Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Yazı, sessizliğin mütevazı taşıyıcısı ve düşünen insanların ilacı, kırtasiyeler de yazının kalesi ama zamanın gürültüsü köklü kaleleri bile deviriyor.

İstanbul’da, Sirkeci’de en sevdiğim kırtasiyelere doğru yavaş yavaş yürürken aklıma geçenlerde okuduğum bir haber geldi. İrlanda’nın en eski kırtasiyelerinden birinin kapanışı ile ilgiliydi bu haber. Dublin’de 1927’den beri hizmet veren ve bir aile işletmesi olan Pen Corner, pandemi ve yüksek kira bedeli nedeniyle 31 Mayıs’ta kapılarını ebediyen kapatacakmış.

Haberin Devamı

19. yüzyılın sonlarından kalma altı katlı bir binanın köşesinde yer alan Pen Corner, çeşitli yazı araç gereçlerinin yanında adından da anlaşılacağı gibi daha çok kalem satıyordu. Tamir ve bakım hizmetlerinin de sunulduğu 1920’li yıllardan kalma ahşap çekmeceleri ve vitrinleriyle süslü iç mekân neredeyse hiç değişmeden günümüze kadar gelmiş tarihi kırtasiyeden kalem alanlar arasında Grace Kelly, Cary Grant gibi film yıldızları, Elvis Costello, Kurt Cobain gibi müzik dünyasının yıldızları ve Seamus Heaney ile John Banville gibi yazarlar da var. Neredeyse yüzyıllık bir kurumun kapanması çok acı. Köklü kırtasiyelerin kuşaklar üzerinde etkisi büyüktür, hatıralarla dolup taşar böyle yerler.

Sevdiğim bir kırtasiye kapanırsa kahrolurum diye düşünüyorum. Yolumun üzerindeki kırtasiyelerin hepsi çok değerli, hiçbiri kapanmasın isterim çünkü hepsinin Pen Corner gibi uzun bir tarihi var. Mesela Sirkeci’deki İkbal (1900) küçülmüş olsa da Yeni Zaman (1927) ile birlikte tarihi öneme sahip kırtasiyeler. Hemen yanlarındaki Özler’i de hiç ihmal etmem, biraz yukarıdaki Handan Kırtasiye de uğramadan geçemediğim güzel yerlerden biri. Cağaloğlu yokuşunda ise daha çok resim malzemeleri satan Hamle Kırtasiye de muhakkak uğradığım, vaktim olmasa bile vitrinin önünden geçerken yavaşladığım bir mekân.

Sessizlik ve gürültü

Her kırtasiye ziyaretinde şaşırtıcı bir olay yaşarım bu sefer de öyle oldu. Yeni Zaman’da yeni çıkan kalemlere ilişkin Can Bey ile konuşurken Göktuğ isminde genç bir kalemsever ile tanıştım, Alman ve Japon kalemlerin farkları üzerine hararetli bir şekilde tartışırken diğer müşterinin de isminin Göktuğ olduğu anlaşıldı. (O arada aklıma Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun “Kızıl Tuğ” romanı geldi.) Sonra konu Almanlar mı daha iyi kalem yapıyor yoksa Japonlar mı sorusunun çevresinde döndü. Japonları çok sevdiğim halde kendimi Alman kalemlerini savunurken buldum, Göktuğ’ların ikisi de Japon kalemlerini savunurken öğrenci Göktuğ benim incelediğim bir Alman markası olan Online dolmakalemi alıp çıktı. Diğer Göktuğ ise Sailor alacaktı, ben çıkarken kalemlerin farklı uçlarını deniyordu. Ben de Online kalemimi bir an önce mürekkebine kavuşturmak için kırtasiyeden çıktım.

Haberin Devamı

Online bir aile işletmesi olarak 1991’de Thomas ve Alexandra Batsch tarafından kurulmuş, net bir tavrı olan genç, dinamik bir Alman markası. Hedef kitlesi de gençler ve öğrenciler. Bugün ailenin ikinci nesli iş başında ve dünya çapında 56 ülkede ürünleri satılıyor. Benim aldığım ise 0.8 mm ucunu çok beğendiğim Bachelor modeliydi. Bu kalem Platinum’un ünlü Preppy kalemine çok benziyor. Fark ise ucunda saklı, Japonlar alfabelerinden dolayı ince uçlu kalemlere tutkun bir millet. Ben de ince uçlu kalemlere bayılırım ama not defterine tarih yazarken (tarih önemli) ya da ilk bakışta belirgin olsun diye bazı notları kesik uçlu kalemlerle yazmayı seviyorum. Şimdiye kadar 1.1 mm’lik uçları çok beğeniyordum ama bu kalemle gördüm ki 0.8 mm’lik uç ideal bir kalınlığa sahip, aynı keskinlik ve güzellikte yazıyor.

Haberin Devamı

Notların Rüyası

Arno Schmidt, 20. yüzyılın en büyük Alman yazarlarından biri olmasına rağmen ancak meraklıların tanıdığı kendine özgü fikirleri olan bir yazı ustası. Beni etkileyen en büyük özelliği ise hayatı boyunca kısa kısa notlar alması. Öyle ki Enis Batur’un yazdığına göre “Bargfeld’deki ufak evini satın alıp yerleştikten bir süre sonra, kasabanın çocukları, “Her şeyi not ediyor! Her şeyi not ediyor!” diye bağrışarak arkasından koşar olmuşlar.”

Arno Schmidt küçük kartlara aldığı notlar sayesinde birçok eser yazdı. En önemli eseri sayılan ve ilk kez 1970’te yayımlanan 1334 sayfalık romanı “Zettel’s Traum” (Not’un Rüyası) isimli başyapıtını ise 1963-69 arası üzerine notlar aldığı 120 binden fazla fişten yararlanarak yazmış. Edgar Allan Poe, kelime oyunları ve dünya edebiyat tarihine göndermelerle dolu “Zettel’s Traum” 2016’da özgün yapıt gibi daktilo harfleriyle, sayfalardaki görsel malzemeler ve derkenarlarla birlikte aynı şekilde 6 kilo ağırlığında ve 1493 sayfa olarak İngilizce yayımlandı. (Yazarın Türkçe yayımlanan tek kitabı da Everest Yayınları’nda çıkan “Leviathan ya da Dünyaların En İyisi” ismini taşıyor.)

Haftanın kitabı: Tarih İçinde Zaman

Peter N. Stearns’in yazdığı “Tarih İçinde Zaman” (Ketebe Yayınları) takvimler ve saatler ışığında zamanı algılama biçimlerini inceleyen çok ilginç bir eser. Saat tutkunları kaçırmasın.