Neden bilmiyorum, buz pateni yapabilmeyi bir ayrıcalık olarak gördüm hep. Yapamadığımdan olabilir. İnsanlar ikiye ayrılıyor bence. Buz pateni yapabilenler ve yapamayanlar. Çocukken ders almış ya da zaten kayabilen anne babaları tarafından öğretilmiş olanlar ve bu konuyla uzaktan yakından alakası olmayan ailelerde büyüyenler. İkincisiyim ben. Buz pisti benim için gurbet ortamı. Mekâna adım atar atmaz bir mahzunlaşma, bir elini ayağını nereye koyacağını bilememe hali, bir çekingenlik, eziklik.
Alexandra Palace’ın hafta sonu aileleri ağırlayan buz pistindeki kıvıl kıvıl kalabalığa bakarken aklımdan geçenler bunlar. Buz pateni yapabilme süper gücüne sahip olanları ilgiyle ve hayranlıkla izliyorum. Dışarıda sıradan mı sıradan görünen herkes pistte karizmadan tanınmaz halde. Şu etrafında dönebilen ve ters ters kayarak bariyere bir santim kala yönünü değiştirerek aniden durabilen adam normalde hiç dikkatimi çekecek bir tip değil. Ama burada bambaşka bir dünyanın şanlı kahramanı. Şu ilerideki hayli ileri yaşlı teyze, gerçek hayatta zor ayakta duruyor gibi görünüyor ama pistte o kadar hızlı ki coşmuş nehir gibi akıyor kalabalığın arasında.
Eskiden Elmadağ’da Penguen diye bir yer vardı. Lise zamanı hafta sonları gündüz diskosu olarak tasarlanan “okul çay”larına gitmeden burada toplanırdık bazı zamanlar. Elmadağ’da Şan Tiyatrosu’nun arkasındaki bu Penguen. Millet paten yaparken ben de uzaydan gelmiş yabancıların kendine has eğlencesini, bu uzaylı geleneğinden bihaber dünyalı gibi ilgiyle ve merakla izlerdim.
Şimdi beş yaşındaki kızım pistte bir aşağı bir yukarı düşe kalka, kenara tutuna tutuna paten yapıyor. Ben gene kenardan bakıyorum. Kaymada küçük çocuklara yardımcı olan Penguen’lerden kalmamış. Kiralamak istedim hepsi rezerve dediler. Şurada en az 30 tane duruyor, bir iki dakikalığına alayım, çocuk çok istedi, ağlıyor falan diye Türklük yaptım. Azıcık bile esnetemedim elemanı. Bu arada çocuğun ağladığı da yok. Keyfi yerinde. Düşe kalka ilerlemekte. Buz pistine çıktığınızda artık bambaşka bir dünyaya adım atmış oluyorsunuz. Bu dünyada herkes birbirine yardım ediyor. Halden anlıyor.
Aileler, arkadaş grupları dışında, üçlü beşli kız ve erkek çeteleri var pistte. Av arayan atmaca gibi buzun üzerinde daireler çizerek ilerliyorlar. Buz pisti tanışmak, birlikte zaman geçirmek, gülmek, heyecanlanmak, yorulmak sonrasında da oturup konuşmak için çok güzel bir ortam. Kızımın arkadaşının doğum günü için buradayız. Çocuklar bağıra çağıra, düşe kalka, 20 kollu, 30 bacaklı, buz üzerinde kıvrıla kıvrıla hareket eden garip bir yaratık gibi coşuyor. Ben de kenardan izliyor, önümdeki cep telefonu ormanı içinde yolumu bulup bir iki kare de ben çekeyim diye uğraşıyorum.
Denize, suya ilgim ve kendimi adamışlığım, kış ortamlarında hiç yok. Yazın deniz kıyısında yapacak ne kadar çok şey bulabiliyorsam, kışın da o kadar çaresizim. Elimde sıcak şarap ya da kahve. Oturup izliyorum kenardan.
Eskiden beri en sevdiğim kış etkinlikleri, dondurucu İstanbul rüzgârlarında buz tutmuş yamuk yumuk sokaklarda kaymadan yürümek, oynak kaldırım taşı altından sıçrayan suların ayakkabı içine girmemesi için adım adım gerilim dolu dakikalar yaşamak, surata surata yağan iri taneli yağmurdan kaçmak için herhangi bir dükkâna teklifsizce dalmak, buharı tüten ıslak paltoların diyarı sarı dolmuşa kapağı atmak...
Buz pisti izlemek de kış etkinliği kabul edilmeli.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024