son bilinmeyen toprakları.
Benim en sevdiğim enseliler arasında Hall & Oates var. Müzikleriyle 80’lerin sığ pop müziğini ele geçirmiş muhteşem ikili. Patrick Swayze enseyi güzel taşıyanlardan. Mel Gibson’ın Lethal Weapon’daki enselerini kim unutabilir? Film gelirlerinin yarısı o enselere verilmeliydi. Danny McBride’ın başrolünde oynadığı “Eastbound and South”u ayrıca ele almak lazım. Kendisi en komik ense olabilir.
“Stranger Things”’in yeni sezonundaki enseli karakterler de az değildi. Yoksa ense geri mi dönüyor diye bir an endişelendim. Modacıların sağı solu belli olmaz. Eve kapanma sürecinde bir bakmışız ense “cool” olmuş...
Ben gene de enseye veda ettim. Makası aldım, kafamı yana çevirdim ve şak!
Güle güle enseler...
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024