Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

İyi kalemlerin gövdesi reçineden yapılır. Reçine sıcak dokunuşuyla mükemmel bir malzeme. Visconti ise ilk kez 2010’de reçineye aktif Etna yanardağından alınan lavları katarak çok daha iyi bir malzeme elde etti ve koleksiyona Homo Sapiens (modern insan) adını verdi. O zaman kalemseverlerin en çok konuştuğu olaylardan birisiydi. Yıl 2012 olmalı, düzenlediğim ilk kalem sohbetlerinden birine katılan Doç. Dr. Salih Bıçakçı çantasından bir Homo Sapiens çıkarmıştı. Elbette herkes kaleme bayıldı. Ucun yumuşaklığı, mürekkep dolum sisteminin güzelliği, klipsi ve kapağın kendine özgü kilitlenme biçimi beni de etkilemişti. Ancak her şeyden daha güzel olan şey kalemin gövdesinin verdiği o garip his: Bir canlıya mesela siyah bir ata dokunmak gibiydi. Sanki parmaklarınızın dokunduğu yüzey bir deriymiş ve altında bir canlının harekete geçmeye hazır bir gövdesi varmış gibi.

Haberin Devamı

Aradan yıllar geçti Visconti Homo Sapiens koleksiyonuna her yıl yeni kalemler eklendi. 2016’da Visconti kalemlerinin Türkiye temsilcisi Vidal Bahar ile tanıştım. Visconti’lerin çok sevildiğini ve çok meraklısı olduğunu zaten biliyordum ama işin başındaki Vidal Bey de bunu doğrulamıştı. Visconti, Yeni Zaman veya Plumon gibi kalemde uzmanlaşmış kırtasiyelerde satılıyor ama kendi butikleri de var. Şimdi Ortaköy’de yeni butikleri açılmış. Kalem alınmasa bile gidip görmek gerek. Kırtasiye meraklıları bilir, iyi bir kırtasiyede insan derdini tasasını unutur, vitrine bakmak bile bir tür terapi gibi gelir.

Yanardağ lavlarından yapılan kalem

Homo Sapiens Dark Age

Geçen yıl Homo Sapiens koleksiyonunda koyu renkli mürekkep hazneli Dark Crystal modeli çıkmıştı. Önümüzdeki ay ise yeni bir model çıkacak. (Yeşil olacağı söylentileri doğru gibi.) Meraklıları heyecanla beklerken ben koleksiyonun en şık modellerinden biri olan ve Dark Age modelini yazmak istedim. “Dark Age”, Türkçesiyle “Karanlık Çağ” insanda J.R.R. Tolkien’in “Yüzüklerin Efendisi” kitabını okuyormuş izlenimi veren bir dolmakalem. Aklıma hemen ilk kitaptaki o ünlü sahne geliyor:
Gandalf som altından yapılmış gibi duran yüzüğü eline alıp havaya kaldırır. Sonra Frodo’ya “Üzerinde bir yazı veya işaret görebiliyor musun?" diye sorar. "Hayır," der Frodo. "Hiçbir şey yok. Dümdüzdür, aynca ne aşınır ne de yıpranır." "Öyleyse seyret!" der büyücü ve ani bir hareketle yüzüğü ateşin korları içine atar. Frodo dehşete düşer ve bir elini maşaya uzatır ama Gandalf onu durdurur. "Bekle," der. Yüzükte gözle görünür bir değişiklik yoktur. Bir süre sonra Gandalf ayağa kalkarak panjurları kapatır, perdeleri çeker. Oda karanlık ve sessiz olur. Ardından Gandalf bir maşayla yüzüğü ocaktan çıkarır ve hemen eline alır. Frodo şaşırır, büyücü "soğuk," der ve yüzüğü Frodo’nun avucuna bırakır. Yüzük her zamankinden daha ağırlaşmış ve büyümüş gibi görünmektedir. Gandalf, şaşkın Frodo’ya yüzüğe daha yakından bakmasını söyler. Frodo söyleneni yaptığında hem içinde hem dışında yüzük boyunca dönen ve kitaptaki ifadeyle “en ince kalem çizgilerinden de daha ince çizgiler” görür, “adeta akıp giden bir el yazısını oluşturan ateşten çizgiler, içe işleyen bir canlılıkla parlıyorlardı ama yine de sanki çok büyük bir derinlikten gelirmişçesine uzaktılar.”

Haberin Devamı

Sağlam ve ısıya dayanıklı

Haberin Devamı

Gerisini kitapları okuyanlar ve filmleri izleyenler zaten biliyordur. (Bu arada Metis Yayınları’ndan çıkan tek cilt özel basım “Yüzüklerin Efendisi” kitabının her meraklının elinde olması gerektiğini söylemek gerek. İlk baskının üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçti ama bu vesileyle çevirmen Çiğdem Erkal’a harika bir iş çıkardığı, editörler Deniz Erksan, Bülent Somay ve Müge Gürsoy Sökmen’e de büyük emekleri için teşekkürler.)

Kaleme gelince, Etna yanardağından alınan % 50 saf bazaltik lav ile bitkisel reçine karıştırılarak elde edilen Visconti Homo Sapiens kalemlerinin gövdesi bu nedenle çok sağlam ve ısıya dayanıklı bir dokuya sahip. Güçlü yapısıyla da kırılma gibi bir derdi yok. tasarımı dışında nemi alma özelliğine de sahip. Yani yazı yazarken eliniz terlemiyor. Kalem dünyasında bu tarz beklenmedik bir fikirle gelen kalemler nadiren görülür ve ilham vericidir. Ünlü yazar Italo Svevo’nun dediği gibi “Ne zaman bir dağ görsem bir yanardağa dönüşmesini bekliyorum.”