Alışkanlıklarını sürekli değiştiren bir büyük kalabalık yaşıyor dünyada...
Afrika ülkelerinde bile artık hızlı değişim süreçleri yaşanıyor.
Akıp giden hayatın her alanına yansıyan hızlı değişim gelenekselleşen tüm alışkanlıkları yıkıp geçiyor...
***
On yıl önce İstanbul’da İnteraktif Pazarlama Zirvesi’nde bir konferansına katıldığım Gelecek İletişim Araçları Başkanı Ross Dawson yazılı basının 2040 yılına kadar 50’ye yakın ülkede sona ereceğini söylediğinde birileri gülüp geçmişti...
Ve aradan geçen on yılın sonunda yaptığımız muhasebede görüyoruz ki dedikleri çıkıyor...
***
Okuyucuların gazete okuma, seyircilerin ise televizyon izleme alışkanlıkları sürekli değişiyor...
Cinnet geçiren topluluklara dönüşülüyor.
Ve bir yanımız yabancı.
Ya da içimizde sayısız olağan şüpheli.
***
Belki de uyuyan, uyutulan binlerce istihbarat ajanı...
Ve suikastçı...
Ya da terörist işaret bekliyor...
***
Dünyanın yeni ortak dili kodlama.
Bizler mevcutla yetinmeyi bilirken, birileri belki de yüz yıl sonrasını planlıyor.
Yapay zekâyla neler yapılabileceğini hâlâ bilmiyoruz bile.
***
Robotik ve kodlama üzerine kurulan dünyanın geleceğini biz göremeyebiliriz.
Lakin vicdansız, muhakemesiz, duygusuz, merhametsiz bir çağa doğru gidildiğini görüyoruz.
Çünkü insani duygulardan arınmış iradi eylemlere doğru ilerliyoruz.
***
Medya sektörü gittikçe dipsiz kuyuya dönüyor diyoruz...
Biz dedikçe birileri de anlamakta hâlâ zorlanıyor.
Okuma alışkanlığının modern ve mobil iletişim araçlarına kaymaya başladığı günden beri tehlike çanları çalıyor...
Sektör bir araya gelerek güç birliği oluşturmaktan kaçmış; kaçınmaya devam ederse krizi de sürecek...
Lakin böyle gitmez...
***
Geleneksel medya dünyanın hemen her yerinde içeriği üreten birinci adres olma özelliğini hâlâ koruyor...
Geleneksel medyaya teknoloji yazılımlarıyla fark atan mobil telefon şirketlerinin hızıyla baş etmek elbette mümkün değil...
Ve bugün Dünya Kadınlar Günü imiş...
Trajedisi oynanıyor özel günlerin...
Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçleri dört yıldan beri Yemen’e saldırıyor...
Kadınlar, çocuklar öldürülüyor...
Kentlerde günlük yaşam felç olmuş.
Açlık krizi ve salgın hastalıklar önlenemiyor...
Dünya bir büyük soykırıma seyirci...
***
Batı’nın modernleşme sürecini geriden, modasını ise eş zamanlı takip ediyorlar.
Ve böylelikle çağdaş olduklarını sanıyorlar...
Modernleşmeyi gündelik yaşamın lüks ürünlerinden ibaret zannedenler müsrif bir tüketici olduklarını unutuyorlar.
Çula çaputa giden dövizlerin bilançosu açıklanmıyor.
İstatistikleri de...
İsrafın zirvelerinde geziniliyor.
İnsan kendi uzağına düşüyor, farkında değil.
***
Cengiz Dağcı “Yurdunu Kaybeden Adam”lar demişti...
Ve biz de içinde yaşadığımız çağda yolunu, aklını, merhametini kaybedenlerin dünyası diyebiliyoruz...
Dostunu düşmanını tanıyamayanların meydanlarındaki kalabalıkların arasında geziniyoruz hâlâ.
Gelişmiş ülkeler dünyayı etkileyen buluşlara imza atıyor.
Ve piyasalara sürüyor.
Para kazanıyor.
Güçleniyor...
***
Seçimlerde herkes sonuçlara endeksleniyor.
Kazanan ve kaybeden diye ayırıyor.
Kim ne kazanıyor?
Ve kim ne kaybediyor?
Belli değil!
***
Şehirde, kasabada yaşayanlara hizmet etmek için göreve talip olan aday seçilemediği zaman neyi kaybediyor?
Neyi kazanıyor?