7 METREKÜP SUYA 49.95 TL İSTENDİ

1 Ağustos 2011

Temmuz 2011’de kullandığı 7 metreküp su için 49.95 TL tahakkuk ettirildiğini belirten Erol Kaya, “Eşimle birlikte şaşırmakla kalmadık, çok incindik. Çünkü, 7 metreküp suyun ücreti 14.49 TL, 2.67 TL de ÇTV ve yuvarlama idi. Tepkimiz diğer toplamlar adı altında istenen 32.79 TL’ye oldu. Ödememiz gereken ücret ise 49.95 TL. Ne demek diğer toplamlar? Neden alınıyor bu para? Açıklanması ve bilgi verilmesi gerekmez miydi? ‘Deli Dumrul’ vergisi gibi düşündük. Acaba biz mi alıngan davrandık? Tokat yemiş gibi olduk. Vatandaşa saygı böyle olmamalıydı. Tüketim bildiriminde ‘bakım ücreti’ 000, ağaç bedeli 000 gösterilmiş. Daha önceden bir borcum da yok. Komşularımdan da aynı miktarda su kullananlara 32.79 TL eklenmiş.

Ücretsiz takılmalı
Az su kullananlara biraz daha düşük ekleme yapılmış, anlamadım. Bazı dairelere ise ekleme yapılmamış” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Karşıyaka 1819/Cengiz Kocatoros Sokak No:69 numarada oturuyorum. 75 yaşındayım, adam yerine konulmayı bekliyorum. Daha sonra öğrendim ki, su sayaçları değiştirilmiş. İyi de, usül ve üslup böyle mi olmalıydı? ‘Herkes kendi kesesinden yesin içsin, saltanatım var benim’ zihniyeti ile belediyecilik yapılıyor.

Yazının Devamı

Bu rezilliği daha ne kadar çekeceğiz?

29 Temmuz 2011

Kemalpaşa’da 21 YIL ÖNCE YAPILAN asbestli su boruları yerine basınca dayanıklı ve 100 yıl ömürlü polietilen borular döşeniyor.



Halkın sorunlarıyla ilgili 17 yıldır yönettiğim köşemde en az beş kez dile getirdiğim Kemalpaşa ilçesindeki asbestli su borularının değiştirilmesi isteği, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İZSU yönetimi tarafından sonunda kabul gördü. Geçen yıl başlatılan su boruları değişim işlemleri halen devam ediyor. Ancak düzensiz, özensiz ve geciktirilen çalışmalar nedeniyle Kemalpaşalılar isyanda. Üç aydır köşemizin telefonlarına aktarılan şikayetlerde okurlarımız; toz toprak içinde kaldıklarını, delik deşik sokaklarda araçlarınnın rezil olduğunu, en çok da parke kaplı cadde ve sokakların güzelliğinin yok olduğunu dile getirdiler.

Önce çamur, şimdi toz

Yazının Devamı

Bizi bu rezillikten bir an önce kurtarın

25 Temmuz 2011

50 yıldır Alsancak’ta ve aynı sokakta oturduğunu belirten Mine Tuncer Alsancak ile ilgili dert yandı. Okurumuz, “Yıllar içinde hem semtimizin, hem de sokağımızın olumsuz yönde ne kadar çok değiştiğini üzülerek görüyorum. Özellikle, Kıbrıs Şehitleri ile Alsancak Garı arasında kalan bölge son derece ihmal edildi. Bu bölgede yollar çok dar ve inanılmaz bir trafik anarşisi yaşanıyor. Temizlik, trafik düzeni, yayaya saygısızlık, kaldırımların ve yolların esnaf tarafından insafsızca işgali, yayaların yürüyecek yer bulamamaları, işporta ve park sorunu vb. Yani Alsancak ilgisizlikle başbaşa bırakıldı.



Turistlere ayıp oluyor
İlginç olanı da görevli makamlar duyarsız kalıyor ve kalıcı hizmet getirmiyorlar. Alsancak’ın hızla yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Üstelik şehre gelen yabancı yolcu gemilerinden inen turistler yalnızca Kordon’a çıkmıyor, bu sokakları da geziyorlar. Eminim burayı gördükten sonra İzmir’e neden geldiklerini kendilerine soruyorlardır” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
Konak Belediyesi’ne defaatle ilettiğim Alsancak, özellikle Mahmut Esat Bozkurt Caddesi ve Alsancak Pazaryeri konusunda hiçbir gelişme olmadı. Başka semtlerde modern pazaryerleri kurulup

Yazının Devamı

Çöp taşıyan TIR’ların suyu körfeze mi akıyor?

