Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Türkiye’nin en eski kırtasiyelerinden biri, Kayseri’deki Halk Ticarethanesi. 1928’den beri hizmet veren kırtasiyeyi işleten Mehmet Serim, ‘90 küsur senedir aynı işi yapabilmek, sevgi ve gönül işi’ diyor.

Kayseri’de bulunan ve Türkiye’nin en eski kırtasiyelerinden biri olan Halk Ticarethanesi’nin kapısı 1928’den beri halka açık. Ailenin üçüncü neslini temsil eden Mehmet Serim ile konuştum. Galiba Mehmet Serim ile yedi-sekiz sene evvel tanıştık. Yıllar içinde ne zaman konuşsak aynı heves ve ilgiyi taşıdığını gördüm. Zaten ilgi ve sevgi olmayınca hiçbir işte başarılı olunmaz diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Mehmet Bey, Halk Ticarethanesi’nin geçmişinden kısaca söz edebilir misiniz?

Dedem Mehmet Lütfi Serim 1895 Kayseri doğumlu. Ankara Sultanisi (Taş Mektep) mezunu. Birinci Dünya savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katıldıktan sonra 1928’de şu an faaliyet gösterdiğimiz binayı yaptırmış ve müessesemizi açmış. Kırtasiye iş kolunu seçmesinin sebebi ailesinin eğitim seviyesinin günün şartlarının çok üzerinde olması. Mesela, dedemin babası idadi mezunu, büyük dedesi katip, kız kardeşi kız muallime mektebinde öğretmen.

Dedeniz hem kırtasiye işlerini hem de ticaret yapmayı sevmiş anlaşılan.

Dünyanın en eski mesleği ticaret, Kayseri tabiri ile asvata. Ticaretin kuralları yüzyıllar önce belirlenmiş. Bu kurallar çerçevesinde doğru yerde doğru emtia satan her satıcı başarılı olmuştur. Dedemin babama aktardığı babamın da bana öğrettikleri çerçevesinde ticaret yapmaya çalışıyoruz.

Halk Ticarethanesi’nin çocukluğunuzda nasıl bir yeri vardı?

Babam ile beraber dükkanda durmayı çok severdim. Kağıt ve kalem kokusu en sevdiğim kokular. Okuldan sonra dükkana gelir babama yardım ederdim. Rahmetli babam da aynı şekilde okuldan sonra dedeme yardıma gelirmiş.

‘Meraklısı ekmeğinden keser kaleme, mürekkebe verir’

Tarih 16 Nisan 1935, tabelada “Halk Ticarethanesi” ibaresinin hemen altında “Kırtasiye malzemesi ve kağıt deposu” yazıyor. Koyu renk takım elbiseli olan kişi Mehmet Lütfi Serim, vitrinde ilk dikkati çeken dolmakalemler oluyor, solda “Hafta” ve “7 Gün” dergileriyle birlikte kitaplar var. Sağdaki levhalara göre Pelikan mürekkep ve “her nevi yazı makinelerine mahsus” Tayyare marka daktilo şeritlerinin de satışı yapılıyor. Solda ise “Kurun” gazetesi ve “Perşembe” dergisi satan iki çocuk.

Haberin Devamı

‘Meraklısı ekmeğinden keser kaleme, mürekkebe verir’

Mehmet Serim ile merhum babası Emin Serim.

Üçüncü nesil olmak ve dedenizden babanıza oradan size geçen bir işi sürdürmek nasıl hissettiriyor?

Asırlık bir müessesenin başında olmak sorumluluk istiyor. İşkolunu değiştirmeden 90 küsur senedir aynı işi yapabilmek de sevgi ve gönül işi. Özellikle dedemi ve babamı tanıyan müşterilerimize hizmet etmek çok büyük bir mutluluk.

Üniversitede İngilizce Öğretmenliği okumuşsunuz. Öğretmen olmayı düşündünüz mü?

Bir asrı geçkindir ticaret ile geçinen bir ailenin bireyiyim. Babam İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, dedem ise Ankara Sultanisi mezunu. Ben Gazi eğitim fakültesi İngiliz dili eğitimi, iki kız kardeşim de Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık mezunu. Yüksek tahsil insanın ticarette ufkunu geliştirir. Şartlar da öğretmenlik yapmaya müsaade etmedi. Özellikle üniversite yıllarımda, babamın rahatsızlığı beni çok zorladı. Hem okuyup hem dükkanı idare etmek zordu.

Haberin Devamı

‘Koleksiyon babadan miras’

Cleo Skribent ile Rohrer & Klingner gibi markaları Türkiye’de temsil etmeye nasıl karar verdiniz?

