Chios’ta (Sakız) trafik...

28 Haziran 2010

GEÇTİĞİMİZ günlerde Chios adasındaydım.
Yunanistan ın Chios, yani hepimizin Sakız adası olarak bildiği, Çeşme’ye İzmir’in Karşıyaka sahili kadar yakın adasındaydım.
Burada yaşam Çeşme den pek farklı değil.
Yaşam güzel ve insanlar mutlu.
Nedeni ise trafik sorununu çözmüşler.
Nasıl mı?
Anlatayım: Trafik kelimesi Frappe kadar söylenmiyor, konuşulmuyor.

Yazının Devamı

Çeşme’ye bir tek sol şerit mi gidiyor?

21 Haziran 2010

BU yıl yağışlar, yaz sezonunu geciktirdi. Okulların da kapanmasıyla boğucu sıcaklar aniden bastırdı. Ve Çeşme, sezonu açtı. Yazlıkçılar bu hafta sonu akın ettiler adeta. Deniziyle, güneşiyle, renkli ve eğlenceli geceleriyle Çeşme’yi, yine capcanlı bir yaz bekliyor.
İzmir-Çeşme Otoyolu, hafta sonu yine doluydu. Yoğun trafiğin, yaz boyu, özellikle de hafta sonları süreceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok. Trafikte kirlilik ve kural tanımazlık, ne yazık ki her geçen yıl biraz daha artıyor. Oysa ülkemizin en güzel ve bakımlı otoyollarından birisidir bu yol. Ancak kural tanımazlar yüzünden, bu güzelim yol maalesef ‘kabus yolu’ na dönüşüyor.
Tamam... Yol geniş. Şehir içi trafiğin dur-kalkı, sıkıcılığı burada yok. Ancak otoyolda araç kullanmanın da bir kültürü olduğu unutulmamalı. Maalesef geniş yolu bulanların pek çoğunun içindeki ‘trafik canavarı’ burada ortaya çıkıyor. Sürücülerimiz; son derece lüks ve süratli araçlarıyla, sol şeridi adeta tapuluyor. Onların yaptığı bir dert... Bir de eski model, güç bela yol alanlar var, sol şeritten ayrılmayan. Bunlara ne demeli?
Garip... Çok garip... Üç şeritten oluşan otoyolun sağ şeridinde in-cin top oynuyor. Hani bir fıkra var...

Yazının Devamı

Trafik polisi artık plakaya ceza yazamayacak

14 Haziran 2010

Son aylarda araç sahipleriyle postacı dostluğu arttı. Neredeyse her ay görüşüyorlar! Sebep, trafik cezaları... Çünkü araç plakalarına yazılan cezalar çok arttı. Trafik polisi de bu işi çok sevmişe benziyor. İtiraz eden yok, memura hakaret eden yok, üstelik polisin aldığı puan çoook! Biliyor muydunuz, trafik polisi, yazdığı cezalara göre takdir puanı kazanıyor.
Televizyonlardaki kredi kartı reklamları onları da mı etkiledi yoksa? Bir puan modasıdır gidiyor. Her ay çok ceza yazarak birinci seçilen trafik polisine ise gömlek hediye ediliyor. Müdür Bey iddialı... İzmir’in trafik polisi, bu konuda Türkiye birinciliğine koşuyor.
Böylece trafik polisi de ekip aracından inmeden, araç plakalarına basıyor cezayı. Oysa Trafik Yasası’nın 116’ncı maddesinde öyle yazmıyor. Diyor ki; trafik kurallarına uymayan fakat sürücüsü tespit edilemeyen araç plakasına tutanak düzenlenir...
“Beyler... Bu yanlış! Çünkü ters istikamete koşuyorsunuz” diyecektim ki... Trafik dostu olarak hepimizin yakından tanıdığı ‘trafiğin başkomutanı’ yetişti. Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, son sözü söyledi. “Sürücülere plakadan trafik cezası yazılmayacak” dedi ve genelge yayınlayarak tüm illere gönderdi.
Anc

