57 yaşındaki Hana Horka, Çekya’nın en köklü folk ekiplerinden Asonance adlı folk grubunun vokalistiydi. Bir süre önce ailesinin Kovid-19’a yakalanması ve ailece hastalığı bir haftada atlatmaları sıradan bir anı, konu komşuyla konuşulacak heyecan seviyesi düşük bir macera olacaktı. Ama öyle olmadı.
Horka’nın kocası ve oğlu aşılarını olduğundan onlar için problem yaşanmadı. Bugün dünyada aşıları tam milyonlarca insan gibi hafif atlattılar. Biraz ateş, biraz burun akıntısı, boğaz ağrısı. Çokça halsizlik...
Çok iyi biliyorum çünkü geçen hafta biz de ailece Kovid-19’a yakalandık. Önce kızım okuldan kaptı. Sonra karım ve ardından ben. Birer gün arayla pozitif çıktık. Ek doz tamamlayıcı aşımızı bir buçuk ay kadar önce olduğumuzdan hastalığa hazırdık.
Hafif atlattık. Ama hafif derken, hastanelik olmamak ve nefes alabilmek zaten bu hastalığı hafif atlatmak demek. Bu yıpranmadığımız anlamına gelmiyor. Halsizlik hala devam ediyor. Şakası yok bu işin, aşısız olsaydık neler olabilirdi bunu düşündük hepimiz. Ve halimize şükrettik.
Aşısız olsak ne olurdu? İşte size yanıtı: Talihsiz Hana Horka aşı karşıtıydı. Aşıya inanmıyordu. Sanki bilime inanmak ya da inanmamak bir şey değiştiriyormuş gibi... Sanki inanıp inanmamamız bilimsel gerçeklerin umurundaymış gibi... Hana Horka evinde Kovid-19’a bağlı gelişen komplikasyonlar sonucunda boğularak öldü. Onun katili Kovid-19 değil cehalet. Tüm insanlık tarihine hakaret gibi bir cehalet.
Bizle aynı günlerde hastalığa yakalanan Horka, yerel aşı karşıtı kampanyadan etkilenmişti. Eşi ve çocuğu pozitif çıkınca korunmak yerine (aşı olmamış biri olarak en azından bunu yapmalıydı) tam tersini yaptı. “Bağışıklık sistemim bu işi halleder, göreceksiniz” dedi ve bile isteye Kovid-19 oldu. Bilimi dinlemedi. Kocası, oğlu uyardı, yalvardı. Dinlemedi. Onu en fazla seven hayatını paylaştığı insanları dinlemedi ve gitti internette tanıştığı aşı karşıtı cahilleri dinledi. Dünyayı bilgilendirmeye çalışan yüzbinlerce milyonlarca bilim insanını, doktoru değil, “Ben kendi araştırmamı yaptım...” diye cümleler kuran zırcahillere kulak verdi. Bilim söz konusu olduğunda “Bence” diye bir şey yoktur. Bilimin karşısında “bence” diye çıkmak karşı görüş falan da değildir, bu şekilde lanse edilemez. Bunu yapan da cehalete hizmet ediyor demektir. “Bence” demek cahilliktir.
Geçen pazar ölümünden önce şunları yazmış Horka: “Hayatta kaldım. Başardım. Çok yoğundu. Şimdi tiyatro, sauna ve konser var sırada. Ve acil bir deniz tatili.”
Çok çok yazık. O kadar yazık ki.
‘Sessizce boğulmuş...’
Oğlu Ken anlatıyor: “Pazar günü ‘Sırtım ağrıyor’ diyerek, odasına çekildi. 10 dakika sonra sessizce boğulmuş.”
Geride acılı bir koca ve evlat kaldı. Aşı olmaktansa, “Vücudum bunu kendi atlatır” diye düşünüyormuş Horka... “Aşı vücuduma zararlı” diye düşünüyormuş. Öldü ama neyse ki vücuduna zararlı bir madde almamış oldu. Aşı karşıtları için bir zafer olmalı.
“Bu konu açıldığında duygusallaşıyordu ve sinirleniyordu. Konuşmanın hiçbir faydası olmuyordu” demiş oğlu. Bütün aşı karşıtı ölümlerinde yakın ailenin, eşin, dostun anlattıklarıyla örtüşüyor. Adeta bir beyin yıkanması söz konusu.
Aşı karşıtlığı tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak ele alınmalı. İnsanın hem kendisi hem çevresi için büyük acılara neden olan, internetten bulaşan bir hastalık. Ve cehalet öldürücü olabiliyor. Kesin bilgi.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024