Çocukluğumdan beri Alman ekolü çok ilgimi çekmiştir. İş disiplini ve kalite anlayışı nedeniyle birçok sektörde olduğu gibi kırtasiye sektöründe de Almanya lider konumda. Bu nedenle Almanya ile çalışmak hedefimdi. Dediğiniz gibi iki Alman firmasının Türkiye distribütörlüğünü yapıyoruz. 12 Alman firmasından da ithalat yapıyoruz. Distrübütörü olduğumuz Cleo Skribent birçok ürünü el işçiliği ile imal ediyor ve yüksek kaliteli kalemler üretiyorlar. Malzeme kalitesinden taviz vermedikleri için fiyatları maalesef ülkemiz standartlarının biraz üzerinde. Buna rağmen, Cleo Skribent markasında güzel bir ivme yakaladığımızı düşünüyorum. Cleo Skribent kullananlar, dolmakalem konusunda sağlam bilgileri olan zevk sahibi insanlar. İşimiz kültür ve eğitim ile doğru orantılı. Dolayısıyla müşterilerimizin çoğunluğu mesleklerinde uzman eğitimli bireyler.

Rohrer & Klingner de 1892’den beri faaliyet gösteriyor ve dünyada sadece mürekkep üreten birkaç firmadan biri. Litografik baskı konusunda da uzmanlar. Dolmakaleme uygun demir mazı mürekkebi üretebilen tek firma olduğundan dünyaca ünlüler. Ayrıca firmanın Dokumentus isimli mürekkebi de DIN-ISO standartlarına uygun dünyanın ilk arşivlik dolmakalem mürekkebidir. Rohrer & Klingner’in temel önceliği kalemin sağlığıdır. Bu yüzden moda olan eğilimlerden uzak durmayı tercih eder kendi formülleri ve kendi renk tonlarının dışına çıkmazlar. Mürekkebi ışıktan koruyan kahverengi cam şişelerinin tasarımı bile gösterişten uzaktır.

‘Meraklısı ekmeğinden keser kaleme, mürekkebe verir’

1936-1938 dönemi Kayseri Ticaret ve Sanayi Odası üyeleri bir arada. Ayakta soldan ikinci Mehmet Lütfi Serim.

Kayseri’desiniz ama İstanbul’da, Muğla’da, Ankara’da veya Edirne’de oturan kırtasiye meraklıları da sizi tanıyor. Bunu nasıl başardınız?

Rahmetli babam reklama inanmazdı. “En güzel reklam memnun müşteri” derdi. Yıllar içerisinde babamın ne kadar haklı olduğunu bir defa daha anladım. “Kaliteli ürünü hak ettiği fiyatı ile satarsan müşteri seni bulur” derdi. İndirim kampanyaları, satılan malı olduğundan farklı gösteren ışıltılı reklamlar, yılın 365 günü indirim yaptığını iddia eden firmalar devamlılık arz edemeyen popüler kültürün mahsulleridir. Dükkanda satış ile semt pazarında satış çok farklı sistemler. Pazarlık pazarda olur. Bu yüzdendir ki fiyat konusunda anlaşmaya pazarlık ismi verilir. Pazarlık ilkeli ve dürüst ticaretin en büyük düşmanı bir şark adetidir. Pazarlık ile alışveriş yapan her müşteri aldanır. Dedem ve babamdan öğrendiğim kadarı ile ne alırken ne de satarken pazarlık etmedim ve faydasını gördüm. Müşteri daima haklıdır gibi popülist yaklaşımlarımız hiçbir zaman olmadı. İşimizi düzgün yaparak müşterilerin haklarını da gözetmeye çalıştık.

Koleksiyonculuğunuzu da konuşalım biraz. Koleksiyon yapmaya ne zaman karar verdiniz, bu konuda meslek gereği ikilemde kaldığınız
oluyor mu?

İlk dolmakalemim rahmetli babamın bana hediye ettiği Waterman marka bir dolmakalemdir ki hâlâ kullanıyorum. Koleksiyon fikri de babadan miras. Babam “oğlum sakın sattığın malın koleksiyonunu yapma“ derdi ama kendisi de kalem biriktirirdi. Özellikle dedemin kalemlerine gözü gibi bakardı. Sonra anladım ki kalem sevdası karşı konulmaz bir merak imiş. Satmak için aldığım nadir kalemleri alırken hep kendime söz veririm koleksiyonuma koymayacağım diye ama pek de başarılı olamam. Bu konu en mustarip olduğum konu. Hatırı sayılır paralar verip daha sonra kaleme kıyıp satamamak pek hoş olmuyor. Eğer satınca üzüleceksem kesinlikle piyasaya çıkarmıyorum. Kendimde mi kalsa satsam mı diye hiç kararsızlık
yaşamam. Koleksiyonumun eksiği ise ne pahasına olursa olsun alırım.

‘Meraklısı ekmeğinden keser kaleme, mürekkebe verir’

‘Meraklısı ekmeğinden keser kaleme, mürekkebe verir’

Günümüzde dükkan biraz küçülse de aynı yerde faaliyetine devam ediyor.

