Slavia Prag deplasmanında UEFA Konferans Ligi defterini kapatan Fenerbahçe, Kasımpaşa karşısına farklı bir kadro ile çıktı. Arda, İrfan Can, Crespo, Zajc ve Berisha ilk 11'de yer alırken, Tisserand, Mert Hakan, Serdar Dursun, Sosa ve Valencia yedek soyundu. Zaten Sosa ve Valencia, Slavia maçının tartışmasız en kötüleriydi...
Futbolda detayların ne kadar önemli ve belirleyici olduğunu kanıtlayan bir golle öne geçti Fenerbahçe. Rossi'nin savunmadan seken ara pasında Zajc nefis bir vuruşla topu ağlara yolladı. Zajc cesaretle vuruş yapmak yerine topu kontrol etmeye kalksaydı hiç şüphesiz böyle bir golü izleyemeyecektik.
Maça hızlı başlayan Fenerbahçe'nin kendi anlaşılmaz standartlarına dönmesi çok uzun sürmedi! Hücumda atak sürekliliği sağlayamayan, orta sahada enerji eksikliği yüzünden oyunu kontrol edemeyen sarı-lacivertli takım kalesinde pozisyonlar görmeye başladı. Kaleci Altay üç pozisyonda çok önemli kurtarışlar yaparak devreyi önde kapatmalarında başrolü oynadı. Berisha'nın kaçırdığı net fırsat ise mental
Eksiklerle başlayalım... Başakşehir'de yeni transferler Pizzi ve Trezeguet statü gereği forma giyemedi. Okaka ve Deniz cezaları, Mahmut da sakatlığı yüzünden takımdaki yerlerini alamadı.
Konyaspor'da statü gereği oynayamayan isim Amilton oldu. Savunmanın lideri Abdülkerim de cezası nedeniyle bu kritik randevuda görev yapamadı. Onun yerini orta saha oyuncusu Musa Çağıran doldurmaya çalıştı.
En büyük eksik ise hiç şüphesiz Ahmet Çalık'tı... Arkasında bıraktığı büyük boşluk asla dolmayacak, yıllar geçse de hatırası sevenlerinin yüreğini yakmaya devam edecek Ahmet'in... Bir kez daha mekanı cennet olsun altın kalpli kardeşimizin...
İlk yarının ortalarına kadar oyunu elinde tutan taraf Konyaspor'du. Youssuf'un kasığından sakatlanıp 22. dakikada yerini Epureaunu'ya bırakması Başakşehir'in işini biraz daha zorlaştırdı. Çok geçmeden Konyaspor'un golü de geldi.
Michalak'ın orta alanda kazandığı topla başladı konuk ekibin geçiş hücumu. Soner merkezden hemen sol kanada aktardı, kaleci Volkan'la karşı karşıya kalan Bytyqi'nin usta işi vuruşunda meşin yuvarlak fileleri
Adana Demirspor-Beşiktaş maçı, hiç şüphesiz son dönemin en heyecanlı, en tempolu ve en keyifli puan kapışmasıydı. Üstelik 120'şer dakikalık yorucu kupa sınavlarından çıkmış olmalarına rağmen iki takım da harika bir mücadele ortaya koydu, izleyenleri futbola doyurdu.
Premier Lig'in dev randevularını akıllara getiren, Şampiyonlar Ligi coşkusunu hissettiren bir müsabakaya tanıklık ettik. Emeği geçen herkesin eline, ayağına, yüreğine sağlık...
Ancak alışık olduğumuz üzere maçtan sonra oyunun güzelliğini değil, yine hakemi konuştuk ve konuşmaya devam ediyoruz. Maalesef hakem Ali Şansalan ve VAR hakemi Sarper Barış Saka kötü bir sınav verdiler ve müsabakanın keyfine gölge düşürdüler. Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak'ın açıklamalarını ve tribündeki davranışlarını tasvip etmek mümkün değil elbette. Fakat maçtan önce yapılan yanlışları ve hakemlerin karşılaşma sırasındaki hatalarını kabullenmek de kolay değildi doğrusu...
Ali Şansalan ilk yarıdaki tüm kararlarında haklıydı. Beşiktaş'ın golü temizdi, Adana Demirspor'un Balotelli ile
Beşiktaş'ın Antalyaspor'la golsüz berabere kaldığı maçtan sonra yayıncı kuruluşta duyduklarımın gerçek olduğuna inanmakta zorlandım!
Güntekin Onay, Feyyaz Uçar ve İlker Yağcıoğlu vardı yayında. Feyyaz Uçar, Teknik Direktör Önder Karaveli'yi açıkça hedefe koyarak, "Beşiktaş kimsenin oyuncağı değil! Takımı yönetenler, kadroyu yapanlar daha dikkatli olmalı" dedi. Uçar'a destek veren Güntekin Onay ise Josef, Ghezzal ve Larin'in yedek soyunması üzerinden Önder hocaya yüklendi. Karaveli'nin bu aşamada oyuncu değil, maç kazanmayı hedeflemesi gerektiğini ifade etti...
Önder Karaveli maçtan sonra canlı yayında Josef, Ghezzal ve Larin'in neden 11'de olmadıklarını tek tek anlattı. Malatya maçında sakatlanan Josef'in Antalya kampında yer almadığını, Ghezzal'ın kampta sakatlanıp, İstanbul'a dönmek zorunda kaldığını ve milli maçtan dönen Larin'in takımla sadece bir idmana çıkabildiğini gayet net izah etti. Koşullar yüzünden sistem ve oyuncu tercihlerinde değişiklik yaptığını belirtirken, bu futbolcuların şimdiye kadar genelde 11'de
Süper Lig’in lideri Trabzonspor, son 5 maçını kazanan Kasımpaşa’yı Edin Visca’nın tek golüyle avladı, şampiyonluk koşusunda hata yapmadı: 1-0.
Son maçta Galatasaray’ı deplasmanda deviren ve yeniden havasını bulan bordo-mavili takım kritik maça iştahlı başladı. Cornelius’un pasını alan Dorukhan topu Visca’ya aktardı. Bosnalı yıldızın 6. dakikadaki dönerek vuruşunda üst direğin altına çarpan top ağlarla kucaklaştı: 1-0.
12’de Cornelius, Ertuğrul’la karşı karşıya pozisyonda aşırtma vuruşla topu ağlara göndermek istedi ancak meşin yuvarlak auta gitti. 19’da Eren yakın mesafeden plaseledi, Uğurcan geçit vermedi. 20’de Travnik sağ çaprazda önemli bir şans yakaladı ama istediği vuruşu yapamadı.
45+1’de Cornelius ile Ertuğrul’un sahip olamadığı top Nwakaeme’nin önünde kaldı. Nijeryalı yıldız topu Cornelius’a aktarmakta çok geç kalınca araya giren Eren tehlikeyi uzaklaştırdı. 45+3’te Kasımpaşa, Ahmet’le gole çok yaklaştı ama Denswil müthiş bir müdahaleyle topun ağlara gitmesine izin
Malumunuz 3 Temmuz süreci Fenerbahçe Kulübü'nün mutlak zaferiyle sonuçlandı. Yargıtay kısa süre önce incelemesini tamamladı, beraat kararlarını onadı ve konu resmen kapandı.
Soruşturmayı başlatan, hukuka aykırı biçimde yürüten, kararları veren ne kadar polis, savcı ve hakim varsa hepsi fetö mensubuydu, süreç içinde tek tek ispatlandı. Fetö'nün medyadaki maşaları da dahil olmak üzere bu isimlerin tamamına yakını tutuklandı veya yurt dışına kaçtı.
Fenerbahçe Kulübü ise dimdik ayakta, 2010-2011 şampiyonluk kupası da müzede taş gibi duruyor, isteyen herkes ziyaret edebilir...
2010-2011 ile ilgili garabet nihayet sona erdi ama 1959 öncesi şampiyonluklara dair umutlu bekleyiş sürüyor.
Fenerbahçe Kulübü söz konusu şampiyonluklarla ilgili ilk adımlarını eski başkan Aziz Yıldırım döneminde atmıştı. Başkan Ali Koç da çok kapsamlı bir inceleme ve araştırma sonunda tüm belgeleri topladı, Türkiye Futbol Federasyonu'na 9 şampiyonluk için resmi başvurusunu yaptı.
TFF Başkanı Nihat Özdemir 24 Mayıs
İsmail Kartal tarafından Antalyaspor - Fenerbahçe maçının 63. dakikasında oyundan alınan Mesut Özil'in şaşkınlık içinde yedek kulübesine dönüp, "Ben mi çıkıyorum!" diye sormasını mutlaka görmüşsünüzdür. O sırada oyun golsüz devam ediyordu ve Mesut'un yanı sıra Rossi'nin de kenara çağrılması herkes için sürpriz oldu. Son yarım saate girilirken Muhammed ve Nazım'ın sahaya sürülmesi de bir o kadar beklenmedik bir hamleydi fakat asıl şaşırtıcı olan Mesut'un o kadar çok şaşırmasıydı...
Mesut Özil tam bir yıl önce Arsenal'den bedelsiz geldi. Yıldız oyuncunun transferi doğal olarak büyük heyecan ve umut dalgası oluşturdu. Arsenal'de uzun süre şans bulamadığı için geldiğinde hiç hazır değildi. Fiziksel açıdan toparlanması uzun süre alırken, ayak bileğinden 1.5 ay süren ciddi bir sakatlık da yaşadı ve geçen sezonu 10 maçta 1 asistle kapattı.
Mesut Özil bu sezon Vitor Pereira ile zaman zaman problem yaşasa da 22 resmi maçta 8 gol, 2 asistlik performans sergiledi. Geride kalan 1 yılın genel
Fenerbahçe Yönetimi, Vitor Pereira ile yolları ayırdıktan tam 23 gün sonra İsmail Kartal'ı göreve getirdi. Oysa Joachim Löw veya onun çapındaki bir teknik direktörün böyle bir takıma sezon ortasında gelmeyi kabul etmeyeceği çok netti ama tam 23 gün kaybedildi. Löw ile daha önce temas kurulsa çok farklı bir yol haritası çizilir, Pereira sonrası İsmail Kartal hemen işbaşı yapabilirdi.
Son 23 günde çok şey buharlaştı... Şaka gibi ama 1 saat 9 kişi oynayan Karagümrük'ü yenemedi Fenerbahçe! Bu maçtaki oyun ve takımın ruh hali, dibin dibiydi bence. Son 25-30 yılda daha kötü, daha kimliksiz ve daha boş vermiş bir Fenerbahçe izlediğimi hatırlamıyorum.
İkinci olarak tribünlerin sabrı taştı... Başkan Ali Koç ve yönetimi her maçta haklı olarak istifaya çağrıldı.
Obradovic, "En son umutlar ölür" demişti ama Başkan Koç yönetimindeki 3.5 yılda bırakın kupaları, şampiyonlukları falan geleceğe dair elde umut bile kalmadı...
Fenerbahçe taraftarı yıllardır tükenmişlik sendromu yaşıyor. Ne