Sadece ucu için 105 aşama gerektiren Montblanc Meisterstück 149 modelinin fabrikada 18 tonluk basınç altında başlayan ve ses geçirmeyen bir
odada iyi bir kulağa sahip olması istenen çalışanların elinde biten kalite kontrol öyküsü.
Bazı güzellikler işbirliği sonucu ortaya çıkar. Alman teknisyen August Eberstein 20. yüzyılın ilk yıllarında sızdırmazlık teknolojisine sahip üstün nitelikli yazı gereçleri serisi oluşturmak için Hamburglu girişimciler Alfred Nehemias ve Claus Johannes Voss ile işbirliği yapmıştı. Bu güç birliğinden doğan Montblanc, çağının en önemli markalarından biri oldu ve öylesine kaliteli işlere imza attı ki dokunduğu herkeste bir iz bıraktı. Mesela efsanevi ve ikonik bir kalem dendiğinde hemen her kalemsever hiç düşünmeden ilk sırada efsanevi Meisterstück 149’u sayar. (Bu tombul siyah kalemi bir görenin bir daha unutması zordur.)
Mart başında Montblanc firmasının yeni kreatif direktörü olarak göreve başlayan Marco Tomasetta (daha önce Prada, Louis Vuitton ve Givenchy'de çalışmış) verdiği ilk demeçte aynı şeyi düşündüğünü söylüyor: “İkon oluşturmak çok zor. Belki sadece dört markanın
gerçekten ikonik bir sembolü vardır.”
Meisterstück, Almanca “başyapıt” veya benim daha çok sevdiğim deyişle “şaheser” demek. Boşuna böyle isimlendirilmemiş, Meisterstück 149 kendi başına markanın bütün tasarım kodlarını bünyesinde toplayan güçlü bir yazı aracı. İlk olarak 1924'te Hamburg'da piyasaya çıkan Meisterstück 149, neredeyse bir asırdır sanatçılar, bilim insanları, devlet adamları ve iş insanları için gerçek bir dost oldu.
Bir kalemi diğerlerinden ayıran ve değerini belirleyen ayrıntılardan ilki tasarım olsa da ikincisi her zaman işçilik yani emektir. Montblanc Meisterstück 149’un yumuşak hatlara sahip tasarımının sadece ucu (bütün diğer Montblanc uçları gibi) ilk aşamada 35 adımdan geçip şekillendiriliyor. Her Montblanc ucu, 14 veya 18 ayar altından el yapımıdır. Önce 18 tonluk basınçla ucun silueti altın plakada basılıyor ve şekillendirme süreci başlıyor. Ucun kağıda değen sert iridyumdan oluşan en uçtaki kısmına sekiz standart genişlik ve boyuttan hangisi yapılacaksa ona göre zanaatkarlar tarafından elle biçim verilmesi ise başka bir süreç.
Ardından doğal reçineden gövdeye monte edilmesi ve test aşamaları için 70 adım daha gerekiyor. Son montaj ve ayar işleminden sonra her ucun kaliteli yazım deneyimi sunduğundan emin olmak için kapsamlı bir yazı testinden geçiyor. Son kalite testi ise ses geçirmeyen bir odada yapılıyor. İyi işiten kulaklara sahip çalışanlar kağıdın üzerinde kayan ucun çıkardığı ses dikkatle dinliyor. Yalnızca kağıdı yırtmayan, takılmayan ve kesintisiz ses çıkaran uçlar bu testi geçebiliyor.
Bilindiği gibi Montblanc ismini Avrupa'nın en yüksek dağı “Mont Blanc”dan almış. Her Montblanc kaleminin kapağında görülen yuvarlak uçlu beyaz yıldız figürü, dağın tepesindeki beyaz kar örtüsünü temsil ediyor ve her dolmakalemin ucunda yazan “4810” dağın metre cinsinden yüksekliğini gösteriyor. Daha az bilinen konu ise bu kaleme neden 149 dendiği: Montblanc standartlarına göre “1” sayısı ürün hattını simgeliyor. Bir numaralı ürün hattı ise Meisterstück, “4” ise dolum mekanizmasının kodu, yani pistonlu dolum mekanizması anlamında, son olarak “9” da ucun boyutunu (en büyük boy) gösteriyor.
Yılın saati: MoonSwatch!
Hayalinizdeki saati düşünün. Diyelim ki 1969’da Ay’a giden ilk astronotların bileğinde bulunmuş bir saat olsun. Kusursuz bir tasarıma, sağlam ve ömürlük bir mekanizmaya sahip olsun. Aradan geçen bunca yıla rağmen güzelliğinden bir şey kaybetmediği gibi her zaman değerli olsun. İşte Omega Speedmaster Professional böyle bir saat.
Herkesin hayalini süslüyor ama herkesin bileğinde ol(a)mayan efsanevi bir saat kendisi. Şimdiki değeri 120 bin lira civarında. Dolayısıyla taklidi çok. Ama taklitler adı üzerinde taklit, en iyisi bile berbat, çünkü sahte. Ancak diyelim ki biri geldi ve “işte o hep hayal ettiğin saat 4 bin liraya satılıyor” dedi. Ne yaparsınız? Geçtiğimiz perşembe sabahı çoğu saatsever işte böyle bir güne uyandı. Gerçi ambargolu bir haberdi ama kendini tutamayan biri daha önceden müjdeyi vermişti bile, meraklılar bekliyordu.
Peki ama kim 120 bin liralık saati 4 bin liraya satar? Elbette kimse öyle bir şey yapmıyor, mesele başka. Dünyanın en köklü saat üreticilerinden Omega aynı grupta bulunan Swatch ile işbirliği yaptı ve orijinal Speedmaster Professional, güneş sisteminden ilham alan 11 yeni yorumla ortaya çıktı. Saatler renkli, canlı ama detaylar korunmuş, hatta bezeldeki 90 rakamının üstündeki noktadan cam üzerindeki herkesin bilmediği o minik “s” harfine kadar her şey yerli yerinde.
Koleksiyonda, her biri güneş sistemimizdeki bir gezegeni, yıldızı veya uyduyu temsil eden toplam 11 MoonSwatch modeli bulunuyor. Her modelde kasa arkasındaki pil kapağında ilgili gök cisminin bir görseli var ve Swatch’a özgü biyoseramik (üçte ikisi seramik, üçte biri hintyağı bazlı plastik alaşım) malzemeden imal edilen her kasanın rengi de farklı: Güneş için sarı, Merkür için koyu gri, Venüs için pembe, Dünya için yeşil, Ay için açık gri, Mars için kırmızı, Jüpiter için haki, Satürn için boz kahverengi, Uranüs için açık mavi, Neptün için mavi ve Plüton için gri-bordo. 26 Mart 2022 günü hayalleri süsleyen saat belirli noktalarda satışa sunuldu. Cumartesi günü bir ilk yaşandı: Swatch mağazalarında uzun kuyruklar vardı. Ben de Forum İstanbul’da saat 10’da kuyruğa girdim. Hiç ümidim yoktu, çünkü sırada yüzlerce kişi vardı! Meğer baştakiler geceden AVM önünde beklemeye başlamış. İki saat sonra daha sıranın yarısındayken bir görevli gelip stokların tükendiğini söyledi. Yine de sıra bozulmadı, herkes listeye isim yazdırmak
için beklemeye devam etti. En güzel kısmı da koleksiyonun sınırlı üretim olmayışı.