Milliyet Skorer'de 4 Nisan'da yayınlanan görüşlerimi arzu edenler buradan okuyabilirler:
https://www.milliyet.com.tr/skorer/levent-kalkan/lowu-mutlaka-getirin-baskan-6730922
Kayserispor'u deplasmanda 4-0 yenen Fenerbahçe'nin Galatasaray'la oynayacağı derbi maç öncesi yayınlanan yazıda, Başkan Ali Koç'a yeni sezon için Joachim Löw'ü göreve getirmesi çağrısı yaparken özetle şunları ifade etmiştim:
"Sayın Başkan Ali Koç... Jorge Jesus ve Niko Kovac'ı unutup, Joachim Löw'le mutlaka anlaşın. Asla bir riske daha girmeyin, Löw'ü tüm ekibiyle birlikte göreve getirin, anahtarları teslim edin..."
Benim Löw'le ilgili görüşlerim değişmedi ancak Fenerbahçe rotasını büyük ölçüde Jorge Jesus'a çevirdi. Başkan Ali Koç'un Jesus'la Portekiz'de yaptığı gizli görüşmenin fotoğrafı geçtiğimiz günlerde sadece Milliyet'te yayınlandı.
Tablo ortada; Löw işi artık çok zor, şu an tek hedef olan Jesus'la maddi konularda anlaşma zemini aranıyor. Dünyaca ünlü Portekizli teknik adam, Başkan Koç'un
Ekranlardaki Beşiktaşlı yorumcuların ve kerameti kendilerinden menkul bazı Beşiktaş muhabirlerinin yoğun baskısına adeta boyun eğerek Önder Karaveli ile yolları ayıran siyah-beyazlı yönetim, Trabzonspor maçı öncesi Valerien Ismael'i göreve getirmişti. Taraftarın önünde statta yapılan antrenman, Trabzonspor maçındaki umut veren futbol ve Alanyaspor karşısında alınan farklı galibiyet, Ismael'e duyulan güveni daha da pekiştirdi...
Giresunspor deplasmanında oyuna hükmeden ve galibiyeti kaçıran taraf Beşiktaş'tı. Ancak Kasımpaşa karşısında alınan 3-0'lık şok yenilgi, 3-4-3 sistemi ve Valerien Ismael'in tercihlerini kısa sürede tartışmaya açtı.
Önder Karaveli döneminde Beşiktaş'ın problemi oyun değil, çok net biçimde tabelaydı. Karaveli ile 14 lig maçında 6 galibiyet, 6 beraberlik, 2 yenilgi alan Beşiktaş, Adana Demirspor maçı dışında puan kaybettiği tüm karşılaşmalarda rakiplerinden daha iyi futbol oynamış ancak genelde Batshuayi engeline takılmıştı...
Önder Karaveli ligdeki 9 maçta 4-2-3-1 dizilişini kullandı. Dört maçta 4-1-4-1'i tercih ederken
Yeni Malatyaspor resmen düştü. Göztepe, Çaykur Rizespor ve Altay'ın ligde kalması da bu saatten sonra mümkün görünmüyor. Olan oldu, geleceğe bakmak, yeni şarkılar söylemek gerekiyor...
Kulüpleri küme düşse de Süper Lig'de kalması gereken birçok futbolcu olduğunu düşünüyorum. Onların bireysel anlamda bu ligden düşmeyi hak etmediğine inanıyorum...
Mustafa Eskihellaç (Malatyaspor): 30 resmi maçta 3 gol, 3 asiste imza atan Mustafa enerjisi ve tehditkar oyun karakteriyle hep dikkat çekti. Henüz 24 yaşında ve ligde kalmayı kesinlikle hak ediyor.
Mateusz Lis (Altay): Polonyalı kaleci, Altay'ın 10. haftadan sonraki paraşütsüz düşüşüne rağmen ayakta kalmaya çalıştı. Yaşı (25) ve boyuyla da (1.92) ideal bir profil çizdi. Seneye Süper Lig'de yer alacak birçok kulüpte banko oynayacak kaliteye sahip.
Eric Björkander (Altay): Tıpkı Mateusz Lis gibi işini iyi yapmaya çalıştı. 25 yaşındaki İsveçli stoperin, Süper Lig'de kalması halinde daha iyi bir performans sergileyeceğini
Fenerbahçe ligdeki son 8 maçta 7 galibiyet aldı. Bu süreçte tek puan kaybı yaklaşık 80 dakika 10 kişiyle oynanan Trabzonspor maçında yaşandı ama o karşılaşmada galibiyeti kaçıran taraf malumunuz sarı-lacivertli takımdı...
Uzun süre sonra favori çıktığı Galatasaray derbisinde rahat bir galibiyet elde eden Fenerbahçe ikinci sırayı da kaptı. Sarı-lacivertli takımda artık herkes geleceğe umutla bakıyor, Şampiyonlar Ligi'ne katılım rüyasının gerçeğe dönüşebileceği konuşuluyor.
Son dönemdeki başarının en büyük pay sahibi kuşkusuz İsmail Kartal oldu. Kadro istikrarının yanı sıra forma adaletini sağlayan Kartal, Fenerbahçe'yi yeniden ayağa kaldırdı, alkışları topladı.
Futbolda başarının anahtarı, oyuncu ve oyun standardını yakalamakta saklı bence.
Önce oyuncu ardından oyun standardını yakalayacaksınız, gerisi çorap söküğü gibi gelir.
Sahaya sürdüğünüz oyuncuların belli bir çizgisi olacak, ne oynayacağını mutlaka bileceksiniz.
