Audemars Piguet, 1993’te Emmanuel Gueit isimli henüz 22 yaşındaki genç bir tasarımcının yeni eserini duyurdu. Royal Oak Offshore (ROO) isimli 42 mm çapındaki bu yeni saat, “lüks çelik spor saat”
fikriyle saat endüstrisinde yeni bir çağ başlatan efsanevi tasarımcı Gérald Genta’nın çizdiği klasik Royal Oak’un çok daha büyük, çok daha güçlü ve çok daha çarpıcı bir versiyonuydu. (ROO modeline şirket içinde “Canavar” takma adı verilmişti.)
Aradan 32 yıl geçti, ROO koleksiyonu büyüdü, her yıldönümü yeni modellerle kutlanır oldu. Emmanuel Gueit ise çok başarılı bir tasarımcı olarak övüldü ve Piaget, Harry Winston, Hermés, Zenith ve Rolex için de tasarımlar yaptı, yapmaya devam ediyor.
Fakat her şey o kadar da tatlı başlamamıştı. ROO hem dönem hem de klasik Royal Oak için de aykırı bir tasarımdı. 1990’ların başında küçük çaplı saatlerin krallığı hüküm sürüyordu, öyle ki “erkek saati” olarak tanımlanan saatleri kadınlar da çok rahat bir şekilde kullanıyordu. Dolayısıyla ROO gibi “fazla erkeksi” hatta kaba sayılacak kadar “kaslı estetiğe sahip” bir tasarım daha taslak aşamasından itibaren kaşların çatıldığı bir saat oldu ve piyasadaki bütün saatlerden çok daha büyük olduğu için de hemen kabul görmedi.
Başka bir talihsizlik daha oldu: 1993’te Baselworld fuarında Audemars Piguet saatlerinin sergilendiği alanı gezen Gérald Genta, ROO tasarımını gördüğünde çılgına döndü ve genç tasarımcıyı “Bebeğimi öldürdün!” diyerek azarladı. Genta, Offshore için “Balina” diyordu. Oysa Royal Oak da aynı süreçlerden geçmiş, önce tepki görmüş fakat sonra taklit edilecek kadar başarılı olmuştu. ROO da büyük saatler çağını başlattı ve çok taklit edildi. (Şimdi bu dönemin de sonundayız, yeniden küçük saatlerin yükselişi başladı ve artık 36-38 mm ideal kasa çapı olarak görülüyor.)
Emmanuel Gueit’in babası bir saat tasarımcısıydı, ev doğal olarak saat endüstrisinin önemli kişileriyle dolup taşıyordu. Gueit, 1967’de deyim yerindeyse saat dünyasının içinde doğdu. Babasının çalışmalarını merakla izleyen Gueit, saat tasarımına büyük ilgi duyuyordu. Cenevre’de bir tasarım okulunda okumak isteyen Gueit şaşkınlık verici bir değerlendirme sonucu yeteneksiz bulundu ve marangozluk yapması önerildi.
İngilizce eğitimi için İngiltere’ye giden Gueit kendi kendini eğitti, 1986’da geri döndü ve 19 yaşında Audemars Piguet firmasının tasarım bölümünde iş buldu. Tasarım yöneticisi Jacqueline Dimier ve CEO Steve Urquhart ile o zaman tanıştı. 1989’da Gueit’ten sadece genç erkeklere yönelik yeni bir Royal Oak tasarlaması istendi. Gueit, saatin boyutlarını olabildiğince büyüttü, kurma kolu ve kronograf butonlarını kauçukla sardı, bezel ile kasa arasında gizli olan kalın kauçuk contayı da görünür yaptı. İkna süreci ve tasarım dört yıl sürdü. Sonunda bin adetle bir test sürümüne karar verildi ve ROO serüveni başladı.
Büyük bir işle tasarım hayatına atılan Gueit, 1997’de bu sefer kadınlar için 20 mm çapında “Royal Oak Mini” tasarımına da imza attı. Bir yıl sonra Arnold Schwarzenegger bileğinde bir ROO ile beyazperdede göründü.
Emmanuel Gueit, her saat meraklısının gönlüne göre mutlaka bir saat yapmıştır, benim en hoşuma giden işi ise önceki yazıda sözünü ettiğim Dennison A.L.D. koleksiyonundaki taş kadranlı saatler. Gueit “Başarıyı beklemem, onu kışkırtırım” diyen biri.
Belki bu yüzden yaptığı her iş ilgi görüyor.
Özay Şendir
ABD’de yaşama hayali
12 Ocak 2025
Abbas Güçlü
Eğitimi neden düzeltemiyoruz?
12 Ocak 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımcı güvenli limanlara sığındı
12 Ocak 2025
Ali Eyüboğlu
Burak Kut: ‘‘Hayatım mucizeler, iniş ve çıkışlarla dolu’’
12 Ocak 2025
Güldener Sonumut
Trump Avrupa’yı stratejik otonomiye mi itecek?
12 Ocak 2025