Cristiano Ronaldo mu yoksa Lionel Messi mi daha iyi?
Futbol dünyasında ısıtıp ısıtıp tekrar önümüze konan bir bomba. Okuyucunun ilgisini çekiyor, futbolseveri heyecanlandırıyor ve haberi çekici kılıyor.
Kimi Messi der, kimi Ronaldo... Değişmez Messi destekçileri ya da her zaman Ronaldo'nun arkasında duran sadık takipçileri vardır. Onların dışında kalanlar (çoğunluk) ise bu soruya olan yanıtını konjonktürel olarak verir.
Messi'nin harikalar yarattığı, Barcelona'nın sahada rakipleriyle ortada sıçan oynadığı dönemlerde 'Messi' sesleri daha yüksek çıkar, Portekizli'nin esamesi pek okunmaz. Ronaldo'nun coştuğu günlerde ise en iyi oyuncu mutlaka odur. Messi olsa olsa Barça gibi iyi bir takımda oynamanın ekmeğini yiyor ama Ronaldo takımı tek başına taşıyordur. Öyle olmasa Messi neden aynı başarıları Arjantin Milli Takımı'yla gösteremesindir.
***
Tabi futbolun bir estetiği var. Ve estetik sahibi her şey kişisel değerlendirmelere tabi. Bu yüzden 'en iyi'nin herkes için başka başka olması, kiminin Messi’yi kimininse Ronaldo’yu daha çok beğenmesi doğal. İki oyuncuyu karşı karşıya getiren tartışmada işin içine 'Altın Top' girince ise mevzu daha da rekabetçi bir hale giriyor,
11. HAFTA
İçinde bulunduğumuz yılın bu dönemi Premier Lig'de takım çalıştıran hocaların adeta kabusu olmuş durumda... Şu birkaç hafta bir an önce geçse de önümüzü görsek diyorlar... Bu tedirginliğin sebebi ise İngiltere'nin en üst liginde en çok teknik adam kıyımının yapıldığı zamanın içinde yer almamız...
Konuyla ilgili yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, Premier Lig'in kurulduğu 1992 yılından bu yana, en çok Kasım ayında takımlar teknik direktörleri ile yollarını ayırmış. Elbette araştırma sezon sonu gibi 'doğal ayrılık' zamanlarını kapsamıyor. Bahse konu olan 'olağanüstü' durumlar yani sezon ortası aylar içerisinden söz ediliyor. Buna göre bu özel ligin tarihinde Kasım ayı içerisinde bugüne kadar 30 teknik adamın görevine son verilmiş... Bu rakam Aralık için 20, Eylül ve Ekim için 16'şar, Ocak ve Mart için 15'er olarak ortaya çıkıyor.
Dolayısıyla takımlarında beklenen gidişata sahip olmayan hocalar bu durumun farkındaymış ve bir nevi 'Kasım sıkıntısı' çekiyorlarmış. Son olarak geçtiğimiz yıl Queens Park Rangers'tan kovulan Mark Hughes ile görevine son verilen Chelsea Teknik Direktörü Roberto Di Matteo'nun her ikisinin de iş akdinin kasım ayında sonlandırılması bu
10. HAFTA
İngiliz futbolunda üzeri hiçbir zaman tam olarak kapanmayan bir konu varsa o da ırkçılık veya ayrımcılık konusudur. Hemen her yılın belli bir döneminde bu konuyla ilgili bir tartışma açılır ve bir dönem sürer. Konu tekrar kapanıncaya kadarki süre içinde ilgili görüşler ortaya atılır. 23 Ekim’de Manchester City’nin Rusya’da CSKA Moskova ile deplasmanda oynadığı Şampiyonlar Ligi maçında Yaya Toure’ye yapılanlar Ada’da ırkçılık tartışmalarının bu yılki zamanının geldiğinin işaretçisiydi. Rus taraftarlar Fildişi Sahilli oyuncuya maymun taklidi yaptılar. UEFA bunun üzerine CSKA Moskova’ya kısmi kapama cezası verdi. CSKA, Toure'nin ırkçı tacize uğradığı iddialarını reddetse de, 27 Kasım'da Bayern Münih’i ağırlayacakları maçta Arena Khimki'nin bir bölümü seyirciye kapalı olacak.
FIFA Asbaşkanı Jeffry Webb geçtiğimiz günlerde BBC’ye yaptığı açıklamada İngiltere’deki siyahi oyuncuların demoralize olduklarını söyledi. FIFA’nın ırkçılık karşıtı biriminin başındaki isim olan Webb, beyaz olmayan birçok oyuncunun ülke futbolunda teknik adam veya idareci olarak çalışmak konusunda bir şanslarının olduğuna inanmadıklarını dile getirdi. İngiltere futbol liglerinde beyaz oyuncular dışındaki
9. HAFTA
Haftanın maçı Chelsea ile Manchester City arasındaydı. Arsenal'i de katarak, bu sezonun en önemli şampiyonluk adaylarından olan bu iki ekip arasındaki mücadelenin sonucu merakla bekleniyordu. Kazanan Chelsea oldu ama kolay da olmadı. 29. dakikada Fernando Torres kaleciyle karşı karşıya öyle bir pozisyonda topu auta attı ki, herkese saç baş yoldurdu. Aynı oyuncu 90'da ise maçın kaderini belirleyecekti.
O son dakikaya gelmeden ise İspanyol forvet 33. dakikada sahneye çıktı. Kendi becerisi ile ceza sahasına girdi ve topu arkadaşına al da at dercesine vurdu. Andre Schürrle'ye dokunmak kaldı. 49'da Nasri'nin ara pasıyla savunmanın arkasına çarpan Aguero, sol çaprazdan düzgün vurarak karşılaşmaya tekrar eşitlik getirdi. 90'da ise Torres fırsatçılığını konuşturdu. Savunmanın hatasını iyi değerlendiren yıldız oyuncu takımına üç puanı getirdi.
Stamford Bridge'de 41 bin 495 biletli seyirci önünde oynanan karşılaşmanın sonrasında iki takımın teknik adamları arasında yaşanan daha doğrusu yaşanmayan bir olay gündeme damga vurdu. Mücadelenin ardından City Teknik Direktörü Pellegrini, Chelsea Teknik Direktörü Jose Mourinho'nun elini sıkmaya gitmedi. Maçın son dakikasında gelen Torres'in
8. HAFTA
Lider Arsenal hız kesmeden yoluna devam ediyor. Transfer sezonunun son gününde Mesut Özil’i kadrosuna katan Londra ekibi bu hafta karşı karşıya geldiği Norwich City’yi evinde 4-1 yenerek puanını 19’a çıkardı ve liderlik koltuğunda dokuzuncu haftaya zirvede giriyor. Şu anki görüntüde takım oyunu olarak da rakiplerinin oldukça önünde görünen kırmızı beyazlılarda özellikle takıma yeni katılmasına karşın Mesut’un 40 yıllık Arsenalli gibi oynaması başarıda önemli pay sahibi oldu.
Norwich karşısında Arsenal yine topa daha çok sahip olan taraftı. 20 kez kaleyi yoklayan, bunların 11’inde isabet bulan, 10 kez korner atışı kullanan ev sahibi ekibin özellikle bu maçta bulduğu ilk gol, takım oyununun en güzel göstergesi oldu. Orta sahadan rakip ceza alanına doğru üst üste paslaşmalarla ilerleyen Wilshere-Giroud-Cazorla üçlüsünden Wilshere topa son dokunan isim olarak fileleri havalandırdı. Ada’da tiki taka golü olarak adlandırılan enfes gol hala da konuşulmaya devam ediyor.
Dillerdeki bir diğer konu ise elbette Mesut Özil’in performansı. Norwich maçında gollerin ikisi ondan geldi. Kariyerinin ilk kafa golünü kaydetmesi de ilginç bir detaydı. Ligdeki 5 maçta 2 gol, 4 asist
7. HAFTA
“Manchester galiba yeni bebek yüzlü katilini buldu”
Sunderland-Manchester United maçını anlatan Sky Sport spikeri
Her hafta sonu olduğu gibi İngiltere'de bir kez daha, bu hafta da maçlar oynandı... Takımlar karşı karşıya geldi... Kimi kazandı, kimi kaybetti... Goller atıldı... Güzel hareketler vardı... Ve sonunda birileri sıralamada 'x' basamaktaki yerini aldı...
Bu, İngiltere'de olduğu gibi dünyanın başka çeşitli liglerinde de her hafta gerçekleşen bir rutindi. Ve yine her yerde olduğu gibi yılda sadece bir kaç kez gerçekleşen (bazen hiç olmayan), rutinin dışına çıkan, ilgiyi çeken, asıl beklenen ve üzerinde günlerce konuşulan bir gelişme oldu.
Yine futbolun bizzat içinden ama biraz da sağından solundan, insanları farklı bir heyecana sürükleyecek bir 'yeni gelişme' meydana geldi. Hollywood'da olduğu kadar, yeşil sahada da ilgi çeken, kahramanlık öyküsü olarak ele alındığında kendi kendisinin reklamını yapan, tamamen orjinal olmasıyla eskiye dair şeyleri bir süreliğine de olsa unutturan ve üzerine günlerce konuşulmayı mümkün kılan bir şey...
Sunderland-Manchester United karşılaşması başladığında çoğu akılda tek bir soru vardı: Lige istediği gibi ba
6. HAFTA
Geçtiğimiz yılın şampiyonu, ondan iki sene öncenin şampiyonu, bir iki yıl öncesinin daha şampiyonu… İngiltere 1. Ligi’nde 20 kere şampiyon… 27 yıllık Alex Ferguson yönetiminin ardından takım bu sezon kabuk değiştirdi. Ancak yeni hoca David Moyes ile yeni sezon beklentilerin uzağında start aldı.
Manchester United bu hafta sahasında West Bromwich Albion ile karşı karşıya geldi. Old Trafford’daki mücadele 2-1 konuk ekibin üstünlüğü ile sona erdi. 54. dakikada Morgan Amalfitano’nun güzel golü ile öne geçen Wesk Brom’a 57’de Wayne Rooney karşılık verdi. 67’de Berahino’nun golü ise skoru belirledi.
United bu sonuçla altıncı hafta sonunda 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 mağlubiyetle 7 puanda kaldı. Kırmızı Şeytanlar bu sonuçla son 24 yılın en kötü sezon başlangıcını yaptılar. 1989-1990 sezonunda da ilk altı haftayı yedi puanla geçmişlerdi. Moyes maçın ardından ve bu tablonun karşısından şöyle dedi: “Aslında bu kaybettiğimiz maçta skordan çok kötü oyunumuz beni endişelendirdi. Şimdi sıradaki maçımıza bakmak zorundayız. Önümüzde birçok maç var. İşleri yoluna koyabiliriz.”
Alex Ferguson 1986’da Manchester United’ın başına geldiğinde, ilk sezonunda takım ligi 11. sırada
5. HAFTA
Haftanın en kritik mücadelesi West Bromwich Albion ile Sunderland arasındaydı. Aslında bu maçın başlama düdüğü çaldığında da, son düdükle futbolcular soyunma odasının yolunu tuttuğunda da öyle çok büyük bir önemi yoktu.
Ancak ev sahibi takımın attığı üç gol, rakipte taşları yerinden oynattı. Sessegnon, Ridgewell ve Amalfitano'nun golleriyle West Brom'un 3-0'luk galibiyeti, Sunderland'in beşinci haftayı da henüz galibiyet alamadan tamamlaması anlamına geliyordu.
Sunderland yönetimi ani bir kararla teknik direktör Paolo Di Canio'nun görevine son verdi. Aslında İtalyan teknik adam geçtiğimiz sezon takımı kümede tutarak kredisini artırmıştı. Ancak yine geçen sezon takımın başına geldiği andan itibaren, geçmişi yüzünden de camiada epey fazla sayıda çatlak sesin karşı çıkışlarına maruz kalmıştı.
*****
2012-2013 sezonunda takımın başına 32. hafta itibariyle geçti. O sırada herkes bu takıma 'artık düştü' gözüyle bakıyordu. 8 haftadır kazanamayan ekibin başındaki ilk maçında, Chelsea karşısında o da kaybetti. Ancak sonrasında kalan 6 haftaya sıkıştırdığı 2 galibiyet, 2 beraberlik takımı Premier Lig'de tutmaya yetti.
Kulübün asbaşkanı göreve onun getirilmesiyle