Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Eğitimci İsmail Toluay, çevresinde özellikle kalemlere olan tutkusuyla tanınıyor. Çeşit çeşit, renk renk kalemleri var. Ancak Toluay aynı zamanda bir saat, kitap ve dolmakalem koleksiyoncusu ve tamircisi...

İsmail Toluay başarılı bir eğitimci, aynı zamanda saat, kitap, dolmakalem koleksiyoncusu ve tamircisi. En önemli özelliği meraklarını kendine saklamayıp başkalarına da sevdirebilmesi

İsmail Bey, yazı araç gereçlerine ve özellikle dolmakaleme olan merakınız ne zaman başladı?

Aslında öğrencilik yıllarımdan beri yani ortaokul, lise zamanından beri kaleme karşı merakım var. Tabii direkt bu dolmakalem olarak başlamadı. Cebimde çok sayıda kurşunkalem, versatil kalem taşımaktan keyif alıyordum. Hatta bazı kalemleri kesip küçük boy cep kalemi olarak kullanıyordum. O zaman şeffaf Atlas kalemleri popülerdi. Hatta o zamandan beri duran kalemlerim var.

Haberin Devamı

Bir koleksiyonun temelleri böyle atılıyor galiba.

Sahip olmak bir zevk meselesi sahip olduğunu ileriye taşımak ayrı bir zevk. Bir de sahip olup kullanabilmek. Sadece bir koleksiyon yapıp aman artık bunlar dokunulmaz nesneler gibi değil de kalemin güzelliğinin farkına varmak önemli. Hem günlük hayatta işe yarayan hem de koleksiyon değeri olan şeyler bunlar. Kalem aynı zamanda bir kültür taşıyıcısı. Bir öğrencim böyle demişti. Bu çok bence değerli bir tanım.

‘Aradığım şey bu dedim’

Peki siz dolmakalemle nasıl tanıştınız?

O dönemde Scrikss vardı diğer markalar ise çok yaygın değildi. Ödevlerin hep elle yazılması gerekiyordu böylece dolmakalem kullanmaya başladım. Üniversite yıllarında Cross ve Scrikss’in farklı modelleri derken öğretmenlikle birlikte daha çok edindim. Başlangıçta etrafımda kalemle ilgilenen kimse yoktu. Kendi kendime arıyordum. Zaten benim seyahat saatleri ve belirli konularda kitap toplama merakım vardı. Dolayısıyla aslında bu toplama, biriktirme merakı dolmakalem dünyasının genişliğini gördükten sonra bir anda gelişti. Tam da benim aradığım şey buymuş, dedim. Bence saatlerle dolmakalem arasında bir benzerlik var. Saat tek başına bir obje olmanın ötesinde biraz ilgilenince çok ayrı bir dünyanın parçası. Dolmakalem de öyle. Bir kalemde ne var ki diyenler olabilir. Yerine göre bir kalem 30 parçadan oluşabiliyor. Eski bir Sheaffer mesela söktüğün zaman 30 parça çıkabiliyor karşınıza. Zaten çok basit bir saatte ancak o kadar parça vardır.

Haberin Devamı

Öğretmenliğin merakınıza katkısı oldu mu?

Önce internet üzerinde daha sonra yurtdışı seyahatlerimde bilgimi ilerlettim. Dolmakalem kullanmanın en büyük zorluklarından birisi nedir? Çevrenizdeki insanların garipseyen yaklaşımları oluyor. Ben onu şöyle çözüyorum, dolmakalem sevgisini aşılıyorum, böylece herkes dolmakalem sahibi oluyor. Onlarca arkadaşım var, öğrencim var, öğretmen arkadaşlarım var bu sevgiyi aşıladığım.

Şimdi yöneticilik yapıyorum, okul müdürüyüm. Görev yaptığım okulda şu anda öğretmen arkadaşların tamamına yakınının dolmakalemi var. Hatta arıza yaptığı zaman bana getiriyorlar. Önceden hiç dolmakalem diye bir şey bilmeyenler vardı içlerinde. Bir de şu çok güzel oluyor okulla bağlantılı olarak. Öğrenciler elimde kalemi elimde görüp “Hocam bu nedir?” dedikten sonra kaleme merak sarıp dolmakalem kullanmaya başlaması ki işin eğitim tarafında, öğretmenlik tarafında o çok büyük keyif. Ayrıca dolmakalemin korkulacak bir şey olmadığını görmeleri mutlu ediyor.