22 Temmuz 2011




Bu soru 1. Sanayi Sitesi sakinlerinden geldi. Hatırlarsanız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu geçen hafta, kendisini ziyaret eden İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) üyelerine, “Size yüzülebilir bir körfez vaad ediyorum” diye söz verdi. Ayrıca kentte 16 tane dere bulunduğunu, bu derelerden Körfez’e her yıl 2.5- 3 milyon metreküp katı malzemenin boşaltıldığını, derelerin çöp kovası gibi kullanılması yüzünden bu atıkların yağmurla birlikte Körfez’e sürüklendiğini anlattı. Başkan Kocaoğlu, dereleri temiz tutmak için sürekli çalıştıklarını, özellikle Meles ve Arap derelerinin aralıksız temizlendiğini söyledi. Ancak 1. Sanayi Sitesi 2821 Sokak’tan arayan esnaf bir okurumuz bakın ne dedi:
“Aziz Başkan, Meles ve Arap derelerinde çalışma yapıldığını söyledi. İyi de, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu yeni çöp transfer istasyonlarından çöp getiren büyük TIR’lar ile ‘TIBBİ ATIK’ kamyonları sitemizin yanındaki ‘Katı Atık İşletme Şube Müdürlüğü’ne ait tesislerde yıkanıyor. Peki, suları nereye akıyor, dersiniz; Arap Deresi’ne akıyor. Bu sular ve pislik de İzmir Körfezi’ne dökülüyor.

Zehirleniyoruz

Yazının Devamı

Kaldırım çalışması niçin yarım bırakıldı?

18 Temmuz 2011




Menemen Seyrek’te 1000 konutlu Ege-Koop’un prestij kenti Villakent’te yaşayan vatandaşlar dertli mi dertli. Yıllardır sorunları bitmiyor ve biteceğe de benzemiyor. İzmir’de emlak, çevre ve temizlik vergisi olarak oldukça yüksek ödemeler yapmalarına rağmen kent merkezlerine verilen hizmetlerin çoğundan yararlandırılmadıklarını belirten Dr. Zehra Ersaçan, “Bize üvey evlat muamelesi yapılıyor. ‘Gözden ırak olan gönülden de ırak olur’ derler ya, aynen öyle. Mahallemizde geçen yıl eğitime başlayan ‘Villakent Anadolu Lisesi’ öğrencileri, kent girişinde otobüsten iniyor ve kaldırımı olmayan yolun kenarından yürüyerek okula gidip geldiler. Ayrıca kapalı durakları olmadığı için de, sonbahar ve kış aylarında yağmur, ilkbahar ve haziran aylarında da güneş altında beklediler. Islandılar ve yandılar” dedi ve şöyle devam etti:

Bu yolda gidip geldiler
“Villakent sakinleri olarak bu konuda Büyükşehir’in Hemşehri İletişim Merkezi’ne (HİM) defalarca başvuruda bulunduk. Sonunda kaldırım çalışmaları başlatıldı. Ancak, nedeni belirsiz bir şekilde çalışmalar yarım bırakıldı. Biz, yarım bırakılan kaldırım çalışmalarının bir an önce tamamlanmasını bekliyoruz. Bunun dışında; Villakent

Yazının Devamı

Halil Atila, okulunu tamamen yeniliyor

15 Temmuz 2011



Atila “Benim bu işi yüklenmemde Bornovamızın çalışkan kaymakamı Hakkı Uzun’un büyük teşviki olmuştur.” diye konuştu


