Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tarih, ibret alınırsa önem kazanır, masal uydurarak değil! “İttihatçılık” dönemi yakın tarihimizin çok önemli bir dönemidir; o dönem sık sık anılır. Bugün bile bazıları, Cumhuriyet’i kuranların “İttihatçı” olduğunu söyler ve yazarlar “koskoca imparatorluğu onlar batırdı” derler. Zaman zaman “İttihatçıların günahı”, “Cumhuriyetçiler”e yüklenir.
“Yeni moda Osmanlılar”ın derininde de İttihatçılık düşmanlığı vardır.
Tayyip Erdoğan’ın “iki ayyaş” dediklerinin kökeninde ittihatçılık yatar.
Devleti yöneten İttihat ve Terakki Partisi’nin iki gözbebeği vardır; sivil Talat Paşa, asker Enver Paşa.
Birincisi; bir Ermeni tarafından, Berlin’de “tehcirden sorumlu” tutularak öldürülmüş, ikincisi de Buhara’da bütün Türkleri bir bayrak altında toplamak için çarpışarak ölmüştür.
Halil Menteşe, Osmanlı Meclisi’nin başkanlarından biridir, İttihatçıların yönetici kadrosuyla arkadaştır.
Osmanlı Meclisi’nden, Türkiye Cumhuriyeti Meclisi’ne kadar görev yapmıştır. 1946’ya kadar milletvekilli iken ölmüştür.
Anıları belge niteliğindedir.
***
Geçenlerde Talat Paşa‘dan bir örnek vermiştik.
Bugün de Enver paşa’dan bir örnek vereceğiz, anlatan da Halil Menteşe’dir.
Bir gün Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Talat Paşa’nın odasında oturmaktadırlar. Enver Paşa içeri girer, “cepheden” gelmektedir.
Günlük konuları konuşurken, Enver Paşa; “bana bankalardan sekiz bin lira lazım” der, tabii borç, kredi.
Harbiye Nazırı Enver Paşa, sarayın damadıydı, Naciye Sultan’la evliydi, yani padişahın damadı...
Talat Paşa, hem İçişleri Bakanı’dır, hem de Maliye Bakanlığı’na vekalet etmektedir.
Sorar:
“Ne yapacaksın, sekiz bin lirayı?”
“Naciye Sultan, Erenköy’de bir köşk almak istiyor...
Ne köşke gidecek, ne görecek, kiraya vermek de sultana yakışmaz, köşk çürüyüp gidecek. Onun için Abraham Paşa’nın Sarıyer’deki çiftliğini almaya karar verdik, Abraham Paşa 15 bin lira istiyormuş. İbrahim Hakkı Paşa da tavsiye etti, bunu alalım içinde köşkleri de var.
Hem koyun beslenir, ormanı da olduğu için kömür de yapılır” diyorlar.
***
Talat Paşa, Enver Paşa’ya itiraz eder:
“Paşam senin en büyük imtiyazın fedakârlığındadır.
Arkadaşların cephelerde yarı aç, yarı tok dövüşürken, senin çiftlik satın almaklığını doğru bulmam.
Filhakika hepimiz biliyoruz ki, sultanın tahsisatı, kendi maaşın, sultanın iradeleriyle bu borcu kolaylıkla ödeyebilirsin, fakat bu on beş bin, İstanbul içinde yüz elli bin, cephelere varıncaya kadar bir milyon olur.”
Enver Paşa susar, sultanın mücevheratı Viyana’da satılır, Abraham Paşa’dan çiftlik satın alınır.
Talat Paşa’nın da, Enver Paşa’nın da geçmişleri ne kadar büyük olursa olsun, böyle şeyler de yapmışlardır.
Ama öyle, ama böyle!