Haberin Devamı

Dolmakalem çağdışı bir nesne gibi görülüyor galiba.

Çok eski artık böyle arkaik dönemden kalmış bir nesne, kullanan da kenarda kalmış bir insan gibi. Dediğim gibi ben bu durumu sevdirerek çözdüm. Bir diğer konu da dolmakalem seven ve kullanan için başka bir kişinin o kalemi kullanma girişimi. Çünkü dolmakalemi bilmeyen biri kullandığı zaman çok vahim arızalara, hasarlara sebep olabiliyor. Ancak mutlaka kimsenin hevesini kırmamak için de herkesin kullanabileceği evsafta bir dolmakalemi hazır bulunduruyorum.

Umumiyetle de bu Parker Vector oluyor. Çünkü günlük kullanımda en dayanıklı kalem diyebilirim. Öğrencilere de tavsiye ediyorum. Çünkü fiyat olarak da makul. Bir de orta (medium) ucu özellikle çok rahat. Takılması yok, kullanımı kolay. Kapağının kazara açılma ihtimali yok. Kartuşla da kullanıldığı için pratik. Kaweco da ideal.

Öğrenciler nasıl bir kalem almalı?

“Paranız varsa bile sakın pahalı kalem almayın!” diyorum. Neden? Çünkü öğrenci, kaybedince üzüleceği bir şey olmasın rahat kullansın. Bazıları “annemle babamla konuştum pahalı bir kalem alacağım” diyor “Yok pahalı kalemi alma onu ilerde alırsın. Şimdi ucuz al, düşürürsün, kaybedersin ki öğrencilik hayatında olağan bunlar. Hatta benim Senator marka kesik uçlu bir kalemim vardı. Hatta kesik uçlu tek kalemimdi. O da liseden beri duruyordu bende. Onu bir öğrencime hediye ettim. Verirken de hiç tereddüt etmedim.

‘Hadi hayata döndürelim’

İçiniz hiç sızlamadı mı?

Hiç sızlamadı. Onda şöyle bir durum var ki koleksiyon yapan herkeste bilmiyorum var mı o duygu, bazen bazı şeylerin o kişide olması sende olmasından daha büyük keyif verebiliyor. Evet ben sahip olmak istiyorum ama senin sahip olman daha iyi bir şey. O kalemi halen kullanıyor bildiğim kadarıyla öğrencim. Ve o öğrencimde şu anda bayağı bir dolmakalem merakı oluştu. Kalem alıyor değişik mürekkepler alıyor.

Şuna hiç şahit olmadım; onlarca öğretmen arkadaş olsun veya diğer başka arkadaşlarımdan veya öğrencilerimden ki bu öğrencilerime ortaokul da lise de dahil yani ortaokul biraz uzak gibi düşünülüyor ama dolmakalem bir şekilde bu vesileyle başlayıp da sonra vazgeçene hiç rastlamadım.

Bir kalem verdiğiniz kişi o noktada kalmıyor.

Kalmıyor. Devam ediyor. Bir öğretmen arkadaşımız Platinum’un Plaisir modelini aldı. Almasına da ben vesile olmuştum. Bir gün bir sürü dolmakalemle geldi okula. Bende her renk mürekkep, herhalde 60-70 çeşit farklı renk var. Hepsine ayrı renk çekelim dedim. Kişi bir anda dönüşüyor. Bir yerlerden kalem çıkıyor, hemen getir onu kazandıralım, hayata döndürelim diyorum. Hatta bir öğretmen arkadaşımın Pelikan 100’ü vardı eski, hediye gelmiş. Konuşurken getirin bakayım, dedim. Maalesef penseyle zorlanmış pistonu tahrip olmuş. Tamir etmek gerekti. Kimileri de bilmiyor kalemin tamir edilebileceğini.

Ben de çok sevdiğim arkadaşlarıma Lamy Safari hediye ederdim.

Safari renk konusunda özellikle iyi. Hediye olarak çok ideal ama “medium” (orta) uç olacak “fine” (ince) değil. Yeni başlayanlar için ince uç sıkıntılıdır. Kalemin nasıl kullanılması gerektiğini de anlatıyorum. İlk denemede hüsrana uğrayan insanlar oluyor çünkü çok kötü bir kağıda bastırarak yazıp ucu bozabiliyor.