Geçen hafta köşemizin telefonuna Bornovalı okurlarımızdan, “Kars Halil Atila İlköğretim Okulu yıkılıyor” diye bir ihbar geldi. Şaşırdım. Önce okul yönetimini, arkasından da Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nü aradım ve “Bornovalılar’dan, ‘Kars Halil Atila İlköğretim Okulu ne oluyor? Yıkıldığı ile ilgili ihbarlar alıyoruz, doğru mu?” diye sordum. Yetkili bir kişi, okulun yıkılmadığını, aksine yenilendiğini ve Bornova Kaymakamlığı’nda, bu okul ile ilgili İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bornovalı bir işadamı arasında protokol imzalandığını söyledi. Yıkılma işini doğrulayan yetkili kişi, okulun çatısı ile çerçevelerinin tamamen yenileneceğini, dış cephenin de kazınarak değiştirileceğini, sola yatık olan Atatürk rölyefinin düzeltileceğini belirtti. Bu işin ekonomik yükünü hangi işadamının çektiğini sorduğumda aldığım cevap, “Eğitim sevdalısı işadamı Halil Atila” oldu.

Yazının Devamı

Balçova’daki bu manav torpilli mi?

11 Temmuz 2011



Balçova Onur Mahallesi sakinleri dertli mi dertli. Mithatpaşa, Ata ve Sarmaşık caddeleri arasında kalan Ardıç Sokak’taki manavın kaldırımı kapattığı, sokağı yani yolu işgal ettiği, yırtık pırtık örtüleri ve ürün kasaları ile çirkin görüntüler sergilediği bildirildi. Yıllardır bu manava kimsenin ses çıkar(a)madığını belirten okurlarımız yaşadıkları olumsuzlukları şöyle dile getirdiler: “Balçova Ardıç Sokak sakinleri olarak bu manavdan bıktık usandık artık. Ardıç Sokak’ta sadece bu manav saygısız, kocaman kaldırımlar yetmemiş gibi sokağı işgal ediyor. Ayrıca seyyar el arabasını ve kamyetini de sokağımızda tutuyor. Yaşlılar, hamile ve çocuklu kadınlar ile hastalar sıkıntı çekiyor.”

Tehdit ve hakaret ediyor
Manavı defalarca belediyeye şikayet ettiklerini belirten okurlarımız, “Tabii sonuç alamadık. Hatta Balçova Zabıta Amiri’ne hakaret ettiğini gördük. Bazı zabıta memurları burada çay içiyor, sohbet ediyor ve yemeğe gidiyorlar. Zabıta zaman zaman göstermelik operasyon yapıyor. 15 dakika sonra aynı tas aynı hamam, işgal ve çirkinlik devam ediyor. Hatırlı dostları varmış ve kimse buna dokunamazmış. Kapanış saatinde kolları façalı, dövmeli, saçları acayip bir sürü genç

Yazının Devamı

Eşim ve çocuğum ölse sorumlusu kim olacaktı?

8 Temmuz 2011

Güvenlik görevlisi Volkan Akpınar, eşinin doğumu sırasında yaşadığı olumsuzlukları, “Benim başıma gelenler genç evli ve çocuk bekleyenlere ders olsun” diyerek iletmemizi istedi. Aynen aktarıyorum: “Eşim hamileliğin son aylarını, doğum yaptığı 17 Haziran 2011’e kadar Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastenesi’nde kontrollerini yaptırarak geçirdi. Buradaki uzmanlar her gidişimizde teknolojilerinin en üst seviyede ve bu dalda İzmir’de en iyi hastane olduklarını söylediler. Doğuma bir ay kala da iki günde bir kontrole gitmeye başladık. 15 Haziran 2011 tarihindeki kontrolde uzman doktor eşime, ‘Özelde doğum yapsana; neden burada doğum yapmak istiyorsun’ dedi. İkimiz de şaşırdık ve kafamızda soru işaretleri oluştu. İki gün sonra, doğum için bu hasteneye gittiğimizde, ‘Doğum normal yolla olmazsa, suni sancı verereğiz’ dediler.”

Önce ‘yer yok’ denildi
“Bir süre sonra da, ‘Siz acil olarak Ege Üniversitesi’ne gitseniz çok iyi olur, yoksa eşiniz yüksek tansiyondan komaya girebilir’ gibi bir uyarıda bulundular. Eşim ağlamaya ve ikimiz de korkmaya başladık. Madem durum acil, ambulans verilebilir ve sevk emri çıkarılırdı. İkisi de yapılmadı ve bizi kendi başımıza bıraktılar.

Yazının Devamı