Tıpkı Altay Bayındır, Uğurcan Çakır, Fernando Muslera, Kim Min Jae, Marcao, Vitor Hugo, Miguel Crespo, Josef
Fenerbahçe Başkanı Sayın Ali Koç'un Joachim Löw'ü uzun süreli bir sözleşmeyle takımın başına getirmek istediğini bilmeyen yok. Löw ile yaklaşık iki aydır Almanya'da yüz yüze görüşmeler yapılıyor, anlaşma zemini aranıyor.
Türkiye ve Fenerbahçe'ye karşı özel duyguları olan Alman hoca gelmeye sıcak bakıyor ancak talibi çok. Özellikle dünya devi Real Madrid'in Löw'ün peşinde olduğu biliniyor. Carlo Ancelotti'nin koltuğunu Alman teknik adama teslim etmek istedikleri ileri sürülüyor...
Löw gibi dünya çapında bir teknik direktörün birçok kulüpten teklif alması gayet doğal. Teklifleri değerlendirme aşamasında olan deneyimli hocanın en geç 1 ay içinde kararını vermesi bekleniyor. Yani, Joachim Löw yarışında en kritik süreç başladı, Başkan Ali Koç'un bu maçı kazanmak için tüm gücüyle ve enerjisiyle bastırması gerekiyor.
İnsanlık tarihi boyunca hayatın her alanında liderler belirlemiştir toplumların kaderlerini. Futbolda da durum farklı değildir. Zaten futbol hayatın ta
Mustafa Kemal Atatürk, "Bütün ümidim gençliktedir" diyerek, ne güzel söylemiş... Türk gençliğine duyduğu sonsuz güveni, onların her şeyi başarabileceğine dair hissettiği duyguları ne güzel ifade etmiş...
Aynı duygularla gençlerimizin, Türk futbolunun ve kulüplerimizin düştüğü yerden kalkmasında, Avrupa'da yeniden adından söz ettirmesinde en önemli kaldıraç olacağına inanıyorum. Hangi kulübün formasını giyerlerse giysinler, Türk gençlerini izlemekten keyif alıyorum, onlarla gurur duyuyorum... Arda Güler, Muhammed Gümüşkaya, Gökdeniz Bayrakdar, Emirhan İlkhan, Serdar Saatçı, Ahmetcan Kaplan, Ravil Tagir, Emre Demir, Kazımcan Karataş gibi gençlerimizin, Türk futbolunun gelecekteki temel taşları olacağına inanıyorum.
Mümkün olduğu kadar U19 Gelişim Ligi maçlarını da takip etmeye çalışırım. Gençler benim özel ilgi alanıma giriyor, onları izledikçe gelecek için umutlanırım...
Fenerbahçe'nin geçtiğimiz pazar günü Konyaspor'u 2-0 yendiği maçı da
Ara transfer döneminde sessiz sedasız çok önemli bir oyuncu geldi ligimize. Antalyaspor sezon başında Beşiktaş'la ismi anılan Brezilyalı orta saha Fernando'yu bonservis ödemeden 1.5 yıllığına kadrosuna kattı.
Fernando, sezona Ersun Yanal'la başlayıp, Nuri Şahin'le devam eden Akdeniz ekibine tam anlamıyla ilaç gibi geldi. Sezonun ilk yarısını kulüpsüz geçirmesine rağmen eksiklerini çok kısa sürede giderdi, tecrübesi, enerjisi ve yetenekleriyle kırmızı-beyazlı takıma adeta hayat verdi...
Fernando son 7 lig maçında ilk 11'de forma giyerken, Antalyaspor 4 galibiyet, 3 beraberlik aldı, hiç mağlup olmadı. Akdeniz ekibi bu kritik süreçte altın değerinde 15 puanı hanesine yazdırdı, ateş hattından hızla çıkmayı da başardı.
Antalyaspor'u "Fernando'dan önce ve Fernando'dan sonra" diye iki ayrı bölümde incelemekte yarar var. Kırmızı-beyazlı takım, Fernando'nun 14 dakika sahada kaldığı, Çaykur Rize'ye 2-1 yenildikleri 22. haftayı 23 puanla 17. sırada kapatmıştı. Takımın maç başına puan ortalaması 1,04, maç başına gol ortalaması da ilginç bir şekilde yine
Sergen Yalçın, 3 Aralık'ta Kasımpaşa ile deplasmanda berabere kaldıkları lig maçından sonra "buraya kadarmış" diyerek görevini bırakmıştı. Beşiktaş, Yalçın ile 15 lig maçında 6 galibiyet, 3 beraberlik ve 6 mağlubiyet alırken 21 puan topladı. Şampiyonluk yarışına erken havlu atan siyah-beyazlılar o tarihte lider Trabzonspor'un 18 puan gerisinde yer alıyordu...
"Geçici görevle" takımın başına getirilen U19 Teknik Sorumlusu Önder Karaveli ise 13 lig maçında 6 galibiyet, 6 beraberlik alırken sadece 1 kez sahadan yenilgiyle ayrıldı. Beşiktaş, Sergen Yalçın'la ilk 15 maçta 22 gol atıp, 22 gol yemişti. Önder Karaveli ile 13 maçta 20 atıp, 14 yedi...
Siyah-beyazlı takım, Karaveli ile ilk ve tek yenilgisini Konyaspor deplasmanında aldı. Son dakika golüyle kaybedilen şanssız bir maçtı.
Beşiktaş, Adana Demir karşılaşması hariç berabere biten tüm maçlarda galibiyeti kaçıran taraf oldu. Fenerbahçe (2-2), Çaykur Rize (2-2), Yeni Malatya (1-1), Antalyaspor (0-0) ve son olarak Başakşehir maçında Beşiktaş'ın hakkı bir puandan çok daha fazlasıydı. Başka