Bilmeyenler tükenmezkalem gibi bastırarak yazmaya çalışıyor.

Çünkü yıllarca tükenmezle yazmış bir de tükenmezin de iyisiyle değil kötüsüyle yazmış o yüzden böyle davranıyor. Bir gün arkadaşıma Pelikan 120 dolmakalemi vermek zorunda kaldım karşılıklı bir yazışmamız vardı. Ucunu çok bastırdı, bir şey diyemedim o an sadece “ah!” dedim içimden. Yıllar sonra söyledim o durumu. Sonra bayağı bir zahmetle tamir oldu. Böyle şeyler olabiliyor.

Okuyan yazan bir kesim de dolmakalemden uzak duruyor.

Bir, bilmiyor. İki, dolmakaleme mürekkep çekmek zor geliyor akar diye. Üç, dolmakalem çok pahalı diyor. Cebimde nasıl taşıyacağım, gibi sorular da var. Bir, dolmakaleme mürekkep çekmek kolay bir iş. Çok problemse kartuş var. Hem de artık istediğin renk, eskisi gibi değil. İki, dolmakalem için çok büyük paralar harcamaya gerek yok. Çok küçük paralara çok kaliteli dolmakalem bulunabiliyor. Hatta çok eski bir kalemi çok komik rakamlara alabilirsin.

‘Kalem aynı zamanda bir kültür taşıyıcısıdır’

‘Kalem aynı zamanda bir kültür taşıyıcısıdır’

‘Kalem aynı zamanda bir kültür taşıyıcısıdır’

‘Kültürü sevmekle ilgili’

Kırtasiye gezerken gündeminiz oluyor mu?

Bir kırtasiye gördüğüm zaman nerede olursa olsun muhakkak giriyorum. Hani o kırtasiye bana yarar bir şey olmayacağını tahmin etsem bile giriyorum. Çünkü bazen şöyle durumlar oluyor. Öğrencilere hediye etmek için kurşunkalem alıyorum. Mesela Fatih marka çok güzel kalemler var. Onlar her yerde pek denk gelmiyor. Mesela Erzincan’da bir sürü bulmuştum hepsini aldım. Müzelerin hediyelik eşya kısımlarını da severim kalem ve silgi toplarım. 

İngiltere’de çok inanılmaz hediyelik eşya var, London Transport Museum’da öyle şeyler var ki yani gündelik hayatta kullanılacak şeyler sadece turistlere yönelik de değil orada yaşayanlar da alıyor. Ulaşımla ilgili şimdi mesela burada İETT’nin bir şeyi bir çantası olsa mesela severek satın alır kullanırım. Bu bir şehri, kültürü sevmekle ilgili bir şey.

Kalem alırken neye dikkat ediyorsunuz?

Genellikle bir modelin farklı renklerini topluyorum. Başlangıçta bilmeden alıyordum. Daha sonra mesela Sheaffer Imperial bende çok olunca bütün renklerini tamamlamaya çalıştım. Japon kalemlerine de ilgim var. Özellikle Sailor, Pilot ve Platinum. Takımlar ve seriler oluştu. Ancak daha çok Sheaffer Snorkel ve Parker Duofold topluyorum. Özellikle 1950 öncesine, nadir bulunan renklere, desenlere ve komplike kalemlere meraklıyım. 

Bakımı nasıl yapıyorsunuz?

Belli süre kullanmayacaksam yıkıyorum ılık suyla güzelce. Sökerek temizliyorum. Eğer sökebileceğim kolay bir kalemse mutlaka söküyorum. Mesela Pelikan, zaten vidalı kolay sökülüyor. Bazı solüsyonlar da var özellikle koyu renk mürekkepse temizliği kolaylaştırıyor. İyice temizleyip ondan sonra üzerini de parmak izi kalmayacak şekilde temizleyip yerine kaldırıyorum.

Dolmakaleme düşkün olanlar genellikle giyime kuşama da özen gösteriyor. Siz de öyle misiniz?

O gün yanıma aldığım dolmakalemin rengine göre giyindiğim oluyor. Mesela turuncu kalemi turuncu kravatla eşleştiririm, saate turuncu kordon takarım hiç üşenmem yani o konuda.

‘Kalem aynı zamanda bir kültür taşıyıcısıdır’