‘Alman değilse almam’

Koleksiyon için çizdiğiniz bir çerçeve var mı?

Benim koleksiyon aralığım 1930- 1965 arası. Önceliğim de Alman kalemleri. Alman değilse almam. (Gülüyor.) Nadiren de olsa İngiliz ve Fransız kalemleri de alıyorum.

Dolmakalem sizin için ne ifade ediyor, diğer kalemlerden farkı nedir?

Dolmakalem kültür ve eğitim demektir, kültürel bir sınıf demektir. Bence bu sınıf paranın ulaşamadığı tek mecradır. Dolmakalem fikirdir, duruştur. Doğaya saygılıdır. Tarih bilincidir. Naziktir. İlgi alaka ve sevgi ister. Ruhu vardır. Dünya klasiklerinin bir çoğu dolmakalem ile yazılmıştır. Tükenmezkalem ise tüketir. Doğaya zarar verir. Nezaketten anlamaz. Popüler kültürü sever ve günlük yaşar. Faydası bittiği zaman da kaldırılır atılır.

“Kırtasiye meraklısının milliyeti yoktur” demişti bir arkadaşım. Sizce de kalem ve mürekkepseverlerin ortak zevkleri vardır, benzer insanlardır diyebilir miyiz?

Bu düşünceye katılmıyorum. Milletlerin sosyal ve tarihsel hikayeleri meraklarını ve zevklerini büyük oranda etkiliyor. Dünyada yazı gereçlerine yön veren iki önemli ülke var, Almanya ve Japonya. Bu iki milletin tarihleri ve sosyal yaşantıları incelendiğinde konu daha iyi anlaşılır. Yakın Şark’ta kırtasiye ve kaleme tek meraklı ülke vardır o da İran’dır. Sebebi yine tarihidir. Ülkemiz ise maalesef kırtasiye konusunda bir hayli zayıf fakat bir avantajımız var. Ülkemizin kalemseverleri çok sağlam meraklılardır, zor şartlar altında bile hobilerine bütçe ayırırlar. Meraklısı gerekirse ekmeğinden keser kaleme mürekkebe verir. Kalemseverler o yüzden sağlamdır, vefalıdır, hatır bilir gönül bilir. Dezavantajımız ise kırtasiye sektöründe satıcı, ithalatçı ve imalatçı kesiminin büyük bölümünün bu işe gönül vermiş insanlar olmaması. Kırtasiye arzı ve talebindeki en önemli unsur eğitim ve kültür, maddiyat ikinci planda gelir.

‘Meraklısı ekmeğinden keser kaleme, mürekkebe verir’

Dünyanın ilk sertifikalı arşivlik dolmakalem mürekkebi 

‘İyi bir dolmakalemle başlayın’

Dolmakalem kullanmak isteyenler için önerileriniz var mı?

Kötü bir kalem ile başlamasınlar. Belirli bir bütçe ayıramıyor veya ayırmak istemiyorlarsa lütfen tükenmezkalemle devam etsinler. Kötü bir dolmakalem ile başlayıp sonra kalemden soğumasınlar. “Başlangıç seviyesi dolmakalemi” tabirine de sadece gülüp geçiyorum. Dolmakalemden bir roller kalem
olmasını beklemesinler lütfen.

Bildiğiniz gibi son yıllarda ışıltılı mürekkepler çok popüler oldu, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Üzerine basa basa rica ediyorum, bu tip ışıltılı, parçacıklı kımıl kımıl mürekkepleri lütfen dolmakalemde kullanmayınız. Dolmakaleme acıyınız. İlle de ışıltılı mürekkep ile yazmak istiyorsanız lütfen bu arzunuzu divit ile gideriniz. Hoş, bu mürekkepler sayesinde bol miktarda dolmakalem temizleme sıvısı da satıyoruz. (Gülüyor.)

Işıltılı mürekkepleri temizlemek çok zor oluyor sahiden. Peki sizin en sevdiğiniz kalemler, defterler, mürekkepler neler?

En sevdiğim dolmakalem, sorun çıkarmayan, akıtmadan, kağıtla kavga etmeden yazan kalemdir. Bir dolmakalemin iyi olması için pahalı olması gerekmez. Fakat her zaman tercihim altın veya paladyum uçlardır. Mürekkepteki seçimim, kalemin kapağı açık kalsa da uçta kurumayacak, yazıldıktan sonra hemen kuruyacak, kaleme zarar vermeyecek ve kalemin içerisinde sakızlaşmayacak mürekkeplerdir. Kağıt olarak özellikle İsveç ve Avusturya kağıtlarını severim
ama ne acıdır ki bu kağıtları ülkemize getirip satmak yeterli bir pazarı olmadığı için hemen hemen imkansız.