Caz sanatçısı ve taksi şöförü Hailu Mergia’nın Hammond orguyla kaydettiği ve bir öncekinden 15 yıl sonra yayınladığı altı şarkılık albüm Etiyopya cazının en yeni ve canlı örneği.
1970’lerin Etiyopya’sı nasıl bir yerdi, orada yaşamadığımızdan bunu tam olarak bilmemiz mümkün değil. Ama Walias Band gibi caz ve funk gruplarının bulunduğunu ve şahane müzik yaptıklarını biliyoruz. Bir de siyasi ortamın berbat olduğunu.
Etiyopya cazının dünyaca tanınmış isimlerinden Mulatu Astatke’yle de çalışmış Walias Band’ın üyeleri ‘80’lerin başında ABD’ye göçmek zorunda kaldı. 1976-1978 arasındaki Kırmızı Terör döneminde hükümet tarafından katledilen 500 bine yakın insan arasında yer almadıkları için şanslılardı. Ve şanslarını daha fazla zorlamadılar. Memleketlerini terk etmek zorunda kaldılar.
Grubun klavyecisi Hailu Mergia 1981 yılında Washington DC’ye göçenler arasındaydı. Burada kendine bir hayat kurması kolay olmadı. Ülkesinde tanınmış bir müzisyen olması Amerikalıların umurunda değildi. Bir süre bocaladıktan sonra taksicilik yapmaya başladı. Etiyopya cemaatinin katıldığı konserlerde çalmadığı zamanlarda şehirde müşteri peşinde direksiyon sallıyordu.
Çok özel bir müzik
Gel zaman git zaman Jim Jarmusch 2005’te “Broken Flowers”ı çekti ve bu filmin müzikleri bir anda dünyaya yayıldı. Mulatu Astatke büyük bir üne kavuşurken Avrupa ve Amerika’daki belli bir müzik dinleyicisi Etiyopya cazını keşfetti. Bu “revival”, meraklı dinleyicinin bu alanda faaliyet gösteren başka isimler aramasıyla yeni bir aşamaya geçti.
Etiyopya usulü caz çok özel bir müzik. Afrika kıtasındaki şehirlerde yaygın olan blues ve funk ekollerinden farklı. Sanırım Batı kulağına daha ilginç ve orijinal geliyor.
Hailu Mergia için bu durum bir dönüm noktası oldu. Son çalışmasından 15 yıl kadar sonra Mergia geçen hafta “Lala Belu” isimli yeni albümünü yayınladı ve bu albüm belli başlı yayınların kültür sanat ve müzik sayfalarında kendine hatırı sayılır bir yer buldu. Çünkü bugün bu tip müziklere daha aç kulaklar var. Orijinalliğin önemli olduğu bir çağda Etiyopya caz müziği değerli.
O bakımdan Mergia’nın müziği, sadece hikayesi ilginç diye dinlenmesi gereken bir şey değil. Karşımızda hayli sofistike ritimler ve günümüz genç dinleyicisinin ilgisini fazlasıyla çekecek melodiler var. Cazcıları ne kadar etkiler ya da tatmin eder bilemiyorum ama biraz alternatif işlere meraklı müzikseverleri hemen kendine çekeceği kesin. Beat temelli müziklerin giderek dünyayı ele geçirdiği bir ortamda Hailu Mergia’nın müziği Afrika kökenli ritimleri Batı tipi klavye ve armonikanın dünyasıyla buluşturuyor. İlginç ama geleneksel olduğu ölçüde de trendleri yakalayan bir albüm bu.
Davulda Tony Buck, basta Mike Majkowski, Mergia’nın Hammond orguna eşlik ediyor. Zaman zaman vokallerin de devreye girdiği bu altı şarkılık çalışmanın 75 yaşındaki bir taksi şöförünün elinden çıkmış olması bile insanı çekmeye yetiyor.
Hammond çalan kaç taksici tanıyorsunuz?
12 Mayıs’ta Babylon’a Jake Bugg geliyor. Solo akustik konser. Jake Bugg dünya çapında bir folk sanatçısı ve çok genç olmasına rağmen ozanlığıyla milyonları etkilemiş biri isim. The Black Keys’den Dan Auerbach ile çalıştığı son albümünü bir ara dinleme listenize alın. Ve müsait olursanız bu konseri kaçırmamaya bakın.
5 ŞARKI
l “Mr. Tillman” - Father John Misty: Father John Misty’nin (Josh Tillman) kendine yazdığı bir şarkı. “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” denir buna Türkçede. Türkiye’ye gelse de izlesek.
l “Togetherness” (with Caroline Polachek) Fischerspooner: Pitchfork Fischerspooner’ın yeni albümünü “Michael Stipe’ın eski sevgilisinin albümü çıktı” gibi magazin içinden verse de bu bizi ilgilendirmez. Biz Chairlift solisti Caroline Polachek’le yaptıkları şarkıyı beğendik. Müzik, sadece müzik.
l “Lagoon” Laura Misch: Güzel sesli İngiliz sanatçının şu sıra günlük playlist’imde sıkça dönen yeni şarkısı. Uzun süre de orada kalır gibi duruyor.
l “Flying Machine” War: War’un 1978 tarihli “Youngblood” albümünden nefis bir parça. Soul - caz - latin sevenlere bir hatırlatma güncelleme olsun. Ne güzeldir bit pazarına nur yağdırmak.
l “Bardo” - GoGo Penguin: 21 Nisan’da İstanbul’da Zorlu’da bir konser verecek olan caz üçlüsünün yeni albümü “A Humdrum Star” adını taşıyor. Kulaklarınızı pasını silersiniz ve gidip bilet alırsınız diye buraya koyuyorum.