Yazının Devamı

Çeşme Şeytan üçgeni

7 Haziran 2010

Yazları bir başka güzeldir Çeşme geceleri... Keyif dolu eğlenceli saatlerin ardındansa ne yazık ki bazen hüzün gelir. Pek çok insanımızı buradaki trafik kazalarında kaybettik maalesef...
Bu cennet beldenin trafiğinde bir şeytan üçgeni olduğu kanısındayım! Ölüm üçgeninin başlangıç noktası Şahin Tepesi’dir. İkinci köşe ise Çakabey Kavşağı’dır. Bu iki nokta arasındaki her kavşak adeta birer ölüm noktasıdır. Üçgenin son noktası ise Ilıca’da Çamlık Yolu’nun denize ulaştığı bölgedir. İşte bu üç nokta arası, yani İzmir caddesi ve Çamlık Yolu şeytan üçgenini oluşturan kara noktalardır.
* * *
Geçtiğimiz yaz Çeşme yine kana bulanmıştı. Üniversite öğrencisi iki kızımızı trafik kazasında kaybettik. Neydi günahları? Aileleri ve bizler için bu kara eylül unutulmaz. Son yıllarda yaşanan bu kazaların, Çeşme’nin imajına gölge düşürdüğü bir gerçek. Çünkü Çeşme tutkunları ve halk tedirgin. Sorumluların görevi ihmali yok mu? Her yıl İzmir’den gönderilen takviye eleman ve ekipman sayıları yeterli mi? Bu sayılarda azalma olmuyor mu?
Bence, Çeşme, kurumlararası diyalog ve dayanışmayla trafikte alınacak önlemlerin özlemini çekiyor. Yaz sezonu nedeniyle birçok yöneticinin demeçleri basında yer

Yazının Devamı

Çocuk emniyet koltuğunu aldınız mı?

31 Mayıs 2010

“GELECEĞİMİZ, umudumuz çocuklarımız” sözlerini hep söyleriz... Peki, davranışlarımızla onlar için iyi bir örnek miyiz? Hayır... Önce bizler eğitilmeliyiz. Çünkü trafikte emniyet kemeri takanımız çok azdır. Trafik polisini görünce tedbir alırız. Küçücük çocuğumuzu kucağımıza oturtur, aracı ona kullandırırız. Asla çocuk koltuğu kullanmayız.
Oysa her 45 dakikada bir insanımızı trafik kazalarında kaybediyoruz. En çok can kaybı da çocuk yaş grubunda... Çocukların can verdiği trafik kazalarında dünya beşincisiyiz. 1 Haziran itibariyle bu sıkıntılar dilerim sona erecek. Trafik Yasası’nın yeni maddesi yürürlüğe giriyor.
Sürücüler, araçlarında mutlaka çocuk koltuğu bulunduracak. Kemer takacak çocuk ölçüleri de açıklandı. Boyu 135 cm’den kısa, ağırlığı 36 kilodan az çocuklar bu koltuklarda oturmak zorunda. Bu konuda uzman tavsiyeleri de önemli:
- Azami 1 yaşında, ağırlığı 9 kilo olan bebekler, ana kucağı tipi koltuk kullanmalı. Bebeğin yüzü arka cama doğru bakmalı.
- Azami 4 yaşında ve 9-18 kilo arası olanlar, güvenlikli tip koltuk kullanmalı. Çocuğun yüzü ön tarafa bakmalı.
- Azami 12 yaşında ve 18-35 kilo arası olanlar çocuk güvenlikli tip koltuk kullanmalı.
Çocuklarda

Yazının Devamı

Beyler, trafiği sulandırmayın

24 Mayıs 2010

BOSTANLI’DA geçtiğimiz günlerde şahit oldum. Bir araç etrafında dönerek orta refüje çıktı. Etraftakiler büyük korku yaşadı.
Islak yolda sürücü, hakimiyetini kaybetmişti. Geçtiği araca su sıçratması da tehlikeye neden oldu. Peki bu suyu kim dökmüş olabilirdi ki yollara? Su borusu patlağı yoktu.
Olay bir süre sonra anlaşıldı. Şehrimizi güzelleştirmeye çalışanların işiydi bu! Gece,gündüz demeden yol kenarındaki çimler sulanıyor. Fakat, su bedava diye ölçü biraz kaçırılınca, bunun trafikte oluşturacağı tehlikeyi kimse düşünmüyor.
Oysa, tıpkı yağmur suları gibi bu suların da akıp gideceği yeterli kanalizasyon yok...
* * *
Evet, bunlar yok ama çimlerimiz ve her ay farklı ekilen çiçeklerimiz var. ‘Mavi ve yeşilin birleştiği yer’ diye bilinen İzmir’de ne ağaç ve nede temiz deniz kalmadı. Ne üst ne alt geçitler, ne park yerleri ve ne de yollar yapılıyor. Acaba, dikkatimizi sadece senelerdir Metro diye yutturulan trene çekmek mi istiyorlar?
Tamam, hizmetler ihmal ediliyor. Fakat unutulmasın ki karayolu üzerinde su, çamur ve atık birikintilerine sebep olmak suçtur. İster belediye yapsın, isterde başka bir kamu kurumu, bu bir hizmet kusuru suçudur. Affedilmez.

Yazının Devamı

Trafikte ‘havalı sürücü’ sorunu

17 Mayıs 2010

GEÇTİĞİMİZ günlerde aracımla Bostanlı köprü kavşağında kırmızı ışıkta durdum. Kısa bir süre sonra yayalara kırmızı ışık yanmasıyla kıyamet koptu! Aynadan farlarıyla selektör yapan arkamdaki araç üzerime geldikçe irkildim... Oysa araçlara değil yeşil, sarı ışık bile yeni yanmıştı.
Dinleyen kim? Basıyordu havalı kornayı, servis sürücüsü. Hemen sağ şerite yanaşıp yol verdim havalı sürücüye...
Ne yazık ki, trafikte yaşadığım bu olay ilk değil ve son da olmayacak.
Oysa Trafik Yasası’nın 72’nci maddesi gereği şehir merkezinde havalı korna çalmak yasaktır. Hatta kamu huzurunu bozucu yüksek sesli müzik bile yasaklanmıştır.
* * *
Servis araçlarının klimasız olanlarında ön kapılarının hep açık olduğu bilinir de tedbir alınır mı işte o bilinmez. Yani insan merak ediyor, acaba havalı sürücüler bu havalarını açık olan kapılarından mı alıyor?
Bence meslekleri sürücülük olanların, trafik kurallarını iyi bilmeleri ve uymaları gerekir. Daha doğrusu bu kurallara uymayanların affı olmamalıdır. Fakat aksine kural ihlali yapanların sayıları her geçen gün sürekli artıyor. Elbette bunun nedeni denetimsizlik.

Yazının Devamı

Trafikte yeni açılımlar...

10 Mayıs 2010

ÜLKEMİZDE AB uyum yasaları çerçevesinde şimdi de trafik gündeme geldi. Bu nedenle Trafik Tescil şubelerince yürütülen, araç tescil işlemlerinin bir kısmı noterlere devredildi.
Anlayacağınız trafik artık sivilleşiyor, özelleştiriliyor. 3 Mayıs 2010’dan itibaren ikinci el araçların satış ve tescil işlemleri noterler tarafından yapılmaya başladı.
Gerçi satış işlemleri zaten noterlerce yapılmaktaydı. Ama artık işlemlerin tamamı noterde oluyor. Taşıtlar Vergi Dairesi ve Trafik Tescil Şubesi’ne gitmenize gerek olmuyor. Üstelik aracınızın yeni ruhsatı da artık posta ile adresinize gönderiliyor.
* * *
Yeni sistemde önemli bir yenilik daha var. Noterce yapılan işlemlerde, her türlü harçlar, Damga Vergisi, Değerli Kağıt ücretleri artık alınmıyor. Noterlere sadece, satış ve devir işlemleri ücreti ile KDV ve boş ruhsat ücreti yani 96 TL gibi bir ücret ödeniyor.
Bu ücret senelerdir araç değerine göre hesaplanıyor, yüksek meblağlar tahsil ediliyordu. Ayrıca yeni sistemle getirilen ikinci el satılan araç plakalarının sabit kalmayıp il bazında değiştirilmesi de konunun işlerliğine katkı sağlıyor.
* * *

Yazının Devamı