İZMİR’i seven biri olarak, sık sık sorunları bu köşeye taşıyorum.
Şüphesiz kenti tek seven ben değilim.
Binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce kişi aynı duyguyu besliyor.
Bugün 42 yaşında olan ve 30 yıldır Hatay’da oturan Handan Kılıçarslan adlı bir okurumun İzmir’e bakışını ve kent ile ilgili çözüm önerilerini, isteklerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Handan Kılıçarslan bilgisayar mühendisi, üstelik de hayli iddialı:
“Kentin sakini değil, sahibiyim” diyor.
* * *
Görüşleri şöyle:
Yurtdışı ve yurtiçi işim gereği bolca seyahat ediyorum.
İstanbul ve Ankara’da, “İzmirliyim” dediğimde, herkes; “Ne kadar güzel. Biz de İzmir’de yaşamak isterdik” diyorlar.
İzmir, özgür düşüncenin simgesi, çok özel bir şehir.
İstanbul’da eski Türk filmlerindeki otobüsleri hâlâ kullandırtan, Ankara’da 16 senedir bir metro yapamayan başkanları gördükten sonra, İzmir’de metro inşaatı devam ederken bile, İzmir bu şehirlerden gerçekten çok iyi durumda.
Metro bittiğinde ise çok daha iyi olacaktır...
* * *
Büyükşehir, tüm engellemelere rağmen, borç yapmadan, kendi kaynakları ile “temel” ve uzun vadeli çözümler üretmeye çalışıyor.
Bunun değerini Ankara’ya gidip kaldıktan sonra tüm netliği ile tekrar görebiliyorum. İzmir’de yaşadığıma bin kez daha şükrediyorum.
Bir başkent düşünün, havaalanına raylı sistem bağlantısı olmasın.
Bir başkent düşünün, altgeçit üstgeçit mezarlığına dönüşmüş.
İşaretlemeler yok, istediğiniz yere gidemezsiniz, kaybolursunuz.
* * *
Tüm bu karşılaştırmaları yapmamın sebebi; İzmirli olarak nerede olduğumuzu ve nereye gitmemiz gerektiğini tespit etmektir.
Eleştiriler ‘parke taşlardan su fışkırması’ (26 Kasım 2010 yazınızda geçen) bazında olmamalıdır.
Bu tür eleştiriler kendi ayağımıza ateş etmek gibi, çok haksız ve üzücü.
İzmirli olmak ‘bir marka’dır ve bunu biz İzmirlilerin zedelememesi gerekir.
* * *
İzmir’imiz’in çok daha güzel ve zengin olabilmesi için birkaç görüşümü yazıyorum:
- İddialı, kalıcı, estetik ve fonksiyonel eserler yapmalıyız.
Varyant’a sadece Oyuncak Müzesi için mimari plan yapılmış.
Ancak, Varyant gibi tarihi ve özel bir yolun çoktan tekrar düzenlenmesi gerekirdi.
Yol etrafı, çok bakımsız ve adeta ‘köy’ görünümünde.
- Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne kalıcı ve estetik bir çözüm bulunmalı.
- Bu sene şehirde, yeni yıl süslemeleri, estetik ve güzel olmalı, özenilmeli.
- İzmir, üniversiteler kenti, bir teknoloji merkezi olarak hayal edilebilir.
- Kent konseyleri yanında daha somut ve yaratıcı sonuçlar almak için, mimari, fotoğraf, müzik yarışmaları düzenlenmelidir.
- Üniversite öğrencilerine kent sorunlarının çözümüyle ilgili tez konuları verilmeli (mimari, tasarım, mühendislik, çevre, gıda, işletme, turizm vb.) İzmirlinin, bilgisi ve şehir sevgisi somut ürünlere dönüştürülmelidir.
- Çevre için: Çöplerin ayrımı ve geri dönüşüm konusunda bir kampanya düzenlemeliyiz.
Okul, işyerleri ve evlerde; cam, kağıt, plastik çöp ayrımına başlamalıyız. Çöp kutularımızı bunlara göre düzenlemeliyiz.
- Türkiye’nin ilklerine imza atmalıyız. Örneğin, ilk elektrikli otobüsü İzmir kullanmaya başlamalı. (Bologna dahil bir çok Avrupa kentinde kullanılmaktadır)
Hayalimdeki şehir İzmir;
“Estetik, beş bin yıllık şehir olduğunu kanıtlayan, tarihi eserleri görünür, temiz, çevreci, yenilikçi, kentsel dönüşüm planları olan, yeni teknoloji kullanan ve yaratan, sanat ve sporsever bir İzmir’dir.”
Benim notum:
Handan Hanım, anlattığınız böyle bir İzmir’i kim istemez ki?
Ama kim yapacak, kim yaratacak böyle bir kenti?
Sorun da zaten burada...