Nazire KALKANYakın zamana kadar takviye edici haplar vitaminlerle sınırlıyken, eczanelerde reçetesiz satılan ve kanserden, zayıflamaya, selülitten, depresyona kadar her şeye iyi geldiği iddia edilen haplar 200 milyon dolarlık bir pazar yarattıTürk halkı galiba kendini iyi hissetmenin yolunun haplardan geçtiğini keşfetti. Gün geçmiyor ki, gazetelerde fazla kiloları atmaya, strese ya da başka bir şeye iyi geldiği iddia edilen yeni bir hapın piyasaya sürüldüğü haberleri çıkmasın. Yazın yaklaşmasıyla özellikle kadınlara hitap eden bazı zayıflatıcı haplar ise çok ciddi bir satış potansiyeli yakaladı. Hatta bu hafta içinde resmi satışı başlayan Viagra'yı bile solladı.
İstanbul'da ayda 4500 çeşitten ortalama 13 milyon kutu ilaç satılıyor. Türkiye çapında eczanelerde satılan ilacın yıllık cirosu ise 2 milyar dolar. Son yıllarda başta vitamin ve mineraller olmak üzere takviye edici hapların ithalatında ise olağandışı bir artış olduğu belirtiliyor.
Türkiye'nin en büyük ilaç dağıtım şirketlerinden olan Hedef Ecza Deposu yetkililerinden İlhan Kırıt bu tür hapların payının belirgin biçimde arttığını rakamlarla ifade ediyor. Kırıt'ın verdiği bilgiye göre 1990'larda Tarım Bakanlığı'nın izniyle getirtilen bu hapların tüm ilaçlar içindeki oranı yalnızca
yüzde 3'müş. 1996'ya gelindiğinde oran yüzde 7.7'ye çıkmış. 1997'de yüzde 8'i aşmış. Kırıt, "1998 rakamının daha da yüksek olduğu biliniyor. Bu yıl sonuna kadar ise bu tür hapların payının yüzde 10'u aşacağı tahmin ediliyor" diyor.
Bu durum yabancı ilaç devleri için Türkiye'yi ciddi bir pazar haline getiriyor. Milli gelirin artmasıyla birlikte ithalatın da hızlanacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Bu hapların yüzde 96'sı Tarım Bakanlığı'nın izniyle girdiği için ilaç kategorisinde yer almıyor. Dolayısıyla reklam ve tanıtımlarının yapılması da serbest.
Amerikalılaran "life - style" olarak adlandırdıkları hapların son bombası selülit katili olarak piyasa sürülen bazı bitkisel özlü drajeler oldu. Öyle ki, durgunluktan yakınan ecza depoları ve eczaneler kadınların Amerika'yla aynı anda kapıştıkları hapları kurtarıcı olarak ilan ettiler.
Her derde deva haplar
Tarım Bakanlığı'nın izniyle satılan çeşitli hapları hemen her eczanede bulabiliyorsunuz. Ama özellikle Etiler, Ulus, Taksim, Nişantaşı, Bağdat Caddesi, Yeşilköy, Ataköy gibi merkezi yerlerdeki eczanelerde neredeyse yok yok.
Eczanelerden birinde elime tutuşturulan bir broşürde tanıtımı yapılan kutu kutu haplar arasında neler var neler. Bakın bu haplar hangi rahatsızlıklara iyi geliyormuş: Krom eksikliğini gideren bir hap, fazla kilo ve halsizlik sorunlarını çözüyor, bitkisel özlü başka bir hap vücudu tüm enfeksiyonlara ve kansere karşı koruyor, bir başkası hafızayı güçlendiriyor, depresyonu ortadan kaldırıyor, baş ağrısını ve kulak çınlamasını yok ediyor, bir diğerinin ise spor yaparken kullanıldığı takdirde vücuttaki yağları yaktığı iddia ediliyor.
Bu hapların bir kısmı ağırlıklı olarak gıda takviyesi görevini görüyor. Ancak bazıları için "alkolün toksik etkilerine karşı karaciğeri korur," şeklinde sağlık açısından iddialı ifadelere yer verilmesi dikkat çekici.
Fiyatları 2 milyon lirayla 40 milyon arasında değişen haplar arasında üzerinde kanser hastaları için iyileştirici niteliği olduğu belirtilenler bile var. Türkiye'ye kaçak olarak sokulan bazı markalar arasında ülser gibi mide rahatsızlıkları için yine reçetesiz olarak satılan haplar da bulunuyor.
Çinliler Türk malı almak istiyor
Krizi yatırım yapmak isteyen Türk işadamları için bir fırsat olarak gördüğünü belirten Çin'in İstanbul Başkonsolosu Li Bing Kong "sizden daha çok mal satın almaya hazırız," diyorBoğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği geçtiğimiz günlerde "Çin - Türk ekonomik ilişkileri nasıl geliştirilir?" konulu bir toplantı düzenledi. Çin Başkonsolosluğu'nun Boğaz'daki residansı Memduh Paşa Yalısı'nda gerçekleştirilen yemekli toplantıda Çin'de yatırımı bulunan ya da bir vesileyle bu ülkeyi yakından tanıma fırsatı bulmuş Türk yatırımcılar Boğaziçi mezunlarına kendi deneyimlerini aktardılar.
Son 20 yıldır dışa açılma politikasını büyük bir kararlılıkla sürdüren Çin'de bugüne dek irili - ufaklı 40 bin yabancı şirket yatırım yaptı. Geçtiğimiz yıl Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmi 831 milyon dolara çıktı. Ama ekonomik denge yüzde 90 Türkiye aleyhine. Çin'den plastikten, iğne - ipliğe kadar hemen her şeyi alıyoruz ama pek bir şey satamıyoruz maalesef.
Bir karşılaştırma yapmak gerekirse Çin'in 146 milyar dolar tutarındaki
döviz rezervleri 10 aylık ithalatını karşılıyor. Türkiye'nin 31 milyar dolarlık döviz rezervi ise ülkenin ancak 6 aylık ithalatını karşılıyor.
Toplantıya ev sahipliği yapan Çin'in İstanbul Başkonsolosu Li Bing Kong, öncelikle dünya ekonomisinin istikrarı için beklentilerin aksine Çin'in kesinlikle parasını devalüe etmeyeceği garantisini verdi. Ardından da Türk yatırımcıları ülkesine davet ederek, "gelin bu dengesizliği düzeltelim. İşbirliği yapmaya hazırız, sizden daha fazla Türk malı almak istiyoruz," dedi.
Türk - Çin ortaklığı iyi bir fikir mi?
Çin'de üretim yaparak Silk and Cashmere'i yaratan Ayşe Zamanpur bu konuda açık konuşuyor: "Biz Çin'e gitmeseydik, bu başarıyı yakalayamazdık. Ama Batılılara Türk - Çin ikilisini çok zor kabul ettiriyorsunuz. Türk malı diye ortaya çıkıp bir de Çin'de ürettiriyorum dediğiniz anda kaşları çatılıyor. Malı ucuza kapatmak da değil, neredeyse bedavaya almak istiyorlar. Onun için bizim marka olmaktan başka şansımız zaten yoktu," diyor.
Çiklet satmanın sırrı
Yaşar Holding Yiyecek Grubu Müdürü Erkan Güzel'in Çin deneyimi ise daha önce satış müdürü olarak görev yaptığı Dandy'e dayanıyor. Güzel, pazarlamada yapılacak en büyük yanlışlardan birinin "her Çinliye bir tane zeytin satsam," anlayışı olduğu uyarısını yapıyor. Çin pazarına girerken tıpkı Avrupa pazarına girer gibi araştırma yapmak gerektiğine işaret ediyor ve "biz Çin'e sakız satarken malımızı bir distribütöre teslim etmedik. Depolarla anlaştık ve bisikletli dağıtım elemanlarıyla her satış noktasına tek tek ulaştık. Onların maaşını da biz ödedik. Çin'de başarılı olmak için dinamik olmak lazım," diyor.
Çin'de iş yapmanın altın kuralları
Çinlilerle iş yapmak gibi bir niyetiniz varsa önce mutlaka Çince bir kartvizit bastırın. Kartvizitinizi karşınızdakine 2 elinizi kullanarak uzatın. Sigarayı mutlaka 3 kere ikram edin. Hele bir de İngilizce şarkı söylemeyi becerebiliyorsanız, hedefi 12'den vurdunuz demektir.
Yaşar Holding Yiyecek Müdürü Erkan Güzel, Çin'deki Fudan Üniversitesi'nde Çin filolojisi üzerine master yapmış genç bir yönetici. Yandaki sütunlarda okuduğunuz gibi Çin'de Dandy çikletlerinden ötürü ciddi bir iş deneyimi var. Yukardaki tavsiyeler de kendisine ait. Güzel Çin'de iş yapacak olanlara şakayla karışık şu hatırlatmaları yapıyor:
* Çin'de her şey mümkündür
* Hiçbir şey kolay değildir
* Batı dünyasının iş yasaları burada işlemez
* En iyi proje, bitirmek için zaman sınırlaması olmayandır
* "Yeniden yapılanma" o işten sıyrılmak için yeni bir yol bulunmuş demektir
* Bir Çinli size "siz Çin'i tanımıyorsunuz" diyorsa, bunun anlamı "sizinle aynı fikirde değilim"dir.
* "Sorun yok" diyorlarsa başınız büyük dertte demektir
* İyimser olduğunuzda hemen 2 numaralı kuralı hatırlayın
* Cesaretinizin kırıldığı durumlarda, derhal 1 numaralı kuralı hatırlayın.
Yazara E-Posta: nkalkan@milliyet.com.tr