BALÇOVA Agamemnon Kaplıcaları, İzmir’in dünya markası olmuş, termal sağlık merkezlerinden biridir.
Her yıl binlerce kişi bu termal tesislerde şifalı sularla yeniden sağlığına kavuşarak evine döner.
Yabancı kadar, yerli müşteriye ve hastaya da açıktır.
Müdavimleri vardır.
Öldürseniz, başka bir yere gitmezler.
İyi bilirim;
Çünkü rahmetli babam da öyleydi.
Çocukluğumuzda bizi her baharda, Agamemnon Kaplıcaları’nda kiraladığı (O zaman bugünkü gibi tesisler yoktu) barakaya taşır, en az 10 gün burada çadır hayatına benzer yatılı olarak kalırdık. Anne ve baba Ilıca Deresi’ne girer çıkarlar, biz de iki kardeş, çevredeki ormanda günümüzü geçirirdik.
* * *
Tam 10 yıldan beri Balçova’ya giden bir ağabeyimin yakınmalarını dinleyince, o günleri anımsadım.
Buranın gediklileri için Balçova Termal çok önemlidir.
Kıymetlidir...
Vezgeçilmezdir...
Bu nedenle de, hem tesise, hem de uygulamalara duyarlılıkları çok yüksektir.
Çalışanların ve sağlıkçı ekibin, termal su ile tedaviden yararlanmak isteyenler için engel değil, yardımcı olmasını i bilmem anımsatmaya gerek var mı?
İşte, bu konudaki yakınmalar:
“10 yıldır termale giderim. İki yılda bir de 10 günlük özel bir tedavi uygulatırım. Ve çok rahat ederim.
Ayrıca, her hafta sonu mutlaka şifalı sulardan istifade etmek için Balçova Termal’in yolunu tutarım.
27 Kasım günü 36 (+1/-1) olması gereken su, en az 42-44 derece idi. Havuzlar bölümünde (üç havuz var) sadece bir görevli vardı.
O gün, ben ve yardımcım havuzda ancak 15 dakika kalabildik. Çok sıcaktı.
28 Kasım’da giden arkadaşlarımdan da öğrendim. O gün de havuz normalin üzerinde bir sıcaklıktaymış.
4 Aralık günü her zamanki gibi termale gittim. Bu defa, ne olduğunu, kim olduğunu anlayamadığım bir hanım, ‘Tansiyonunuza bakacağım’ dedi.
Salonun oturma yerlerinde 50-70 yaş arası, en az 30 kişi vardı. Bekliyorlardı.
İtiraz ettim. Münakaşa çıktı.
İçeri almadılar.
Tartışmadan dolayı tansiyonum da 17’ye çıktı. Biraz sonra yine ölçüldü. Bu kez 15 idi. Yine ‘Siz giremezsiniz’ dendi.
Nöbetçi doktor aradım. Yok. Cumartesi-pazar gelmiyorlarmış. Sadece Norveçliler gelince doktor oluyormuş.
Onlarınki can, bizimki değil...
Kaldı ki, gelen Norveçlilerin hemen hepsi yaşlı insanlar. Bunların tansiyonları da kalpleri de benden daha iyi olamaz. Ama nasılsa onlar havuza da giriyorlar.
* * *
Çaresiz geri döndüm. Sahilevleri’nde oturan iki profesör arkadaşımın yanına gittim (9 Eylül’de) Biri kalp mütehassısı.
Güldüler...
‘Her hastaya göre tansiyon değişir. Siz tartışmışsınız. Tansiyon 17 olmuş. Sonra 15. Bu çok normal bir tansiyon’ dediler...
* * *
Araştırdım; söz konusu tarihte günü birlik tesise giden yaşlı insanların tümü geri gönderilmişler.
Şüphesiz sağlık önemli.
Ama o zaman, cumartesi-pazar da bir hekim görevlendirecek, yaşlılarımızı onun gözetiminde ve izniyle havuzlardan yararlandıracaksınız.
Çünkü herkes aldığı tedavinin bedelini ödüyor. Kimse bedava havuza girmiyor.
Kaldı ki, tesislere gelen herkese bir belge imzalatılıyor.
‘Kalp rahatsızlığı ve tansiyon şikayetiniz var mı?’ diye sorulup, yazılı beyan alınıyor, aksi halde sorumluluk kabul edilmeyeceği bildiriliyor.
Dediğim gibi, Balçova Termal’de görevlilerin daha anlayışlı ve hassas olması, yaşlı insanlarımıza daha ‘ilgili ve sıcak’ yaklaşmaları gerekiyor...”
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN