BİRİNCİ Kordon, “freni patlamış kamyon” gibi, nereye çarpacağı, nerede duracağı belli olmayan bir yola girdi.
Büyükşehir ile Kordon’daki işyeri sahipleri arasındaki anlaşmazlık sürekli tırmanırken, dün de yapılan toplantıdan “kepenk kapatma eylemi” kararı çıktı.
Son anda bir değişiklik olmazsa, Birinci Kordon’daki işyerleri, 24 Ocak Pazartesi günü 24 saat süreyle, Büyükşehir Belediyesi ve Başkanı Aziz Kocaoğlu’na “uyarı” amacıyla işyeri kapatma eylemi yapacak.
* * *
Kusura bakmayın, haksızsınız beyler.
Kepenk kapatabilir, işyerlerinizi açmayabilirsiniz. Ama bilin ki, bu eyleminiz sizi haklı kılmaz.
Aksine, çözülmesini istediğiniz konularda “çözümsüzlüğe” atılan bir adım olur o kadar.
Çünkü;
Büyükşehir Belediyesi ve Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na karşı bu tutum ve tavır, ister istemez bir “başkaldırı” olarak yorumlanacak, karşılıklı restleşme sorunları daha da ağırlaştıracaktır.
Eylem, bir çözümsüzlüğün son çaresidir.
Köprüler atılır, taraflar ipleri koparır, uzlaşma olanağı kalmaz, o zaman eylem yapılır.
Oysa Birinci Kordon’da henüz karşılıklı masaya bile oturulmadı ki?
* * *
Alsancak ve Birinci Kordon, bu kentin aynası, dışa açılan yüzüdür.
En büyük sorun da, ticarethane, kafe, pastane, restoran, birahane, bar, meyhane, müzikhol gibi iş, eğlence ve dinlence mekanlarıyla, konut alanlarının iç içe olmasıdır.
Binlerce aile bu bölgede oturmaktadır.
Haklı olarak bu insanların, “huzur” ve “insan gibi yaşama”; evlerine giriş-çıkış, alışveriş, spor, araç park etme, çocuklarının okula gidip-gelmesi gibi günlük ihtiyaçları vardır.
“Ben buraya birahane-kafe-bar-restoran-müzikhol açtım” diye bu insanların günlük yaşam haklarını kısıtlayamaz, engelleyemezsiniz.
Ama pek çoğunuz yapıyorsunuz.
Neden?
Hakkınız var mı?
* * *
Gelelim madalyonun diğer yüzüne.
Ben de kaç kez tanık oldum. Ne yazık ki Başkan Kocaoğlu’na, Birinci Kordon’u sevdiremedik.
Neden, niçin; bilmiyorum?
Örneğin zorunlu olmadıkça (törenler dışında), Kordon’da şöyle elini-kolunu sallayarak dolaştığını görmedim. Oturup bir-iki kadeh içtiğini de, özel arkadaşlarıyla balık yediğini de...
Oysa kendisi bu kentin seçilmiş sahibi ve manevi babasıdır.
Gezerek, dolaşarak, görerek ve dinleyerek Birinci Kordon’u yaşaması gerekir.
Kulaktan dolma, bürokratlarının verdiği bilgiler ve bir kaç vatandaş şikayetiyle İzmir’in bu en önemli eğlence-dinlence bölgesinin sorunları çözümlenemez.
Ancak...
Tekrar ediyorum, Birinci Kordon’da var olan sorunları, Aziz Bey’e “posta koyarak”, “eylem yaparak” ve direnerek çözemezsiniz.
Hiç kimse, yasaların, kuralların üzerinde değildir.
Bugün İzmir’in en saygın, nezih ve marka olmuş işletmeleri Birinci Kordon’dadır.
Sayıları çok az da olsa, ne yazık ki en pespaye batakhaneleri de Birinci Kordon’dadır.
Esnaf, Birinci Kordon’u adam etmek istiyorsa, bu “çürük elmaları”nın gazına gelmek yerine, onları temizlemek, dışlamakla işe başlamalıdır.
Göreceksiniz, sonrası kendiliğinden gelecektir.
blog
NESRİN ŞEHZADE: Birinci Kordon’da oturmaktan hem çok mutlu hem de çok mutsuzum. Evimize rahat girip-çıkamıyoruz. Kızım her eve geldiğinde neredeyse hüngür-hüngür ağlıyor. Birayı içip, kafayı bulan üç-beş kendini bilmez sözlü taciz ediyormuş. Polis niçin buralarda önlem almıyor?
ALPASLAN BERİK: Kapımızı kapatan kasaların çekilmesini istedim. Bir tek dayak yemediğim kaldı. Neredeyse o da olacaktı. Dağ başı mı burası Hamdi Bey?
SÜHEYLA KUMSUZ: Kordon’un deniz tarafı, geceleri çok karanlık. Yürüyüş yapmaya korkuyoruz. Çünkü çimlerin üzeri serseri yatağına dönüştü. Karanlık da olunca spor yapamıyoruz.
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN