OK yaydan çıkarsa, geri dönüşü yoktur.
Ya hedefi bulur, devirir, ya da hedef şaşırır boşa gider.
Boşa giden ok, başa beladır.
Yayı gerip, oku fırlatanın sonu olur.
Amacım felsefe yapmak değil, Birinci Kordon’daki işyerleri ile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Bey arasındaki “anlaşmazlığın” yarattığı gerginliğin sonucunun ne olabileceğini böyle bir örnekle anlatmaktır.
Herkes şunu bilmeli ki, Birinci Kordon Savaşı’nın zararı çok ama asla kazananı olmayacaktır.
* * *
Esnaf olmak başka, para kazanmak başkadır.
Esnafın hedefi yaşamak, şüphesiz bunun için de kazanmaktır ama...
Esnaflık aynı zamanda çok farklı bir kültürün de simgesidir.
Sırf para kazanmak için esnaflık yapılmaz.
Birinci Kordon’daki esnaflık, ne yazık ki, ahilik kültüründen yoksun, sırf para kazanmaya endeksli bir “ucube” ticaret anlayışıdır.
* * *
Birinci Kordon’da “sorun” olan sabit tente ile kapatılan açık alanlar, işyerlerinin değil, kamunun malıdır.
Büyükşehir Belediyesi’nin, işgaliye ücreti karşılığı bu açık alanları kiralarken, mal sahibi olarak uyulmasını istediği koşulları bir “yönetmelik”le belirlemesi en doğal hakkıdır.
Nasıl ki, kiraladığınız bir eve, sonradan kalkıp kafanıza göre kapalı bir balkon yapamayacağınıza, ya da duvarı yıkıp pencere açamayacağınıza göre, Birinci Kordon’da belediyeden kiraladığınız açık alanlara kış diye sahra çadırlarını andıran mekanlar kuramazsınız.
Apartmanların girişini, kasalarla, dolaplarla, sandalyelerle kapatamazsınız.
Yayalar için ayrılan alanları işgal edemezsiniz.
Mekanlarınızda kafa çekenleri memnun edecek diye yüksek volümde müzik yayını yapamazsınız.
Kordon’da dolaşanları, koluna yapışıp rahatsız edemezsiniz.
Özellikle bayanları, yol boyunca dizdirdiğiniz şakülü şaşmış insanların gözleriyle, sırıtışlarıyla, laf atmalarıyla taciz etmesine göz yumamazsınız.
* * *
Birinci Kordon’da kabahat kimin biliyor musunuz?; baştan sona Büyükşehir Belediyesi’nin ve Aziz Kocaoğlu’nun...
Açık ve net bir yönetim zafiyeti var.
Büyükşehir olarak kural koyacaksınız ve buna uymayacaklar öyle mi?
Bir ceza, iki ceza, üç ceza, bir ihtar, ardından 3 gün, sonrasında 10 gün kapatın bakalım işyerini, diklenebilecekler mi?
Olmadı mı, iptal edersiniz ruhsatlarını, kapatırsınız mekanı olur biter.
Demokrasilerde, kurallara karşılıklı uyulmazsa, sonu diktatörlük ve faşizmdir.
Bugün Birinci Kordon’da olduğu gibi...
BLOG
HEPER KOLCU: Karşıyaka Belediye Başkanı şu heykel ve sanat işini bir kenara bırakıp, 10 gündür kapalı plastik doğramalardan bile evlerimize sızan ve çocuklarımızın soluduğu şu zehirli hava konusunda çok acil bir şeyler yapsa... Nikah Dairesi’ndeki anıtı, Yunuslar’daki havuzu ve Bostanlı İskele’deki meydanı ışıklandırıp bir şeye benzetse, Karşıyaka Sahil Yolu’ndaki sinyalizasyona el atabilse ve devam eden dur-kalk eziyetine son verse... Mavişehir Koçtaş önündeki üç adet ne olduğu belirsiz döner kavşakta araçların nasıl slalom yaptığını görse ve buna benzer bir sürü sorunla uğraşabilse... Yani siyaseti bırakıp asıl işine geri dönse, daha iyi olmaz mı?